Kancık traducir portugués
689 traducción paralela
Bir kancık öldürüldüğü zaman, nasıl göründüğü onu o kadar da endişelendirmez.
Quando uma gaja é assassinada, não se preocupa com o aspecto.
Onu bir "kancık" diye çağırmayı keser misiniz?
Pode parar de lhe chamar gaja?
Hiç "bebek" ya da bir "kancık" diye çağırmadığınız bir kadın tanıdınız mı?
Alguma vez conheceu uma mulher que não fosse uma gaja ou uma gata?
Washington Heights'ten bir "kancık" ondan bir tilki kürk kopartmış.
Uma "gaja" em Washington Heights recebeu dele, um casaco de pele de raposa.
Bunu, senin bir "kancık" olduğunu düşünen aç gözlü ve kaba, ikinci sınıf bir dedektifin yanına bırakacağımı mı sandın.?
Pensas que ia deixar isto nas mãos vulgares... de um detective de segunda que pensa que és uma gaja?
- Ve öteki kancık, yani bayan demek istiyorum.
- A outra coita... Digo, rapariga...
Kahrolası kancık!
Cabrão de merda!
Kancık köpek gibi kaçıverdi. Senden korktu, Frankie.
Foi-se embora com o rabo entre as pernas.
İblis kancık.
Cadela do demônio.
Dinle, Dede. O kancık erkeğini görmeye geldi.
Escute, aquela puta veio ver o homem dela.
Tabii bu, süzme bir kancık için kolay bir iş olsa gerek.
Isso é fácil para um filho de uma cadela como tu.
- Billy'ye kancık bulmalıyız.
- Devíamos pagar uma pega ao Billy.
- Hayır. Etrafta sürtüp, azgın bir kancık gibi sızlanıyorsun. Sırf altınlarımı çalmak için!
Arrastas-te por aí e gemes como uma gata com cio, só para roubar o meu ouro.
Ama bir gün çok güzel bir kancık görmüş.
Ele a segue, mas perde o controle dela.
Çürümüş... Kancık, doğru kelime bu işte.
Podre... não, carniça!
Kancık.
Essa é a palavra.
Bu ne kancıklık!
Que bronca!
Sen ve şu kancık başınızı derde sokacaksınız.
Ou você e essa mulher se meterão em encrenca.
Ama alımlı bir zenci kancık, genelde parmakları için satın alınmaz.
Mas quem compra uma boa "vaca" negra não se preocupa com o aspecto do seu polegar.
Gel buraya, seni kancık.
Volta aqui, sua cabra.
- Kancık alabiliriz demiştiniz.
- Disse que poderiamos ter as raparigas.
Haydi kancık!
Vamos, cabra!
Bu kancık için kim 100 sterlin verecek?
Quem me dá 100 peças por esta moça?
Sağlıklı bir vücuda sahip bir kancık.
Uma mulher de corpo são.
Sakat bir tarla işçisi, melez bir kancık ve yaşlı bir kemancı.
Um trabalhador aleijado, uma mulata e um velho violinista.
" İşte taze bir kancık Dr. William.
" Aqui está uma para o aquecer, Dr. William.
Çok hoş bir kancık.
Que bela moça.
- Kancık.
Piranha.
Yanında ateşli bir kancık gibi yürüyor...
Ela passa como uma cadela no cio e..!
Ah, bugün yüksek mahkemede ne kancık bir sabah geçirdim.
Ooh, que pedaço de manhã no Tribunal Supremo!
" N'olur'deme bana, kancık!
Não digas "por favor", idiota!
Kancık.
Cabra.
Kösele Surat, seni kancık, ben sana...
Leatherface, filho da puta!
Bak kaplamama ne yaptın, seni kancık!
Olha o que fizeste à minha placa, seu cabrão.
Sen, Freddy, nerede saklanıyorsun seni yanık suratlı kancık!
Freddy, onde te estás a esconder, seu maricas queimado!
Krueger, kancık!
Krueger, idiota!
- at suratlı kancık.
- cães do espaço com cara de cavalo.
Bu kancık onu ihbar etti.
É. A traseiro de porco aqui o entregou.
Seni öldüreceğim kancık.
Mato-te, puta!
Kamışımı kaldıramıyorum diye benimle dalga geçiyor kancık.
A puta acha graça eu não poder mexer a pila!
Seni öldüreceğim kancık.
Mato-te, puta.
Kancık!
Sua cabra!
Kancık!
Cabra!
Yolumdan çekil, kancık!
Sai da frente, cabra!
Bir kancık. Adı Geraldine.
Uma cadelinha, a Geraldine.
"Defol" ve "Git". Resim yok, kancık.
Sem imagens, idiota.
Seni öldüreceğim, kancık!
Vou te matar, sua cabra!
Haydi, açıl artık, seni kancık!
Vamos, abre-te, puta!
- Çok kancık herif bu.
- ele é tao maluco.
Gıpraşma dedim, seni kancık şey!
Não te mexas, seu pequeno idiota!
- Ya kancık?
- Ela também.