Karaoke traducir portugués
602 traducción paralela
Karaokeden nefret ediyorum ve sen beni sahneye çıkmam için zorladın.
Detesto karaoke e tu forçaste-me a ir.
Hey Troy, Gabriella hala ismini hatırlıyor mu, yoksa bu yaz karaoke yapacak başka birini mi bulmuş?
Troy, a Gabriella ainda se lembra do teu nome ou já encontrou outro com quem cantar karaoke este Verão?
Sanırım siyah ışıklar ve bir karaoke makinesi de olacak.
Acho que vai ter luzes negras e uma máquina de karaoke.
Karaoke partilerini severim.
Eu adoro festas de karaoke.
Burası karayoke barımız.
Este é o nosso bar de karaoke.
Caz kulüpleri, karaoke barlar...
Há clubes de jazz, aquelas coisas do karaoke.
Bir karaoke bar açtı.
Abriu um karaoke.
Biz yemek yiyerek iletişim kuruyoruz, onlar da karaokeyle, bunun nesi kötüymüş bakalım?
Nós comunicamos através da comida. Então qual é o problema de cantar karaoke?
Sesini karaokeye sakla.
Tens de guardar a voz para o karaoke.
Koroya gelmek ister misin?
- Queres vir connosco ao karaoke?
Karaoke yapmıştık ya.
Sabes, aquilo do karaoke?
Büyük ekranlı TV, lüks bir karaoke makinası ve THX sistemi. George Lucas bile zevkten bayılırdı.
Arranjei-te uma televisão de ecrã gigante um aparelho de karaoke de luxo que faria com que o George Lucas tivesse um orgasmo.
Karaokede harikalar yaratalım.
Ouve, aquele equipamento vai passar à história em breve. Por isso, vamos desflorar aquele karaoke.
- Karaoke deliliği. Eğer, ve, ama yok
Amanhã à noite, festa do karaoke.
Yapılan en iyi karaoke kaydı olacak.
Esta vai ser a melhor festa de karaoke de sempre.
Lüks karaoke makinası. Büyük ekran televizyon... Zevkten eridi...
O último grito em máquinas de "karaoke"... televisão de ecrã gigante... tivesse um orgasmo...
Onunla kareoke kaydı yap dedim mi?
Eu disse-te para teres uma festa de "karaoke" com ele?
Brezilya'da kendi karaoke bar zincirimi kurmak.
O que eu quero? Abrir uma cadeia de bares de karaoke no Brasil.
Bir arkadaş söyledi orada karaoke bar yokmuş.
Um amigo meu vai lá muito e disse que não existem bares de karaoke no Brasil.
Dinle, karaoke planımdan kimseye söz etme.
Quanto ao plano do karaoke... não contes a ninguém.
Bir karaoke makinesi alınca beni ara.
Avisa-me quando comprares uma máquina de karaoke.
Hey, karaoke için hazırlanıyordum.
la fazer karaoke!
Mükemmel.
- Karaoke.
Karaoke.
O Karaoke.
Eğer bu kızlar boklarını birlikte getirdilerse, karaoke yapmaya gidecekler demektir. 167 00 : 14 : 46,900 - - 00 : 14 : 50,400 Lana!
Se as miúdas se entenderem, ainda cantam um karaoke.
O karaoke idi.
Era karaoke.
Bu gerçekten aptalca gelebilir, ama sence bir yerlerde karaokeden para kazanabilir miyim?
Pode parecer estúpido, mas... achas que conseguia fazer dinheiro a cantar karaoke?
Karaoke yaparak para kazanacağım...
Ganho dinheiro a cantar karaoke...
Yüz yıl önce burada ne televizyon, ne barlar, ne de kareoke vardı.
Há cem anos não existia TV, não exitiam bares nem karaoke.
- Ne yaptığımızı sanıyorsun Louis? Kareokemi?
- O que achas que isto é, karaoke?
Beni deli ediyorsun Burasi halk hamami, karaoke bar degil
Isto é um banho público, não é um salão de karaoke!
En büyük hayalimiz, eski bir gay diskosunu... Katolik ve yahudi cemaatinin karaoke yapabileceği bir mekâna dönüştürmekti.
Decidimos transformar uma discoteca abandonada num centro católico-judaico de "karaoke".
- Karaoke cihazı almaya geldim.
Vamos buscar a máquina do "karaoke".
Bu iyidir fakat gerçekten baba bir karaoke arıyorsanız...
Essa está muito bem. Mas se querem "karaoke" a sério...
Tamam, dün bütün davetiyeleri gönderdim. Karaoke cihazımız geldi.
Já distribuí os convites e recebemos a máquina do "karaoke".
- Oh, hayır, hayır. - Ne? - Karaoke için CD'lere ihtiyacımız var.
Faltam os discos para o "karaoke".
Duşta iyi söylediğine eminim, ama karaoke yarım saat önce bitti.
Deve cantar muito bem no duche, mas o "karaoke" já acabou.
Evet ama bunu sadece şarkı söylediklerinde yapabiliyor.
Mas ele só o consegue fazer se eles cantarem Karaoke.
Senin gammaz kendini bir karaoke barda güvende mi hissediyor?
O teu pombo branco sente-se seguro num bar de karaoke?
Bunu sadece şarkı söylerlerken yapabiliyor.
Só quando eles cantam karaoke.
- Ah, evet. kareokede çok iyi.
- Ah sim. Ela é muito boa no Karaoke.
Hayır. hayır, eminim kareokede çok iyisindir, ama...
Não, não. Tenho a certeza que és muito boa no karaoke, mas...
biliyorum bu akşam içinizden, çoğunuz itiraf edecektir duygularını. ve biliyorum ki bir kısmınız da
Conheço muitos dos presentes, bem melhor do que os próprios gostariam de admitir, e sei que alguns de você são ótimos para o karaoke.
Gangsterlerle dolu bir karaoke barda koşuşturan ben değilim. Ve masaj salonlarında suçluları aramak için koşuşturan da ben değilim.
Não sou eu que me meto em cabarets de mafiosos e em salões de massagens, à procura de barões do crime!
Yakında IHOP'taki çarşamba gecesini ve Karaoke'deki Cuma gecesini unutacaksın.
Logo te esquecerás sobre a quarta-feira à noite em IHOP... E depois da sexta-feira à noite o karaoke...
- Karaoke mi?
- Um Karaoke?
Geçen gün aldığım karaokeli teyp gibi. Kullanım klavuzunu baştan sona onlarca kez okumuşumdur.
Como quando comprei um karaoke, devo ter lido o manual do inicio ao fim montes de vezes.
Ne yaptığın umrumda değil. Almıyorsan git, başım belaya girecek.
Não quero saber do teu karaoke, se não pagares, vais meter-me em problemas.
Belki de sadece şarkı söylemek için gelmiştir.
Talvez ele só queria cantar karaoke.
- Karaoke gibi mi?
Como assim?
Sadece karaoke yaptı.
Ela acompanhou a "jukebox".