English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Karenın

Karenın traducir portugués

1,003 traducción paralela
Karen'a şantaj yapıp Cora rolünü kapmak için adımı kullandın.
Usou-me quando fez chantagem com Karen para obter o papel de Cora
Karen için yapmaya çalıştığınız çok güzel bir şey, Bayan Fremont.
É uma boa coisa, o que quer fazer por Karen.
- O zaman Karen da kamyonların birinde.
- Então Karen está num dos camiões.
- Adın ne? - Karen.
- Qual o seu nome?
- Karen'ın babasını bulmak için yardım istedim.
Pedi que me ajudassem a encontrar o pai de Karen. Sim, a garota.
Bir araba kiraladım yarın Karen'ı ziyaret etmek için Gan Dafna'ya gidiyorum.
Aluguei um carro e vou para Gan Dafna amanhã, visitar Karen.
Karen ışığın çocuğu İsrail'in kızı.
Karen... criança iluminada... filha de Israel...
Karen Wright ile nişanlılığınız biraz uzun sürmedi mi sence?
Você é noivo de Karen Wright há muito tempo, não é?
- Çok şanslı kızsın Karen.
- Você é uma moça muito sortuda, Karen.
Beni seni sevmeye zorlayamazsın, Karen.
Não pode obrigar-me a amá-la, Karen.
Kahretsin, güya Karen'a şu ruh hastasıyla nasıl konuşulacağını öğretecekti.
Preparava a Karen para falar com esse psicopata.
Teğmen Shantz, Dedektif Kline... Bu Karen'ın eşi.
Tenente Shantz, detective Kline, este é o marido de Karen.
Ama sen farklısın, Karen.
Mas tu és diferente, Karen.
Polisin vurduğu, Parçalayıcı Eddie cinayetlerinin baş şüphelisine dair... tanık Karen White'ın vereceği özel röportaj.
Se tentarem chamar-me de comunista, o que faço? ... testemunho exclusivo sobre a morte de Eddie o Matador.
Şimdi, karşınızda Karen White.
Agora com vocês, Karen White.
Karen dün gece çalıların içinde hareket eden bir şey gördüğünü düşünüyor.
Sam, Karen viu algo mover-se nos arbustos a noite passada.
Farkındasın ki bu iyi bir soru.
É... É a Karen.
Ne de olsa kamera insan gözünden fazlasını görebiliyor. Burada görüntü kızılötesi... Mor ötesi...
Bem... temos que presumir que Karen Reynolds está infectada.
Karen, selam, işte buradasın.
Karen, olá, aqui estás tu.
Rose gelmezse Karen'ın da benimle çıkmayacağını biliyorsun.
E sabes que Karen não andará comigo a não ser que a Rose venha.
Karen, sen daha fazlasına layıksın.
Karen, foi com todo o gosto.
Ne söyleyebilirdim? Sam'ın kaldığını biliyor ve Karen, Richard ve Meg'nin.
Ele sabe que o Sam fica e a Karen o Richard e a Meg.
Karen, bu yalıtımlı odacığın içindeki prosedürleri anlatabilir misin?
Karen, poderia explicar... os procedimentos nesta caixa com as luvas?
Karen, bunu seni üzmek için söylemiyorum ama bunu senin yaptığını söylüyorlar.
Karen, eu não estou a dizer isto para te perturbar... mas tens de saber que estão a dizer que foste tu quem fez isso.
"Karen Gay, tırnaklarını düşünüyordum."
"Karen Gay, eu estive a pensar sobre as tuas unhas."
Olay tam Karen'ın dönmesinden önce oldu ve onlar da bu radyasyon işini onun üstüne yıkmaya çalıştılar.
Isso foi bem antes da Karen ter voltado... e eles tentaram culpá-la da contaminação.
Sende kalsın Karen.
Podes mantê-las, Karen.
Gilda, Karen'ın kendine bir Sherlock Holmes şapkası alacağını söyledi.
A Gilda diz que a Karen vai conseguir... um desses chapéus à Sherlock Holmes.
Karen Christentze Dinesen'in... bundan böyle karı-koca olduklarını ilan ediyorum.
Uma súbdita do Rei da Dinamarca... ficam a partir deste dia unidos como marido e mulher.
Karen, Vicky Gresham'la tanıştın mı?
Karen, já conheces a Vicky Gresham?
Mutluluk ve şan bahşetsin Yeni yılın kutlu olsun, Karen.
Feliz Ano Novo, Karen.
Sen Karen Adams mısın?
É a Karen Adams?
Karen, bunu çıkartır mısın?
Karen, quer levar isto?
Gil Dayın ve Karen Halan çocukları da getiriyorlar.
O Tio Gil e a Tia Karen vão trazer os teus primos.
Bir kokarcaya çarptın Karen.
Atropelei um texugo.
Aklını oynatmışsın Karen.
Não estás boa dos cornos!
- Karen, çıldırdın mı?
- Karen, estás louca?
Karen'a, ona döneceğini ve her şeyin evlendiğiniz zamanki gibi olacağını söyleyeceğim.
Percebes? Digo-lhe que voltas para ela e que vai ser como quando casaram.
Kardeşim Michael'dan sosa bakmasını istedim ve Karen'la dışarı çıktım.
Pedi ao meu irmão Michael para olhar pelo molho, e fui sair com a Karen.
- Niye yaptın Karen?
- Porque fizeste isso?
Şarkıcının dediği gibi :
Citando a falecida Karen Carpenter :
Annesi Karen Bowman'ın cesedi bu sabah, Half Noon Bataklığında arabasının bagajında bulundu.
O corpa da mãe, Karen Bowman, foi descoberto pela polícia na mala do carro.
Karen'ın numarasında Albany tadı var.
O número da Karen sabe a Albany.
Vazifen olmadığı halde Karen için çok şey yaptın.
Não precisava de se incomodar tanto. Fez muito bem à Karen.
Michael... Karen'ın boğazına bıçak dayadı.
Michael... ele pôs uma faca na garganta da Karen.
Senin gibi bir kadın, asla değerini bilen bir adama düşmez.
Uma mulher como a Karen nunca se deve menosprezar.
Karen'ın neye ihtiyacı olduğunu biliyorum.
Eu sei o que a Karen precisa.
Karen Brennick'in cihazını çalıştırın.
- Intestinator, Karen Brennick.
Bir dakika. Bu kadar zaman geçtiyse Karen'ın doğumu yaklaşmış olmalı.
Se eu estive assim tanto tempo, então a Karen está perto do prazo.
Karen'ın yarın geceye dek bir cevap vermesi gerek.
A Karen tem de dar uma resposta até amanhã à noite.
Kazanman lazım, ama bak ne diyeceğim Karen. O hoş tavrını koruyup kendine bir iş bul ve şartlı tahliye memurun ne diyorsa onu yap ben de rehabilitasyon merkezinden çıkmana izin vereyim, tamam mı? Tamam.
Mas ouça, se mantiver esse lindo corpo... se arranjar um emprego... e se fizer exactamente o que o seu Oficial da Condicional disser... deixá-la-ei ficar fora do Centro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]