Kaçmış traducir portugués
3,207 traducción paralela
Ön kapımın önünde çarpıp kaçmış.
Atropelou-a e fugiu, mesmo em frente à minha porta.
Kadın şehir dışındayken evden kaçmış galiba.
Parece que, enquanto ela estava fora cidade, ele fugiu do canil.
Oda arkadaşını tutukladığımız da muhtemelen o da kaçmış olmalı.
Deve ter fugido quando apanhamos o colega.
Kaçmış olabilirsin.
Deves ter escapado.
23 yaşında Tampa'lı 16 yaşındayken koruyucu aile yanından kaçmış.
23 anos de idade, de Tampa, fugiu da casa adotiva quando tinha 16 anos.
Onları öldüren adam kaçmış ama suç ortağı yakalanmış. İfade vermiş ve adamın demir parmaklıklar ardına girmesine katkısı olmuş.
O assassino fugiu, mas o cúmplice foi apanhado.
- Gazetede evlilik fotoğrafını görmüş ve kaçmış, deşifre olacağından korkmuş.
Ela viu a fotografia do noivado no jornal e fugiu, com medo de comprometer a sua identidade.
- Evet. Askerlerimiz adamı yakalamaya çalışırken güçlerini kullanarak kaçmış.
Tentaram prendê-lo, mas ele usou os poderes para fugir.
Uluslararası bir turnuva sırasında Hollanda'daki bir otel odasından kaçmışlar.
Fugiram de um hotel na Holanda durante um torneio de basebol.
Evet. İçine kurt kaçmış bir süs köpeği.
Sim, um cachorrinho com sangue de lobo.
Banka çalışanlarını kasaya kilitleyip iki milyonla birlikte kaçmış.
Ele trancou os funcionários no cofre, e saiu com 2 milhões de dólares em dinheiro.
Bruce'la birlikte kaçmış olmalı.
- Parece correcto.
Dükkân sahibi kaçmış.
O dono da loja vintage fugiu da loja.
Çalan kişiyi yakalamış, ancak hırsız kafasına şişeyle vurup kaçmış.
Ele fez-lhe frente, o tipo deu-lhe com uma garrafa na cabeça e fugiu.
Léna dün gece gizlice hastaneden kaçmış.
A Lena fugiu do hospital ontem à noite.
Biranın bile gazı kaçmış.
Até a cerveja está quente.
Şanslısınız ki ben sorumlu değilim yoksa siz üçünüz buradan çok uzun zaman önce kaçmıştınız.
A vossa sorte é não ser eu a responsável, ou os três já teriam sido corridos daqui há muito tempo.
Odanın penceresi açık bulundu ve yaşlı kadının buradan kaçmış olabileceği düşünüldü.
A janela da sala foi encontrada escancarada. Acreditou-se que a velha senhora possa ter saltado por ela.
Annemle benim, ikimizin de sağlığı yerindeymiş ama zavallı küçük kertenkele kaçmış ve ürken bir tepeli deve kuşunun ayakları altında ezilmiş.
A mãe e eu estávamos ambos saudáveis, mas o pobre lagarto escapou e foi espezinhado por um casuar assustado.
Sam kaçmış.
O Sam escapou.
- Galiba çorabım kaçmış.
Parece que tenho uma malha caída na meia.
Beyaz Bronco'suyla kaçmış ve şimdi de polis yüksek hızlı bir takibe girişmiş!
Ela fugiu em seu Bronco branco, e agora eles estão envolvidos numa perseguição em alta velocidade!
Kaderinin peşine düşmek üzere, 16 yaşındaki Gatz çok, çok uzaklara kaçmış.
Caçando este destino, aos 16 anos, Gatz foi muito, muito longe.
Prenses yine kaçmış.
A princesa foi outra vez vaguear.
Ama kaçmış olmalılar.
Mas devem ter fugido.
Bence kaçmış olmalılar.
Acho que devem ter fugido, não acha?
Taylor çocukken kaçırılmış ve üç hafta sonra elinden kaçmış.
O Taylor foi raptado em miúdo, conseguiu fugir ao fim de três semanas.
Pislik herif böyle kaçmış.
É um dispositivo portátil.
Senin gözünden kaçmış.
Acabou de o perder.
En az iki şüpheli de olay mahallinden kaçmış.
Pelo menos dois suspeitos Foram vistos aqui
Ailesi ilk koloni dalgasından kaçmış.
A sua família tinha escapado ao inicio da colonização.
Annesi de babasını öldürüp kasabadan kaçmış, dedi annem.
Minha mãe disse que a mãe dela matou seu pai e saiu da cidade.
Affedersiniz, efendim. Komarov kaçmış.
O Komarov escapou.
Bir hastane odasında güçten düşmüş, iştahı kaçmış beş yaşındaki çocuğuna bakan anne babanın yerinde olduğumu düşünemiyorum.
Nem imagino ser aquela mãe ou pai no quarto do hospital que não quer comer.
Ellerim kıçıma kaçmış vaziyette.
Acabei de levar um chuto no cu.
- Biri deliğine kaçmış.
Estou a ver-lhe o cu.
Nick.. çarpıp kaçmış mı?
A ligação está a falhar. Nick, Nick... O Nick admitiu que o atropelou?
Bana sorarsan bass biraz fazla kaçmış.
A meu ver, tem demasiados baixos.
Pekala, belki de onun kaçmış olabilme ihtimalini de göz önüne almalıyız.
- É possível que tenha fugido.
Adam kaçmış.
- Abandonou o carro.
Stinchfield'dan kaçmış.
Fugiu de Stinchfield.
Sadece evinden kaçmış on yaşında bir çocuktum.
Era apenas um rapaz de 10 anos que tinha fugido de casa.
Adam resim çekmeyi sevdiğini, onu ormandaki kulübesine götüreceğini söylemiş, ama kız kaçmış.
Ela disse que ele gostava de tirar fotografias, que ia levá-la à sua cabana na mata, mas ela fugiu.
Uzun zaman önce, bir kadın üzgün insanlar olduğu için hastaneden kaçmış.
Foi há muito tempo atrás, uma mulher escapou do hospital de pessoas tristes.
Uzun zaman önceydi. Bir bayan üzgün insanlar için hastaneden kaçmış.
Foi há muito tempo atrás, uma mulher escapou do hospital de pessoas tristes.
Kefaletini ödeyip kaçmış. Geri götürmem için beni tuttular.
Não, ela faltou à audiência e contrataram-me para a trazer de volta.
Özgüvenim biraz aşırı kaçmış olabilir.
Talvez demasiada autoconfiança.
Millet, kız kaçmış.
Pessoal, a miúda fugiu.
Kaçmış.
Ela escapou.
Kaçmıl olmalı ve, en sonunda, ve ipleri kendinde bulur, hiçbir çıkış yolu yoktur.
Porque não ouvimos as sirenes? Não, não, não, pare!
Bailey kaçmış ve bomba geri sayımda.
O Bailey está à solta e a bomba a fazer tic-tac.