Keke traducir portugués
96 traducción paralela
Akçaağaçlı kek yaparım diye düşünmüştüm. Erkek kardeşim Charles Akçaağaçlı keke bayılır.
Pensei fazer um bolo que o meu irmão Charles adora.
Peynirli keke ne dersin?
Tenho que tirar suas medidas.
Çok isterdim, ama fırındaki keke bakmalıyım.
Eu gostaria, mas tenho que cozer o bolo.
Keke bakmaya gitmiştim ve arkamı döndüğümde, orada duruyordu.
Entrei para ver o bolo... e quando me virei, ele estava parado ali.
Juana, hamburgerle keke ne dersin?
Juana, que tal um hambúrguer e uma fatia de tarte?
Güzel bir keke benziyor, Harold.
Bem, o bolinho parece gostoso, Harold. É da Rubin's?
Buradan defol ve git keke bak!
Dê o fora daqui... e vá pegar o bolo!
- Ne olmuş keke?
- Que é que tem o bolo?
Ondan sonra peynirli keke dalacağım.
e a seguir vou passar ao queijo.
Biraz keke ne dersin?
E que tal pouco de bolo?
Babamın bir peynirli keke bu kadar önem verecek kadar mı boş bir hayatı var?
A vida do pai pode ser tão vazia que um cheesecak e seja tão importante?
Keke bayılırım.
Adoro pão de ló!
Hadi ama, keke hayır deme.
Não vais negar um bolo.
Sana olan öfkemi, peynirli keke karşı katıdan gaz haline geçiriyorum.
Estou a sublimar a minha raiva por ti com cheesecake.
Duruma bakılırsa bir keke ihtiyacınız var.
Está com cara de precisar de um bolinho.
Eskiden içindeki keke ulaşmak için önce dışındaki kaplamayı yerdim
Eu costumava tirar a pele ao marshmellow, para comer logo o interior.
Keke bayılırım.
Adoro bolo bundt.
Tanrım.Islak keke bayılıyorum.
Caramba, adoro mesmo bolos com creme.
- Güzel. Bunu hallettiğimize göre çaya ve biraz meyveli keke ne dersin?
Bom, agora que nos entendemos que tal uma chávena de chá e uma fatia de torta?
Evet. Onlar flört ediyorlar, gülüyorlar, ve ondan sonra o eşeğini bir yengeçli keke çevirir.
Eles saem, riem, e depois ela desfaz a cabeça dele.
Annenin keke ihtiyacı varmış.
A tua mãe queria uns bolos.
Hem yiyip hem de keke sahip olamazsın.
Mas tu não podes comer o bolo e ainda o querer ter.
- Zencefilli keke ne oldu?
O que aconteceu à torta de gengibre?
Zencefilli keke benziyor, adamım.
Parece o homem do pão.
- Keke.
- Keke.
Bence bu keke çok iyi vakit geçirtirim.
Acho que faria este bolo passar um bom bocado.
Islak keke doğru gel.
Ai embaixo está molhadinho como um pastelzinho.
Sakın keke dokunma!
Não te atrevas a tocar no bolo!
Keke bayılırım!
- Adoro queques!
Ve sonra, yatak büyük bir keke dönüşüyor.
E então o colchão transformou-se num pastel gigantesco!
Bazen eşinize bir önceki gece hapını veremediğiniz için hapı evde yapılmış keke koyarak yakalanırsınız.
Às vezes, és apanhado porque não conseguiste fazer a tua mulher engolir a pílula, a noite passada, por isso tens de a fazer comer um dos teus biscoitos caseiros especiais.
- Kahveli keke de hayır demem.
- Talvez um bolo de café.
Kukla keke dokunma sakın.
Não toques no bolo fantoche.
Rebecca ve ben keke bayıldık.
Eu e a Rebecca adorámos o bolo.
Ah, adamım, ben keke bayılıyorum!
Oh meu, eu adoro o bolo!
Küçük bir kızken meyveli keke bayılırdım.
Eu adorava esses bolos em criança.
Çikolatalı keke bayılırım.
Eu adoro bolinhos.
Sapıtık-ştayn'ın bir dilim daha limonlu keke ihtiyacı var galiba.
Acho que o Frankenstein precisa doutra barra de limão.
Tatlım, tatlım, şu keke yardım eder misin?
Querido, querido, podes ajudar-me com o bolo?
Biraz kahve ve keke ihtiyacımız var.
Vamos precisar de café e bolinhos aqui, por favor.
biraz keke ne dersin?
Que tal um pouco de torta?
Üzgünüm, 7 $ dilim keke fazla. Biliyoru çok.
Lamento. $ 7 por uma fatia de tarte é muito, eu sei.
Ben bir modeldim, ve soyunma odasındaki bir grup sıfır bedenle, kalan son dilim pirinçli keke ulaşmadan, savaşın ne olduğunu bilemezsin.
Eu fui modelo, e você não sabe o que é guerra até ter estado num quarto de vestir com um monte de tamanhos XS a tentar apanhar o último bolo de arroz.
Lanet olsun, keke bayılırım.
- Merda, adoro panquecas.
R. Crumb'tan "Keke Devam"
CONTINUE COM OS MUFFINS
- Çok güzel bir keke benziyor.
- O bolo tem bom aspecto.
Ayrton Senna Keke Rosberg'i de geçti ve şu an 3.sırada.
Ayrton Senna ultrapassa Keke Rosberg e fica em terceiro lugar.
Kup keke ihtiyaç bile kalmadı.
Já nem preciso do queque agora.
WHEN I THOUGHT I'D LAY MYSELF DOWN TO REST! HEY BEYLER. SU MEYVELi KEKE BAKIN.
Oiçam, rapazes, olhem bem para esta marcazinha!
Çikolatalı keke ne dersin?
- Como está o teu bolo de chocolate?
- Şu sıcak keke sokuyordum.
- Estava só a foder esta tarte quente.