English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Koçaman

Koçaman traducir portugués

7,110 traducción paralela
Çok yakında işini başardığında,... bize doğru gelen kocaman ay parçaları olacak,... dinozorları öldüren şeyler gibi, sadece 10,000 kat daha büyük.
E quando o fizer, que será muito em breve, enormes bocados da Lua vão vir direitos a nós, Como aquilo que matou os dinossauros, só que dez mil vezes maior.
Peki, bir mucize eseri, kabuk o kadar kalın değilse,... ya da dağılırsa, ya da yörüngeye girerse, her neyse,... yine de orada kocaman bir şey olacak, değil mi? Birden bire çıkmış bir şey!
Se, por algum milagre, a casca não for muito grossa, ou se se dispersar pela órbita, ou algo assim, ainda surgirá algo gigantesco, que aparecerá do nada!
Kocaman bir aile! Yaşasın!
Uma grande família!
Ayrıldın çünkü o kocaman egonu tatmin etmen gerekiyordu.
Tu saíste porque tinhas de alimentar esse teu ego enorme.
Kocaman bir saadet zincirine yatırım yaptığı tüyosu geldiği dışında mı?
Oh, queres dizer, aparte de o terem avisado que tinha investido num esquema de pirâmide gigante.
Bilirsin işte astronotlar uzaya gider, sonra dönüp Dünya'ya bakarlar ya. Gördükleri şey kocaman, mavi bir misket gibi bir şeydir.
Astronautas que vão para o espaço, veem a Terra... e parece-se com uma grande, linda bola de mármore azul.
Ve şu kocaman dünyada ben, seni seçtim.
E de todos os homens no planeta, escolhi-te a ti.
Kocaman bir kamyon.
Eu não sei. Camião grande.
Eminim öğrenince kocaman kahkahalar atarsınız.
De certeza que se vão poder rir disso mais tarde.
Kocaman yer.
Temos hectares de espaço.
Londra'yı kocaman bir orman ele geçirdi.
Londres foi invadida por uma floresta gigantesca.
- Ölür müsün yoksa kocaman bir kavun gibi şişer misin?
Morres ou inchas como um melão?
Büyük görünün. Büyük görünün. Kocaman, üç kafalı, altı bacaklı, korkunç bir şey gibi görünün.
Pareçam grandes como um bicho mau com três cabeças e seis pernas.
Kocaman bir çemberde sessizce yattığımız büyük Kuzey Ormanı'na daha önce geldiğimiz gibi.
Como já tínhamos vindo para a Grande Floresta do Norte, onde ainda estamos num grande círculo.
Kocaman, aşırı yanıcı bir hava yastığı gibi dolduruyor ki felaket vurduğunda...
A bombeá-lo, como se fosse um airbag inflamável e gigantesco. E quando a ameaça chega...
Ally evin kocaman olduğunu söyledi ve Sadie de Columbia'ya kabul edilişini kutlamak için bir sürü arkadaşını davet etti.
A Ali disse que a casa é enorme e a Sadie convidou montes de amigos para festejar a entrada na Columbia.
Kocaman aç bakalım.
Abre a boca!
Jeff Malone az önce Jessica'nın masasına kocaman bir bok yığını bıraktı.
O Jeff deixou uma trampa enorme na mesa da Jessica.
- Kocaman kız o.
Ela é uma rapariga crescida.
- Burası kocaman bir yer.
Este sitio é enorme.
Çünkü kocaman bir Alfa sürüsü McCall'ın peşine düştü ama tek ayakta kalan yine o oldu.
Porque uma Alcateira inteira de Alfas veio atrás do McCall e ele foi o último a ficar de pé.
Kocaman bir Alfa sürüsü McCall'ın peşine düştü ama tek ayakta kalan yine o oldu.
Porque uma alcateia inteira de Alfas foi atrás do McCall e ele foi o único que ficou de pé no final.
Onları açtığımda, Blitzer bizim kocaman yaşlı zaman girdabımıza milyarlarca yıl geleceğe gönderilecek.
Eu ligo-os, o Blitzer é sugado para o vórtice de tempo a biliões de anos no futuro.
Kocaman bir timsaha tapıyorlar, mekan ismi de güzel bir tesadüf olmuş.
Eles adoram um grande crocodilo, o nome é uma coincidência feliz.
Kocaman bir atkı, papyon, utanç verici.
Cachecol grande, gravata borboleta.
Kocaman, kanatlı, ateş soluyan bir ejderha buraya mı geliyor?
Um dragão gigante, alado, cuspidor de fogo vem cá?
- Brooklyn'de kocaman bir köşkün var.
Tens uma enorme e luxuosa mansão em Brooklyn.
Bence bu noktada kocaman bir geri adım atmalıyız ve- -
Eu só... acho que precisamos dar um grande passo atrás aqui,
Ringside'da Abe'le kendime kocaman bir biftek ve bir şişe de şarap ısmarladım.
Paguei um bife suculento e um vinho para mim e para o Abe, no Ringue.
Bay Nesbit kocaman bir kardan adam şişirdi.
O vizinho Sr. Nesbit, acabou de explodir um boneco de neve enorme.
Altı ay boyunca kendime kocaman bir acıma partisi verdim düştüğüm bu boktan durumdan nasıl kurtulacağımı düşündüm.
- Durante seis meses, andei em autocomiseração. Não sabia como iria sair da alhada em que me metera.
Bazılarının kocaman siyah gözleri, büsbüyük sarı dişleri vardı.
Alguns tinham grandes olhos negros, dentes grandes e amarelos.
Ve sen de sıradan bir diktatörle başa çıkabilmek için evinden ayrılmayı bile göze alamayan... -... kocaman, yetişkin bir adamsın.
E tu és um homem crescido e óptima pessoa que nem tem de abandonar a sua própria casa para enfrentar uma rufia qualquer.
Arkadaşınız o kadar kocaman ki...
O seu amigo é tão grande...
Ayrıca, o tarafta kocaman camlarından biri caddeye bakan bir de pilates salonu var.
Além disso, há um ginásio de pilatos com uma montra enorme do outro lado da rua.
Senin o küçük kafan içerisinde kocaman bir yürek taşıyor.
A sua cabeça pequena tem um grande coração lá dentro.
Eddie için telaşlandığın için her suç mahalline kafana göre gelemezsin öyle. - O kocaman adam Iris.
Não podes aparecer nos locais de crimes, só porque estás preocupada com o Eddie.
Anlatsana, böyle kocaman, halka açık bir başarısızlıktan sonra ne yapılıyor?
O que se faz depois de um fracasso público tão impressionante?
Şey, onun kocaman bir penisi var.
- Tem uma pila grande.
Tüm gücünü aldım, artık kocaman bir hiçsin!
Eu tomei todo o teu poder, Estás um casco!
Kocaman, kötü bir adama.
Num homem grande e mau.
Çamurlara ve fıçılara bakarsak sarhoş olup kocaman bir kamyon çalmış ve dolaşmaya çıkmış.
A julgar pela caneca e pelos barris, diria que apanhou uma bebedeira, roubou um jipe enorme e foi dar uma volta.
Alevler içinde kocaman bir şehir.
É uma cidade inteira em chamas.
Kocaman zarları mı var?
Um grande jogo de dados?
Ve ben kapıyı açtığımda Karbeyaz ona saldırdı. Bacağından kocaman bir parça kopardı.
Quando abri a porta, o Milú caiu em cima dele, e arrancou-lhe um pedaço da perna.
Bu kocaman yapının içinde canavarlardan kaçan bir yarasa var.
O morcego está a fugir dos monstros neste edifício enorme.
Böyle yeşil yemyeşil ve kocaman gözleri vardı.
Tinha uns olhos verdes grandes.
Kocaman beynin var, Lim.
Tu tens um grande cérebro, Lim.
Ne kocaman ağzın var senin öyle!
Falas demais!
Sokaktaki kocaman olanlar gibi.
Poças enormes na rua.
Tanrım, kocaman olmuşsun.
Olha bem para ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]