English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Kt

Kt traducir portugués

80,249 traducción paralela
Ve elektrikler kesikti. Dolayısıyla ben de yangın merdiveninde dondurma yemeye çıktım çünkü eriyeceklerdi ve o da oradaydı.
Tinha faltado a electricidade levei gelado para a saída de emergência porque estava derretendo.
Çok acıktım.
Estou faminta.
Karmaşıktı, çok karmaşık.
Foi elaborada. Tão elaborada.
Nana'nın balık güveci, fırından yeni çıktı.
De lá, só tens que conduzir.
Dolayısıyla ben de yangın merdiveninde dondurma yemeye çıktım çünkü eriyeceklerdi ve o da oradaydı.
Ele não viu nada. Ele distraiu-se, estão falando de outra coisa.
Birbirimizi tanıdığımız onlara anlatmalıyız, kısa bir süre çıktığımızı bile...
Vamos ter de lhes dizer que nos conhecíamos. Que até namorámos, por uns tempos.
Ama, Jason'ın boğulmadığı ortaya çıktı.
No entanto, viemos a descobrir que o Jason não se afogou.
Belki nehrin diğer tarafına çıktı ve birisi onu vurdu.
Talvez ele tenha chegado à outra margem do rio e alguém o baleou lá.
Dikkatim dağınıktı. İyi hissetmiyordum.
- Eu estava distraído.
Hikayemiz şöyleydi, sabah erkenden tekne gezisine çıktık, tekne yana yattı ve devrildi ve Jason boğuldu.
A história seria que fomos dar um passeio de barco, o barco virou-se e o Jason afogou-se.
Gerçekte ise, karşı kıyıya kupkuru çıktık.
Na verdade, chegámos à outra margem totalmente secos.
- Çünkü... Chuck ve Jason gibi adamların ben, Polly ve senin gibi kızlara kötü davranmalarından bıktım, tamam mı?
Estou farta que tipos como o Chuck e o Jason façam coisas a raparigas como eu, tu e a Polly, está bem?
Ateşin içine daldılar ve sağ çıktılar.
Elas atravessaram o fogo e sobreviveram.
Bizi rahatlatıyorlar, ancak hayat bundan çok daha karmaşıktır.
Isso traz-nos conforto. Mas a vida é muito mais complexa que isso.
Yukarı çıktım, kapıyı çaldım. Polly'e iyi olup olmadığını sordum. Hiçbir şey söylemedi.
Fui lá acima, bati à porta, perguntei à Polly se estava bem, e... ela não disse nada.
Oyunu iyi okuyamadım çünkü aptal gibi hamlelerimi ezberlemek yerine dün geç saatlere kadar uyanıktım. Valerie ile bazı şarkılar üzerinde çalışıyordum.
E não sabia a jogada porque, como um idiota, em vez de memorizar as jogadas, fiquei acordado até tarde, ontem, a trabalhar numas canções minhas com a Valerie.
Evet, işten biraz geç çıktım ama... Saygılarımı sunmak istedim.
Sim, saí tarde do trabalho, mas quis vir apresentar as minhas condolências.
Hapisten çıktığında babamı terk mi edeceksin?
Vais deixar o pai quando ele sair da prisão?
Josie, şu anda devam etmemi sağlayan tek şey hapishaneden çıktığında nasıl ve ne zaman bir araya gelebileceğimiz düşüncesi Ve her şeyin tekrar yoluna girmesi.
Josie, a única coisa que me faz aguentar, neste momento, é a ideia de que, quando ele sair da prisão, poderemos ficar todos juntos outra vez e tudo poderá voltar a ser como dantes.
Lon Scott kontrolden çıktı.
O Lon Scott está descontrolado.
Silah açısından baskın çıktılar.
Tinha menos armas.
Durup dururken nereden çıktı bu şimdi?
E o que é isso tem a ver com isto?
Rusya Büyükelçiliği'nde yangın çıktı.
Há um incêndio na Embaixada da Rússia.
Anlaşıldı, 15 kişi çıktık.
Entendido, somos 15.
Amerikalılar başkent Darüsselam'dan çıktığı anda yolculuk kırsal oldu.
Quando os americanos saíram da capital de Dar Es Salaam, o resto da viagem era rural.
Yola çıktıkları an basın haber alacak.
- Assim que avançarem, a imprensa vai estar em cima do acontecimento.
Suratıma yumruk yemekten ve sorulardan bıktım, teşekkür ederim.
Estou farto de perguntas e de ser esmurrado na cara, obrigado.
Seninle çıktım.
Namorei contigo.
Yürüttüğüm öğrenci konseyinden, tüm o kulüplerden ve her gün sorumlu olmak zorunda olduğum her şeyden bıktım.
Estou cansada da associação de estudantes, de chefiar os clubes e de tudo aquilo pelo que tenho de ser responsável todos os dias.
Çok karanlıktı.
E... estava a cegar.
Biz gidince, afyon üretimi 3,400 tona çıktı.
Então aparecemos e a produção de ópio subiu 3,4 toneladas.
Çünkü Sarı Ceketli onun imzasıyla hastaneden çıktı.
Porque ela que assinou a alta do casaco amarelo no hospital.
Bundan her kim sorumluysa, hayatının gözlerinden buharlaşıp çıktığını görecek kadar yaklaşmak istiyorum.
Quero estar perto o suficiente para ver a vida evaporar dos olhos do responsável por isso.
Komadan çıktığımdan beri, insanlar beni aptal amaçları için kullanmaya çalışıyorlar, ve bundan gına geldi artık.
Desde que acordei do meu coma, as pessoas tentaram usar-me para os seus próprios objectivos estúpidos, e estou tão cansada disso.
Senin bıktığını da biliyorum!
E sei que tu também!
Acıktı.
Ela tem fome.
Fidanlarımın arasından bunları toplamaktan bıktım.
Pois, estou farto de encontrar estas coisas nos meus arbustos.
Sinemadayken, Iron Man ile Wonder Woman'ın sevişip sevişmeyeceğini görmek için beklerken sıkılırsan telefonunu açıp evine kimin girip çıktığını izleyebilirsin.
Num cinema quando estiver aborrecido ao ver o Homem de Ferro a fazer-se à Mulher-Maravilha, pode sacar do telemóvel e ver quem está a entrar na sua casa.
Sen uzaylıyı kaçırdıktan sonra ortaya çıktılar.
Apareceram depois do teu rapto do RAP.
Ama araçtaki bilgisayarda bazı kimlik dosyaları açıktı.
Mas o computador de bordo deles tinha um data de ficheiros de casos abertos.
Holden her evden çıktığında bir aile toplantısı düzenlemeyelim diyorum.
Só... que não precisamos de uma reunião familiar sempre que o Holden sai de casa.
Vah, masandan kapıya gelene kadar tüm formaliteleri yıktın.
Wow da mesa para a porta em algum lugar perdeu as formalidades.
Sen delisin, tüm ailemin karşısına çıktın.
Está louca ao aparecer na frente de toda a minha família.
"Bilmiyorum gidip ona soracağım" dedim ve çıktım.
Eu disse não sei vou perguntar-lhe e vim embora.
Hava aydınlıktı.orada olsaydı gören birileri olurdu.
Ainda estava claro. Se ele estivesse aqui, tê-lo-ia visto.
- Sizce buradan mı çıktı? - Öyle mi?
- Acha que ele saiu daqui?
Eskiden korktuğum her şey bir anda ortaya çıktı ve beynime nüfuz etti.
Deixei-me invadir por tudo aquilo que costumava recear e que, subitamente, estava ali.
Büyük bir savaş çıktı. 300.000'den fazla insan öldü ve bir milyon kişi sürgün edildi.
Eclode uma grande guerra e mais de 300.000 pessoas morrem e um milhão fica disperso em exílio.
Yugoslavya bölündüğünde ortalık karmakarışıktı.
Quando a Jugoslávia caiu, foi o caos completo.
Petrovic ortaya çıktı.
E o Petrovic tirou partido disso.
- Nereden çıktı ya?
- Mas que caralho?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]