English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ K ] / Kötü çocuk

Kötü çocuk traducir portugués

787 traducción paralela
Şehirdeki en kötü çocuk sensin.
És o rapaz mais malvado da cidade.
Geç içeri, seni kötü çocuk. Haydi!
Entra rapaz mal comportado.
- Kötü çocuk mu?
- Mau rapaz?
Seni silahıyla oynayan kötü çocuk olarak bellediler.
Acham que é um louco maníaco das armas.
Bırak elimi, seni kötü çocuk!
Largue a minha mão, sua criança horrível!
Bu kötü çocuk, Baxterlar San Miguel sınırlarını terk edene kadar misafirimiz olacak.
Este mauzão será nosso hóspede só até os Baxter deixarem San Miguel e atravessarem a fronteira.
Seni kötü çocuk!
Olha, rapaz, está mal. Olha!
Çalış, çalış, çalış ya da güm güm, kötü çocuk.
Estuda, estuda, estuda, ou levas tautau, mauzão!
İki küçük yaramaz, kötü çocuk gitti.
Duas criancinhas más que se foram.
Fakat aslında kötü çocuk değildir.
Mas não é um rapaz ruim.
Kötü çocuk olmaya devam etmek isteseydim senin yanında çalışmazdım.
Não estaria a trabalhar para ti se quisesse continuar um rufia.
Seni gidi kötü çocuk, seni!
Seu rapaz sujo! Sujo!
Kötü çocuk.
O rapaz diabólico.
Los Angeles'ta kötü çocuk olmak istiyorsan, Snake'le takılmalısın.
Se quiser portar-se mal em LA, o Snake é a companhia ideal.
Kesinlikle bildiğim bir şey varsa, dünyada kötü çocuk diye bir şey olmadığıdır.
Eu sei uma coisa... Não há nenhum rapaz mau no mundo.
Dört, beş, altı kötü çocuk.
Quatro, cinco seis malandrinhos.
Endişelenme kötü çocuk.
Que tal estou?
Endişelenme kötü çocuk.
Não te preocupes, mauzão.
Bir çocuk çok kez birilerine kötü bir şeyler olmasını diler ve bir şeyler gerçekten olursa, suçluluk duyarlar.
Uma criança por vezes deseja que algo de mau aconteça a outra pessoa... e se acontece mesmo, a criança pensa ter sido a causadora.
Biliyorsun, tıpkı senin gibi Yahudi olan bir sürü çocuk var ve sen bunu söyleseydin, Yahudiliğin kötü bir şey olduğunu, gurur duyulacak bir şey olmadığını kabul etmiş olacaktın.
Há muitos miúdos como tu, que são judeus, e se o dissesses, seria admitir que há mal em ser judeu e que é bom não ser.
Joey kötü bir çocuk değildi.
Ele não era mau rapaz.
Kötü bir çocuk olmadığına yemin ederim.
Eu posso jurar, que ele é um bom rapaz.
Bu çocuk parçalanmış bir ailede ve kötü bir mahallede büyümüş.
Este rapaz é o produto de um lar desfeito e de um bairro degradado.
Bu çocuk uslanmazsa çok kötü olacak.
Se esse garoto não levar auréola, é uma lástima.
Öteki pek çok çocuk gibi kötü karakterli biri değil.
Ele não é como muitos outros miúdos, um mau carater.
Ama o kötü bir çocuk.
Mas é uma criança irrequieta.
Latin Amerika'da kötü beslenmenin yol açtığı hastalıklardan dolayı her saniye 4 çocuk ölüyor.
Na América Latina morrem 4 crianças por minuto por causa das doenças provocadas pela desnutrição
Çocuk kaybetmeyi saymazsak, bir ebeveyn için en kötü şey nedir, bilir misin?
Sabes o que é mais doloroso para os pais? Segundo, a seguir a perder um filho.
Josh kötü bir çocuk oldu.
O Josh tem sido um rapaz mal comportado.
- Ya imha ederlerse? Hiç çocuk kalmaması ne kötü.
E se o estragam?
Zavallı çocuk, sonu çok kötü oldu. Düşünemiyorum bile.
Aquela pobre miúda, a acabar assim... nem consigo pensar nisto.
O yaşta çocuk kötü yola düşmüş.
Um rapaz tão jovem no mau caminho.
Çocuk kötü bir şekilde kötürüm kalmıştı.
O rapaz era muito aleijado.
İki genç Amerikalı çocuk için kötü bir olay, değil mi?
Um assunto desagradável aquele dos jovens americanos, não foi?
- Çok kötü, Yahudi çocuk.
- Azar, judeu.
Golda. Çocuk konusunda kendini kötü hissettiğin belli oluyor.
Golda... vejo que estás aborrecida por causa do bebé.
Ben gerçekten çok kötü bir çocuk değilim.
Não sou um tipo mau.
Arabada iki küçük çocuk var. Bu çok kötü.
Duas criancinhas no carro.
Ve onun ne kadar sabırlı ve yumuşak başlı olduğunu hatırladığımızda ki küçücük bir çocuk olmasına rağmen kendi aramızda kötü şeyler olmasına izin vermeyeceğimizden eminim.
E, quando nos recordarmos de como ele era paciente e meigo embora fosse apenas uma criança sei que dificilmente discutiremos uns com os outros.
Küçük çocuk kötü saraydan kaçmış.
O rapaz fugiu do palácio do mal.
Ve çocuk o kadar kötü durumda değil. Hatta onu sevmeye bile başladım.
E o miúdo não é tão mau, estou a começar a gostar dele, um bocadinho.
Bu çocuk Omar'ı kötü etkiliyor, bundan eminim.
Esse palhaço é má influência para o Omar. Tenho a certeza.
O kötü bir çocuk değil ama hiçbir şeye kulak asmıyor.
Ele não é mau rapaz, mas nunca ouve.
Sen kötü bir çocuk musun?
És um menino feio?
Belki Ferris o kadar kötü bir çocuk değildir.
Talvez o Ferris não seja assim tão má pessoa.
Hayır, o kötü bir çocuk.
Não, é um mau rapaz. Não tem respeito.
Kötü bir çocuk degil ama tam bir kaçik.
Não é mau rapaz, mas está completamente doido.
Annem kötü bir çocuk olduğumu, ölümü hak ettiğimi söyledi.
A mamã disse que eu era mau e que merecia morrer.
Sen kötü bir çocuk değilsin, ama benimle ilgili bilmen gereken bir şey var.
Olha, Al, tu não és má pessoa. Mas vamos aclarar algo sobre mim.
Biraz kötü bir çocuk oldun, Roger.
Tem-se portado mal, não tem, Roger?
Çocuk sadece kötü bir rüya görmüş.
Não levo nada! Ele só teve um pesadelo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]