Kızınız traducir portugués
91,418 traducción paralela
"Değerli katılımlarınızla uçuk kaçık sihir ve muzırlığın yaşanacağı gecede... Monty Burns'ün Middle Hampton malikanesinde bulunmanız rica olunur."
"A sua estimada presença é requerida para uma noite excêntrica de magia e brincadeiras na casa de veraneio Middle Hampton do Monty Burns."
Bu barın paralı olduğunu bilseydim önceden sarhoş olurdum. Kız kardeşimin evinde!
Se soubesse que isto era um bar em que se pagava, ter-me-ia embriagado antes, na casa da minha irmã!
Evet, ne yazık ki kartınızı kırmak durumundayım.
Pois, receio que tenha que destruir o seu cartão.
Dükkanın masraflarını karşılayamayız artık!
Não podemos sustentar mais a loja!
Bakın protomolekülün artık evrene yayıldığını kabul etmek zorundayız.
A protomolécula anda pelo mundo, temos de aceitá-lo.
Kızımın doktorudur.
É o pediatra da minha filha.
Kızımın doktoruydu, hepsi bu.
Era o pediatra da minha filha, só isso.
Bağlantı adamın kızı.
A ligação é a filha.
Kızın hâlâ hayatta olabilir.
A sua filha ainda pode estar viva.
Naomi küçük kızını bulmak için bizimle geldiğini söyledi.
A Naomi disse que vens connosco para encontrares a tua pequenina?
Artık Tycho İstasyonu'nda hoş karşılanmazsınız.
Já não serão bem-vindos na Estação Tycho.
Kızımın doktoru ve çok yetenekli bir genetikçidir.
É o pediatra da minha filha. É um geneticista muito dotado.
Kızın hâlâ hayatta olabilir.
A sua filha pode estar viva.
Savaş başlamadan bir saat önce Doktor Strickland kızını klinikten çıkarmış.
O Dr. Strickland retirou a sua filha da clínica uma hora antes da batalha começar.
Hâlâ Ganymede'de ise ve onu bulursak kızını da bulacağımıza inanıyorum.
Se ainda estiver em Ganímedes e o encontrarmos, poderemos encontrar a sua filha.
Peşinde olduğunuz şu protomolekülle kızımın ne ilgisi var?
Que tem ela a ver com essa protomolécula que andam a perseguir?
Kızını bulabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Vamos fazer tudo o que pudermos para encontrar a sua filha.
- Strickland kızını ne için tedavi ediyordu?
O Strickland estava a tratá-la a quê?
O kadar fedakârlık ve eğitiminin ardından onu en iyi askerlerinden biri yaptığınızı söylediğiniz eğitimin ardından o kadar sıkı çalışmadan sonra Travis'in silahını aptalca ateşleyip yakın dostlarını tehlikeye atabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?
Acredita realmente que depois de todo aquele sacrifício, de todo o seu treino, o treino que fez dele, como você disse, um dos seus melhores soldados... Acredita, depois de todo o trabalho duro, que o Travis comprometeria a vida dos seus camaradas tirando conclusões precipitadas, como um tolo?
Kızına göre, Cowley General'le kavgalıymış.. .. ölmüş kocasının bazı eşyaları ona geri verilmemiş.
De acordo com a filha, estava numa disputa com o Hospital por que alguns bens do seu falecido marido não foram devolvidos.
Güzel bir evin kuka kulübü komitesinde bir koltuğun olabilir. Ama aşağı indiğimizde aynı kıçın yanaklarıyız.
Você pode ter uma boa casa e sentar-se na tribuna do Clube da Malha mas quando chegamos aqui, somos todos a mesma coisa.
Long Hampton hastanesinde 11 yaşında bir kız öldüğünde sizin bakımınızdaymış
Uma miúda de 11 anos, no Hospital Long Hampton, morreu sob os seus cuidados.
Kızının verdiği tanıma uyuyor.
Corresponde à descrição dada pela filha.
Kızını özlüyor. Hepsi bu.
Ela tem saudades dela, é só isso.
Sen benim kızımsın.
Tu és minha filha.
Bu seferlik karışmıyorum, bir daha kızıma yaklaşırsan.. .. seni o kadar hızlı deliğe tıkarım ki ne olduğunu anlamazsın.
Aproxima-te dela de novo e dou-te tão forte que nem saberás o que te atinge.
Kızın gibi, mesela.
- A tua filha.
Kendi kızın hakkında konuşmaktan mı kaçıyorsun?
Queres adiar esta conversa?
Gitmen gerektiğini biliyorum, Ve işte bu yüzden burada kalman harika kızın hakkında konuşmak. Mm-hmm.
- Sei que precisas de ir, e por isso é tão incrível que tenhas ficado para conversar sobre a nossa filha.
Vermen gerekmiyor, ama onunla paylaşman gerek kızını.
Não precisas, mas vais precisar de compartilhá-la.
Yo, sadece kızını götürdüğüm için üzgün olduğumu söyleceğim ve birlikte güzel vakit geçireceğiz, ama sen değil.
Conquistar-me? Não, só senti pena de ti já que conquistei a tua miúda e vamos divertir-nos, ao contrário de ti.
Bu kasabada doğru adamı bulmak için bir kızın ne yapması gerekiyor?
O que é preciso para uma miúda encontrar o homem certo nesta cidade?
Sonbaharda ölüleri anma festivali yapılmasının nedeni ekinoks ve kış gündönümü arasında güneş batarken, bu yedi yıldız yükselir.
A razão de celebrarmos os mortos no Outono, é porque entre o equinócio outonal e o solstício invernal, estas estrelas aparecem à medida que o sol se põe.
Küçük kızını tekrar görmek istiyorsan, dikkatli dinle.
Se quiseres ver a tua miúda novamente... escuta com cuidado.
Beni o bölgenin Yübaşısı yapacaksın. Ya da küçük kız ölür.
Vais fazer-me capitão, ou a tua miúda morre.
Senin kızın mı var
- Tu tens uma filha?
Neden kızın böyle şeyler çizmiş ki?
Porque é que a tua filha desenharia uma coisa assim?
Kızının adı neydi
Como se chama a tua filha?
Bu şekilleri kızının çizdiğini söyledin evet
Mas disseste que a tua filha desenhou isto. Sim.
Yani... kızın çok alışılmadık bir çizgi çizdi.
Então... A sua filha desenhou... esta combinação incomum de símbolos.
Kızının yeteneklerine sahip mi?
A tua filha tem as tuas habilidades?
Biliyorsun, biri evinize girseydi, Kırsa, köpeğini vursa, kedini yese, Akvaryumunuzda avlansa, mutfağınızı ateşe verse,
É como se entrassem na tua casa, quebrassem tudo, atirassem no cão e no gato, pescassem no aquário, queimassem a tua cozinha e mijassem na tua cama.
Kızın çizdi Sembollerin alışılmadık bir kombinasyonu.
A tua filha desenhou símbolos muito estranhos.
Kızımızın çizdiği şeyler hakkında bana bilgi vermek ister misin?
Queres falar-me sobre o que é que a tua filha desenhou?
Neler döndüğünü bilmek istiyorum Ve kızımın neden tehlikeli bir işe karıştığını.
Diz-me o que é que está a acontecer e se a minha filha corre perigo.
Kızın Rusça anlıyormu
A tua filha entende russo?
- Beni içeri almak için sonra bir yol buluruz Çünkü bu şeye Kızımın yakınında izin vermiyorum
Arranjamos uma maneira, pois não vou deixar essa coisa
O şeyin kızımın herhangi bir yerinde olmasına izin vermeyeceğim.
Não deixarei aquela coisa tocar na minha filha.
Adalindın, oğlum ve kızını koruyorsun.
Estás a proteger a Adalind, o meu filho e a tua filha.
Tanrı'nın açıklama yapması gereken bir şey daha çıktı ama bu kovboy kıçımızdayken O'nu asla bulamayacağız ve onu nasıl durduracağımı bilmiyorum.
É outra coisa que Deus vai ter de explicar. Mas nunca O encontraremos com este maldito cowboy atrás de nós. E eu não sei como impedi-lo.
Evet, Danny'nin Eric'e çok fena kızdığını hatırlıyorum kız kardeşini mezuniyet balosuna kafası kıyak hâlde getirdiği için.
Lembro-me de que o Danny ficou muito furioso com o Eric por ter drogado a irmã mais nova, a rainha do baile.