Lapis traducir portugués
1,697 traducción paralela
Kalem, kalem.
Lápis, lápis.
Cohen'in o Sevgililer Gününden beri eline kalem aldığını bile sanmam.
Acho que o Cohen nunca mais voltou a pegar num lápis após aquele desastroso dia de S. Valentim.
Kalemi nasıl tuttuğuna bak.
Vê como estás a segurar a lápis.
Kalem nefes alabiliyor. - Evet.
Este lápis consegue respirar por ele.
Kalemimi bulamıyorum.
Não consigo encontrar o meu lápis.
Zaten ruj yerine pastel boya, göz farı yerine de şöminedeki isleri kullanıyorum.
Eu já uso lápis de cera como batom e fuligem da lareira... para debaixo dos olhos.
Kalemi olan var mı?
Alguem têm um lápis?
Yani sen pastellere düşkünsün?
Então, preferes os lápis de cor?
Vahşi hayvanları koruma derneğine bağış yapmamıştım hiç ama gönderdikleri bu salak kalemtıraşı elimde tutmuştum.
Nunca dei nada à Defesa da Vida Selvagem, mas guardei aquele afia lápis idiota que me mandaram.
Kurşun kalem olmadığından emin misin?
- De certeza que não era um lápis?
Kanelerin evine girdiğin gece sana bir kurşun kalem vermiştim.
Dei-te um lápis na noite em que invadiste a casa dos Kane.
Lisa, renkli kalemlerinden birini ödünç alabilir miyim?
Lisa, podes emprestar-me um dos teus lápis de cor?
Doğru, bir kalem yoktan var olduğunda kimse umursamaz.
Sim. Um lápis deixa de existir, ninguém se importa.
Kurşun kalemi olan bir adam tanıyordum.
Conheci um tipo que tinha um lápis.
Kurşun kalemin ne yaptığını biliyor musun?
Sabe o que faz o lápis?
Adam kalemi gece gündüz masaya vurarak 500 dolar kazandı.
O tipo fez 500 dólares por dia a bater com o lápis de manhã à noite.
Kalemle oynamayı kes, tamam mı?
Pára de bater o lápis, Ringo.
Kalemini ödünç alabilir miyim?
Podes-me emprestar o teu lápis?
Kalem gibi geliyor.
Desenha como um lápis.
Kalemlerim filan yanımda değil.
Não tenho os meus lápis, nem nada.
- Ben de kalemleri.
- E eu os lápis.
Şurada, caddenin köşesinde bir elimde kalem, bir elimde kağıt halka rakamları göstermeye çalıştım.
Fiquei especado naquela esquina, de lápis numa mão, papel na outra, a tentar mostrar os números às pessoas.
Çocuklarınızı eve bedava yazı tahtası, kalem, kitapla yollayacağım. Böylece çalışıp benim yapacağım üniversite yolunda öğrenecekler ve oraya hepsi gidebilecek.
Mando os vossos filhos para casa com blocos de papel e lápis e livros de graça para estudarem e aprenderem, a caminho da nova universidade que vou construir para onde todos eles poderão ir.
Kalemleri alın!
Lápis!
Artık kalem yok, kitap yok.
Acabaram-se os lápis e os livros.
Fakat bu her zaman Jack'in işiydi, ben sıkıcı i işleri yapardım.
Mas este era o trabalho do Jack, enquanto que eu era o traficante do lápis. O especialista em estatística.
Kaleminiz var mı?
Tem um lápis?
Kalem gibi bir şeyin var mı?
Tens um lápis ou uma caneta?
Kalemim nerede?
Onde é que está o meu lápis?
Sonra bana bir kaş kalemi verdi ve ben de göbeğine bir güneş saati gibi adımı yazdım.
Então, ela emprestou-me um lápis de sobrancelhas e eu escrevi o meu nome em volta do umbigo como um relógio de sol.
Çılgın bir kadın kalemlerle saldırıyor!
Uma louca está a atacar-me com um lápis!
- Hayır, kalemlerle!
E wontons? - Não, lápis!
bir boya kalemi için.
Para um lápis de cera.
Şaka ediyorsun.
Estás a brincar. Isto é lápis-de-cera verde.
İstediğini getirin.
Traga caderno e lápis.
Üç yaşındaki çocuk bile senden daha iyi çizer.
Um miúdo de três anos com uma caixa de lápis fazia melhor que isto.
- Kalem ve kağıt.
- Um lápis e papel.
Eğilip bir kalem alırken poz verebilirim.
Podia inclinar-me para apanhar um lápis!
Kalem için teşekkür ederim John.
Obrigado pelo lápis.
Çekmecede kağıt ve kalem olacaktı.
Tenho um lápis e papel.
Gece mavisi de değil.
Não é lápis-lazúli.
Mor pastel boyayı tutan eli titredi.
A mão que empunhava o lápis roxo tremeu... "
Kalem arıyordum.
Estava procurando um lápis.
Bir hiç uğruna yıllarca tepeden tırnağa koyu renk elbiseler giymedi.
Não passou anos a gastar lápis de cor para nada.
Cevabınızı bulunca karşıIığı olan boşluğu kurşun kalemle doldurun.
Quando seleccionarem a vossa resposta, preencham completamente o círculo correspondente com um lápis nº.2.
Yedek kaleme ihtiyacınız olursa elinizi kaldırın ve size kalem verilecek.
Se precisarem de outro lápis, por favor levantem a mão e providenciaremos outro.
Ruslar aynı problemi beş sentlik kurşunkalemle çözdü. Çok kolay.
Os Russos resolveram o mesmo problema com um lápis de 5 cêntimos.
Bu yüzden onların bir kitap, bir tablet ve bir kalem alıp bizim öğrendiğimiz gibi öğrenmeleri çok zor.
E, então, é-lhes muito difícil pegarem num livro, num bloco e num lápis e tentarem aprender da maneira como nós aprendemos.
Mum boyalar da olmaz.
Também não quero os lápis de cor.
- Bedelini öde.
Só a pagar, seu pila de lápis.
Kurşun kalemimiz var.
Temos lápis.