Lastik traducir portugués
1,980 traducción paralela
Kitt haklı, olay mahalindeki ne polis ne de ambulans araçlarının lastik izleriyle uyuşmuyor.
Não coincidem com nenhum dos veículos de emergência ou carros de polícia no local.
Kuzey Amerika'daki satış ve dağıtım yapan en popüler lastik firmalarından biridir.
É uma das marcas de pneus mais vendidas e distribuídas da América do Norte.
Olay yerindeki lastik izlerini inceledim... ve lastikler arası mesafenin aşağı yukarı 2.5 metre olduğunu tespit ettim.
Analisei as impressões do pneu no local e determinei a distância entre os eixos e têm cerca de 101 polegadas.
Arabaların ağırlıklarını ölçüp, lastik izleri arasında... bağıntı kurabilmek için üç boyutlu profil hesabı yaptım.
Muito bem. Usei um perfil tridimensional para calcular o peso desses carros em relação à profundidade das impressões dos pneus no local.
Derrick'in oraya getirdiği araçta iki milyon dolar olsaydı... lastik izlerinin bıraktığı derinlik... daha fazla olurdu.
A profundidade das impressões dos pneus do carro que o Derrick conduziu no campo, teria que ser muito mais profunda, se houvesse dois milhões de dólares nesse carro.
Buradaki lastik izleri ondan.
Há marcas de pneus aqui.
... yoldaki lastik izleri King'in kamyonundakilerle uyuşuyor.
As marcas de pneu no beco condizem com a carrinha do King.
Kurbanın lastik tırtıklarında, çoğunlukla nehir kumu vardı.
Os rastos dos pneus tinham, na sua maioria, sedimentos fluviais.
Yedek lastik olsaydı, tamir etmiştim.
Com um pneu suplente, eu arranjava-o.
İngiltere, şahsi itibarım için iyi değil, hepsi de patlak lastik yüzünden. Bekle.
Este país não é bom para a minha dignidade, tudo por causa de um pneu furado.
İki oyuncak araba, üç cep telefonu, bir kapı tokmağı bir lastik kılıf, plastik bir paskalya tavşanı başı ve davul sesi isteğe bağlı- - az kullanılmış 40-kalibrelik bir mermi.
Dois carrinhos, três telemóveis, uma maçaneta, um invólucro de borracha, uma cabeça de plástico do coelhinho da Páscoa, e... e um afinador de bateria... opcional. Uma bala de calibre 40, um pouco usada.
Yoldan ayrılan lastik izleri var.
As marcas dos pneus vêm da estrada.
Burada yeni lastik izleri var.
Bem, temos umas marcas frescas de pneus mesmo aqui.
Bütün lastik ölçülerini karşılaştırdım. Hiçbir ATV bu özelliklere uymuyor.
Estou a passar as medidas das marcas, e não coincidem com as especificações.
- Yani tek lastik, arkada mıydı diyorsun?
- Quer dizer... o pneu isolado era um pneu traseiro?
Carl Reston'ın silahı ve lastik izleri, olay yerinde olduğunu kanıtlıyor.
A arma do Carl Reston, as marcas dos pneus, ligam-na à cena do crime original.
Erimiş lastik parçası.
É uma peça de borracha derretida.
Lastik izleri. Katil bir şekilde güvenli evin yerini öğrenmiş.
De que forma que o homicida pôde ter encontrado o esconderijo.
Lastik izleri?
Marcas de pneus?
Lastik izi görmüyorum.
Não vejo marcas de pneus.
- Lastik eldiven giyip, fener taşımamız gerekmezmiydi?
Não devíamos estar, tipo, a usar luvas de látex e lanternas?
Yoldaki lastik izlerinin kalıbını alın.
Tirem uma amostra do rasto dos pneus.
- Yeni contalar lastik mi?
- A nova junta é de borracha?
Yardımınıza ihtiyacım var. Şu lastik izlerini korumamız gerek.
Temos de preservar estas marcas de pneu.
Lastik profil genişliği 22 cm.
21cm de largura de pneu.
Ve onu takip eden lastik izleri.
Marcas de pneus seguiam-nas.
Ayak izlerinin bittiği yer, yola doğru giden başka bir araca ait lastik izlerinin orası.
O rasto das pegadas acaba num conjunto separado de marcas de pneus ao pé da estrada.
Lastik izleri uyuşmuyor.
Por isso não há comparação com as marcas de pneus.
Bu lastik izlerinin arası 25 santim.
Estas marcas de rodas estão separadas por 28cm.
Kot pantolon, tişört, lastik ayakkabı.
Calças de ganga, t-shirt, sapatilhas.
Her halükârda, lastik ayakkabılar kesinlikle özel yapım.
De qualquer forma, as sapatilhas são mesmo personalizadas.
Şey, görünüşe göre, lastik ayakkabılar... Gerald Tolliver için dizayn edilmiş.
parece que as sapatilhas foram concebidas por um tal de Gerald Tolliver.
Eskiden cebimde büyük bir lastik bant taşırdım.
Eu costumava trazer um grande elástico no meu bolso.
O lastik bant gerçekten hoşuma giderdi.
Eu gostava mesmo daquele elástico.
Ona dev bir lastik bant alıp alamayacağımı sordu.
Perguntou se eu lhe podia comprar um elástico gigante.
Burada, yolun dışına doğru giden farklı bir lastik izi var.
Há outras marcas de pneus aqui na berma.
güle güle, lastik tulum.
Adeus, borrachinhas.
Lastik izlerine göre, binanın güney tarafından çıkmış.
As marcas de pneus indicam que ele saiu pelo lado sul do prédio.
Patlamış bir lastik var da.
Tenho um pneu furado à que tempos.
Yedek lastik nerede?
Onde está o sobressalente?
"Her yerde lastik patlamaları" Bir çeşit sahte lastik işi vardı.
Furos por todo o lado. Havia uma suposta anilha falsificada de pneus.
- Patlak lastik mi dedin sen?
- Pneus furados, dizes tu?
- Kauçuk lastik gibi çatlıyorlar. - Tamam.
Ficam como borracha.
Hey, işte sana patlak bir lastik.
- Tudo bem, Gabriel? - Então, meu? Está furado.
Yedek lastik sağlam durumda, yani...
- Tenho um sobressalente, por isso...
Sorun yok, memur bey. Sadece... Sadece lastik patladı, hepsi bu.
Está tudo bem, Sr. Agente, é um furo, só isso.
İlk yapmam gereken lastik almaktı.
A primeira coisa que tinha que fazer era conseguir um carro.
- Lastik izleri onların mı?
Bem, temos duas crianças mortas.
bu lastik ayakkabılar beni öldürüyor kolay olmayacağını biliyorduk, sızlanma.
Estas sapatilhas estão a matar-me... Sabíamos que não ia ser fácil. Pára com os queixumes.
Lastik patladı da. Biraz zamanımı aldı.
Foi por isso que me demorei.
Patlak lastik, başa bela.
Furos são uma merda.