English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ L ] / Liv

Liv traducir portugués

1,662 traducción paralela
Liv'in küçük ordusuyuz.
- Somos o exército da Liv.
Girmese bile ben hep yanında olacağım Liv.
Mesmo que não fique, eu trato de ti, Liv.
Öğrenirse yıkılır Liv.
Liv, ele não sobreviveria se soubesse.
Bir hata yaptığı anda onu yalnız mı bırakacağız yoksa?
Ou isso só valia quando Liv não tinha defeitos? Devemos a ela.
Aşk, insana acı veren bir şey olmamalı Liv.
Amar não dói, Liv.
Defiance'ı istedi, Liv.
Ela queria Defiance, Liv.
Bir dakikam var, o kadar. Beni izliyor, Liv. - Seni izlediği falan yok.
Só tenho um minuto, ele está a observar-me, Liv.
Hayır, Defiance konusu kapandı.
Defiance acabou, Liv. Morreu com a Verna.
- On aydır gözüme uyku girmiyor.
- Liv, não pode saber... - Não durmo há 10 meses.
Kararı o verdi ve sonra da Liv'i, Verna'yı ve beni yanına aldı.
Ele decidiu, chamou a Liv, a Verna e a mim.
- Nasılsın Liv?
- Como vais, Liv?
Bu kez bana değil, kardeşim Will'e yardımcı olacaksın.
- Desta vez não sou eu, Liv. Ele quer concorrer ao Governo da Carolina do Norte. É o meu irmão, Will.
Yapma Liv, cumhuriyetçi bir eyalet gey bir vali adayını seçmez.
Não podes eleger um Governador gay neste estado. - Quem disse?
Liv'i mi arıyorsun? Herkes eve gitti.
Se estiveres à procura da Liv, já foram todos para casa.
Bu ikinci seçeneğimiz iyi bir aday mı Liv?
A nossa segunda opção é boa, Liv?
- Tamamen devre dışı kaldım Liv.
- Estás a brincar comigo.
Beni sırtımdan bıçaklanmam değil sırtımdaki bıçağın büyüklüğü üzüyor asıl.
- Estou por fora, Liv. Mas não é a punhalada que me está a chatear. É o tamanho da faca que foi usada.
Fitz'le aranızda ne geçmiş olursa olsun onu Mellie'ye bırakman çok alçakça Liv. - Cyrus.
Seja lá o que sentes pelo Fitz, o que tenha acontecido, deixá-lo com a Mellie é golpe baixo.
Alo? Liv?
Estou?
Yapma Liv, ben Amerika'nın en büyük siyasi ailelerinden birinin içinde büyüdüm.
Cresci na maior família política dos EUA.
Adam bir hukuk dehası, Liv. Zamanımızın en iyi yargıçlarından biri.
O Randall é um jurista genial, um dos melhores desta geração.
Basın buradan kokumuzu alabilir.
Somos alvos fáceis, Liv.
Müşterim için en iyi neyse onu yapacağım. - Liv.
Vou fazer o que for melhor para a minha cliente.
- Saat başını bekliyoruz.
- Liv. - Horário nobre.
Başkan yeniden sözümü dinlemeye başladı Liv.
Acabei de voltar para o círculo, Liv. Ele está a ouvir-me outra vez.
Bu yaptığın karşılıksız kalmayacak Liv.
- Vamos dar o troco, Liv.
Aldım ama görüntülerin tarihiyle e - postanın tarihi örtüşmüyor.
- Consegui, mas Liv... A data nas imagens não bate com os e-mails.
Liv, müşterisinin ilişkiyi inkar etmesini kabul etseydi bugün bu sorunların hiçbirini yaşamazdık.
Se a Liv conseguisse que a sua cliente negasse, evitava-se tudo.
Ben sevdiğim kişinin hayatını kurtarmak istiyor olsam polisleri değil, bizi arardım.
Se eu quisesse ver o meu ente querido vivo, não chamava a polícia, chamava-nos a nós. Todas as vezes. Liv.
Liv, sana bir şey soracağım. Doyle'a neden yardım ediyoruz?
Deixa-me perguntar-te uma coisa.
Liv, her yer temiz.
- Molly, You in Danger, Girl -... InSUBs... Liv, está limpo.
Bu yüzden Liv şu anda o kadına davasını alamayacağımızı söylüyor muhtemelen.
Por isso a Liv vai dizer-lhe que não vamos ficar com o caso. - Exactamente.
Osborne suçlu ve Liv davayı almayacak.
Ela não vai ficar com o caso.
Liv, söylediğini ciddiye almak istesem de tam da yeniden dümene geçmeyi başarmışken tekneyi rotasından saptırmana izin veremem.
Liv, quero levar isto a sério. Quero mesmo, mas voltei ao meu posto e não posso deixar que tu atrapalhes.
Ben bırakmak zorundayım.
Mas eu preciso. Boa noite, Liv.
Bir akşamlığına benim seviyeme in ve benimle bira iç Liv.
Tu és especial e sofisticada, então... por uma noite, desce ao meu nível. Bebe uma cerveja comigo, Liv.
Liv'i aradım ama cevap vermiyor.
A Liv não atendeu o telemóvel.
- Liv'den haber var mı?
- Muito pior.
Hâlâ telefonunu açmıyor.
- E a Liv? - Não atende o telemóvel.
- Liv, Mellie bu sefer oynamıyor.
- A Mellie fala a sério, Liv.
Liv, o belgelerin hepsi çok gizli sırlar içeriyor...
Aqueles documentos, Liv, estão cheios de segredos.
Otur benimle, Liv.
Senta-te comigo, Liv.
- Liv... - Senden nefret ediyorum.
Por favor, pára.
Soyut bir şeyden bahsetmiyorum artık Liv.
Não é mais fantasia, Liv.
Liv, ben...
Liv, eu...
- Liv, bilmesi mümkün...
Ele sabe o que fizemos, tenho a certeza.
Nasıl bir işe bulaştığını bilmiyordu Liv.
Ela não sabia no que se meteu.
Liv, kendini aştın resmen.
Liv, superaste-te.
Bir eşe ihtiyacı var.
Liv?
- Güle güle Liv.
Adeus, Liv.
- Liv... - Lütfen dur.
Pára.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]