English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ L ] / Living

Living traducir portugués

110 traducción paralela
She said that living with me
Disse que viver comigo
# # Unless you're living for
# # Excepto quando vivemos para ela
YAŞAYAN EFSANE 2.
" The Living Legend :
Yaşayan Efsane " nin 1. bölümünde
Na primeira parte de The Living Legend...
Ve şimdi, Yaşayan Efsane'nin heyecanlı son bölümü
E agora, a excitante conclusão de The Living Legend.
Night of the Living Dead gibi.
É A Noite dos Mortos-Vivos.
Evet, Yaşayan Balçık ama kimsenin ziyaret edeceği türden bir yer değil.
Sim, a Living Ooze, mas não é um lugar que alguém fosse visitar.
"Yaşayan Gezegen" adında.
Chama-se The Living Planet.
Bu suçların kanıtlarıyla yaşıyoruz!
Nós somos o living proofofthose carrega!
The Living Dead
4a. Parte OS MORTOS-VIVOS
- Night of the Living Dead.
O Regresso dos Mortos Vivos. Esse!
En üstte. Psikoloji Günlüğü ve, Martha Stewart'ın Yaşamı'nın arasında.
Em cima, entre "psychlogy Today" e "Martha Stewart Living."
Bu ay, doğu kıyısındaki, başkent Evi. Büyük bir banyoda iki tane duş.
Este mês, tanto a East Coast Living como a Metropolitan Home trazem "A Grande Casa-de-Banho".
Özel canlı rengarenk parıltısız, geri çekilebilir tank mı bu yoksa?
É um aquário "Custom Living Color", anti-reflexo e com tampa retráctil?
İdman sırasında sigaramı içtiğim için yenisini almak için ara vermiştim ki... Oradaydım tam karşımda duruyordu ve Carrie Bradshaw, utançtan ölmek üzereydi.
Tendo fumado todos os cigarros, parei para reabastecer, quando... ali estava eu... mesmo ao lado da Martha Stuart Living, a Carrie Bradshaw, a morrer de embaraço.
Ben "East Coast Living" tasarım eleştirmeniyim.
Sou o crítico de decoração da revista East Coast Living.
Bunlardan biri Martha Stewart'ın "Yaşam" dergisi.
E uma delas era "Martha Stewart's Living".
Tehlikeli Hayat'taki Juliana mısınız?
Não é a Juliana de "Living Dangerously"? .
Bu dinlediğim en iyi "Amerika'da Yaşamak" yorumu!
É a melhor versão que já ouvi do'Living in America'.
Karanlık bir odada, "Sensiz Yaşayamam" ı dinleyerek tükenmesini mi?
Lamentar-se num quarto escuro a ouvir "I Can't Live if Living is Without You"?
Serve U.S., E.Z. Living, Robiville mi?
Serve U. S., E. Z. Living, Robiville?
ve geçen gece sizi şaplaklayan iki hatunla beraber kaldığınız, "Boşveren Motel" de ki bir makineden aldığınız plastik tarakla yanlışlıkla koparmamaya çalışın.
E tentam não arrancá-la por acidente, com o pequeno pente de plástico... que compraram na máquina do Motel Easy Living ( Vida Fácil ) onde as duas gajas com aspecto rasca vos deram o golpe na noite anterior.
Martha Stewart'ın köşesinde bir makale okumuştu. Makalede dünyadaki en iyi Küba restoranlarının, Miami'de olduğu yazıyordu.
Puggy leu um artigo na revista Martha Stewart Living onde dizia que Miami tinha uns dos melhores restaurantes Cubanos no mundo inteiro.
Flat ve Scrugs. Ciğer dudak McGrowl.
Flat Scrugs, Living Lips McGraw, Gomer,
Saat sabaha karşı 1 sularıydı, örgümü almak için oturma odasına gittim.
por volta da uma da manhã. Fui ao living buscar um resto de lã para o meu tricot.
... ve mutlu bir hayat yaşayın.
Vamos voltar para "living la vida loca".
Living Splendor satış temsilcisiyle kahvaltı edeceğim.
Tenho uma reunião com o representante da Esplendor Vivo.
In Living Color'ın çekimi sırasında bir limuzin şoförüyle kavga eden Tupac Shakur'dan bahsediyorum.
Falo do Tupac Shakur que teve um incidente com um motorista de uma limusina, na gravação de In Living Color.
- Biri de bizim oturma odamıza çıkıyordu.
A gente chegou ao meio do que seria o living
Mama thinks I'm living in a convent
A minha mãe pensa que vivo num convento
DERTSİZ YAŞAM HILLSIDE TOPLULUKLARI
* OAREFREE LIVING HILLSIDE OOMMUNITIES
THE RETURN OF THE LIVING DEAD PART 4 - NECROPOLIS
O REGRESSO DOS MORTOS-VIVOS NECROPOLIS
Season 6, Episode 12 Living Will - ------ Aktaran TelpaisBad - ------ AviSubDetector ile aktarılmıştır.
Malcolm no meio - 6.12 - o Will vivo
Besides, as far as me living a long life was concerned, Belki eski karım hakkında daha cok endişelenmeliydim.
Além disso, quanto a ter uma vida longa, o que mais me devia preocupar era a minha ex-mulher.
Gitmem gerek. "Newport'ta Yaşam" ın ilk sayısını çıkarmak üzereyiz ve kapağa, Julie'nin hangi fotoğrafını koysak diye karar vermemiz gerekiyor.
Tenho de ir. Estamos a preparar o primeiro tema da "Newport Living", e estamos a tentar decidir que fotografia da Julie vamos usar na capa.
Ona yarım milyon dolar vermezsem, Newport'ta Yaşam'ın piyasaya salınacağı gün, bunu internete vereceğini söylüyor.
Ele quer meio milhão, ou vai a público na noite de lançamento da "Newport Living".
Newport'ta Yaşam ona pek uygun değilmiş anlaşılan.
Parece que, Newport Living afinal, não é coisa para ele.
- Gösterim için bir video hazırlıyoruz, "Newport'ta Yaşama Giriş."
A editar um vídeo para a apresentação da revista, "Uma Introdução à Newport Living".
Newport'ta Yaşam için geldim Sonuçta ben de Newport'ta yaşıyorum.
Bem, vim pela Newport Living. Eu vivo em Newport.
Newport'ta Yaşam'daki hekes adına bu gece geldiğiniz için size teşekkür ediyorum.
E em nome de toda a equipa da Newport Living, gostaria de vos agradecer por terem vindo esta noite.
Newport'ta Yaşam nedir?
Bem, o que é a Newport Living?
Newport'ta Yaşam nasıl olacak diye merak ediyorsanız, bunu bir izleyin.
Mas se querem realmente saber o que é a Newport Living, dêem uma vista de olhos nisto.
İş açısından diyorsan, Kirsten'a sor.
Se queres uma perspectiva empresarial, fala com a Kirsten. Chamou-lhe de Newport Living apenas o necessário para manter o grupo Newport vivo. E falei.
Julie Cooper-Nichol, Newport Grubunun CEO'su ve Newport'ta Yaşam dergisinin kurucusu.
Julie Cooper-Nichol, CEO do Newport Group e fundadora da Newport Living.
Şöyle söyleyeyim, Newport'ta Yaşam dergisi beklediğimden çok daha ilginç çıktı.
Digamos apenas que estou a achar a "Newport Living" muito mais interessante do que pensei que iria ser.
Eşimin şirketinin yayınladığı dergiyi Newport Living'i yönetiyor.
Ele está a dirigir a Newport Living, a revista que a empresa da minha mulher publica.
Ben, Newport'ta Yaşam, ölmekte olan kariyerimin tabutuna çakılan son çivi diye düşünürken, kariyerimi tekrar canlandıran şey oldu.
Parece que, a Newport Living, que eu pensava ser o último prego no caixão da minha carreira, é na verdade o que a salvou.
Çizgi romanlara hasta olduğunu söyledi.
- A tua mãe. - Como está? "Newport Living"... Ela disse que tu eras um autêntico fã de banda desenhada.
Ben Sandy Cohen.Newport Living sayesindeve
Sou o Sandy Cohen. Vou apresentar e ser o leiloeiro deste grande evento.
"YAŞAYAN EFSANE"
"The Living Legend : Part.1"
"Martha Stewart Living"?
"Martha Stewart Living"?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]