Lukey traducir portugués
49 traducción paralela
Lukey, köpekler neden böyle havlıyor? Köpekler mi?
Lukey, por que os cachorros estão fazendo tanto barulho?
Lukey, aşağı in ve onları karşıla.
Lukey, vai lá embaixo recebe-los
Lukey, duydun mu? Ben bu halde inemem.
Esta me ouvindo, Lukey?
Lukey, beyefendilerin şapkalarını al lütfen.
Lukey cuide dos chapeus dos cavaleiros.
Lukey ve ben sabahın beşinde tarlalara gidiyoruz.
Lukey e eu temos que estar no campo a 5 : 00 da manhã
- Brendi isterseniz Lukey hemen getirir.
- Conhaque? - Farei Lukey o trazer.
Lukey, oturma odama brendi getirir misin, lütfen?
Lukey, traga conhaque na sala de estar, por favor.
Lukey, tepsiyi aşağı indir ve yemeğin bulaşıklarını yıkamaya başla, olur mu?
Leve esta bandeja lá para baixo e continue fazendo o que tenhas que fazer
- Pekala, Lukey. Bayan Hunter'ın giyinmesine yardım edin.
OK, Lukey ajude a Srta.
Lukey hakkında ne hissettiğimizi biliyor olmalısınız.
A senhorita deve saber como nos sentimos sobre Lukey.
Lukey böyle olsun istememişti.
Lukey não lhes pede por isto
- Sen öyle yapmazdın, değil mi Lukely?
Tu não me farias isto, pois não Lukey?
Bayan Lukey'e inanamıyorum.
A Sra. Lukey é incrível!
Üzgünüm Lukey ama kamera asla yalan söylemez. Bir şişe şarap yeter.
Desculpa, Lukey, mas a câmara não mente.
Gördün mü Lukey? İşler bizim gibi kaybedenler için bile değişebiliyor.
As coisas mudam mesmo, até para falhados como nós.
- Biz kaçtık, Lukey.
Vamos bazar, Lukey.
Will ya da ufak Lukey'den daha iyi bir seçenektim.
Antes eu que Will ou o pequeno Lukey.
- Bırak istediklerini alsınlar, Lukey.
- Deixem-nos levar aquilo que precisarem.
Sizi babam Dan Scarlett ve küçük kardeşim Lukey ile tanıştırayım.
Este é o meu pai, Dan Scarlett. E este rapazinho é o meu irmão mais novo, Lukey.
- Büyük-küçük kardeşim, Lukey.
- O meu irmão mais novo homem feito, Lukey.
- Geri dönmene sevindik, Lukey.
É bom ter-te de volta, Lukey.
- Doğum günün kutlu olsun, Lukey! - Doğum günün kutlu olsun, Lukey! - Doğum günün kutlu olsun.
Parabéns, Lukey!
Elbette öldürebilirsin, Lukey.
- Com certeza, Lukey.
Hayır, Lukey'nin futbol maçı var.
- Não, o Lukey tem jogo de futebol.
Lukey?
Lukey?
Luke, beni duyabiliyor musun?
Lukey, consegues ouvir-me?
- Bölüm VI'e kadar Luke ve Leia arasında telepati yoktu.
Não há telepatia entre o Lukey e Leia até o Episódio VI.
- Lukey, herkes yaşlanır.
Bem, Lukey, toda gente envelhece.
- Lukey? !
- Lukey?
Lukey, benim babam büyürken pek yanımda değildi.
Sabes que mais, Lukey? O meu pai era muito ausente.
Pekala, hadi Lukey.
Vamos lá, Luke.
Riley?
- Lukey?
Lukey?
- Campbell?
Bana Lukey demenden her zaman nefret etmişimdir.
Sempre odiei quando me chamavas Lukey. - Desculpa.
Bu konuda haklı. Seni görmek gerçekten güzeldi, Lukey...
Foi muito bom ver-te, Lukey...
Tamam, bu benim tanıdığım Lukey'e benzemiyor.
Nem pareces o Lukey que eu conhecia. Ele era destemido.
Dinle beni dostum, bana Ölümlü Kupa'nın yerine söyle sadece böylece Joice'a da bir şey olmayacak.
Escuta-me, diz-me onde está a Taça Mortal e a Jocie ficará bem. Lukey, diz-me.
Lukey, söyle bana. Doğruyu söyle.
Diz-me a verdade.
Hepimiz aynı şeyi istiyoruz Lukey oğlum, öyle değil mi?
Queremos todos a mesma coisa, não é, Lukey?
Lukey, biraz saygılı ol.
- Lukey, mais respeito.
Büyükannesi Lukey'ye bakacak.
A avó trata do pequeno Lukey.
Lukey! Gözünü yaralamışsın.
Lukezinho, magoaste o olho...
- Lukey?
Lukey.
Lukey!
Lukey.
Lukey!
Lukey!
Güzel plandı Lukey.
Bom plano, Lukie.
Lukey sizinle olacak.
- Ainda ficas com o Lukey.
Seni öldürürüz. Değil mi Lukey?
Porque nós vamos matar-te.
Sağ ol, Matt.
Não é, Lukey?