Model traducir portugués
3,680 traducción paralela
Model ordu imparatorun kabrinin etrafını saracaktı.
Um exército de manequins cercava a tumba do imperador.
Model de değil.
Não é um manequim.
Sparks'ın silahıyla aynı model.
O mesmo modelo da arma do Sparks.
Şimdilerde mükemmel bir 3-D bilgisayar modeli çıkarmak için bir nesneyi tarayabilen tarayıcılar var ki bu model daha sonra bir 3-D yazıcıya gönderiliyor, bu ise nesneyi polimer katmanları kullanarak üç boyutlu halde basıyor.
Existem scanners que podem scanear qualquer objecto para gerar um modelo em 3D no computador, o qual está ligado a uma impressora 3D que então imprime o objecto em três dimensões usando camadas de polímeros.
Lakin şunu bilin, bu işin uzmanı İngiliz 1910 model Vauxhall'dır.
Entretanto, os especialistas consideram que o primeiro... Seria o Vauxhall 1910 britânico.
Mildred, bu olay için belli bir model var mı?
Mildred, existe algum modelo para isto?
Onu tanırsa, annesinin bir ajan, kraliçe ya da süper model olduğuyla alakalı fanteziler üretmez.
Se ele a conhecer, não vai ter fantasias da sua mãe ser uma espiã, uma rainha, ou uma supermodelo.
Model Birleşmiş Milletler üyesi.
Está na simulação da ONU.
Model uçaklarınızı yapıştırmak için kullandığınız tutkalla yaranızı kapattınız.
Aquela que selou com adesivo que usa para construir os seus modelos de aviões.
Başlarda model bir çalışandı ama sonra değişti.
Era um funcionário modelo no início, mas alguma coisa o mudou.
72 model Buick marka araçlar olarak aramanı düzelt.
Refine a busca a apenas Buicks de 72.
Ama bilirsiniz 1972 model güzel bir Buick'in çok esnek parçaları vardır.
Mas, sabes, a beleza de um Buick de 1972 são as poucas partes de plástico.
adına kayıtlı Ford Bronco'su var, 1989 model yeşil renk. Arizona plakalı MAQ3586.
Tem o registo de um Ford Bronco, 1989, verde, licença do Arizona, matrícula MAQ3586.
1953 model, değil mi?
É de 53, não é?
Model Z'nin 12. katta güvende olduğuna sizi temin ederim.
E asseguro-lhe que o Espécimen Z está seguro no piso 12.
- Tanrım. Eminim Model Z de gerçek Carter'ın cesedidir.
E aposto que o Espécimen Z é o verdadeiro corpo do Carter.
Model Z, Carter'ın cesedi değilmiş.
O Espécimen Z não é o corpo do Carter.
- Model Z, kanser tedavisiymiş.
O Espécimen Z é a cura para o cancro.
1974 Instamatic model fotoğraf makinem.
Minha Instamatic 1974.
O çok iyi bir insan, Emily için mükemmel bir rol model. Ama ben...
o Victor, é um bom homem e é um óptimo modelo para a Emily, mas eu...
Bizim ağacımız 4,5 metrelik asil bir köknar, Noel süslerimiz Kanada'nın adını telaffuz edemediğim bir gölünün kenarındaki ağaçlardan, ve model tren setimi görene kadar bekle.
A nossa árvore é uma noble fir de 4,5 m, a nossa grinalda importada de um lago que não sei pronunciar da fronteira canadense, e espera até veres os meus comboios.
Yarınki defilede çok model var, herhangi birisine gönderilmiş olabilir.
Tenho algumas miúdas para a exibição amanhã. Pode ser qualquer uma delas.
Model uçakları uçurmak için de aynı teknoloji kullanılıyor.
É a mesma tecnologia usada em aeromodelos.
Eski model Ford.
Modelo antigo da Ford.
Eski kız arkadaşım - model olan - O bir model. - Biliyorum.
- A minha ex-namorada, ela é modelo.
Gelelim çekilişte vereceğimiz şeye, eminim ki hepiniz bunu bekliyorsunuz son model bir Mapple MyPad!
Por isso vamos ver o artigo de que estão todos à espera : o novíssimo myPad da Mapple.
Bir hastam vardı, sürekli arayıp durdu ve ben de "Neden bir rol model olmayayım?" dedim.
Uma paciente é executiva de um canal. Começou a ligar sem parar, então eu disse : " Porque não?
Tabii, tabii. Sanılanın aksine Bufalo bozukluğu, daha ikonik olan Western Plains bizonundan ziyade Kara Elmas bizonundan model alınmış.
Sim, contrariamente à crença popular, o níquel de Búfalo baseou-se no bisão-americano e não no mais icónico bisão das planícies ocidentais.
Sonra onu bir arabaya binerken görmüş. Mercedes, eski model, krem renkli.
Depois ele viu-a entrar num carro, um Mercedes, modelo antigo, de cor creme.
Bir arabaya binmiş. 86 model Fiat araba.
Ele entrou num carro, um Fiat 86.
Ediyoruz. Model kilitlendi ve frekansları tarıyoruz. Eşleme olduğunda yerini 800 metre yanılmayla bulacağız.
E procuramos, pela assinatura dos raios gama, mal dermos com ela terá um raio de 800m onde o procurar.
Bir önceki model, ki konuşmuyordu bile, peynir ekmek gibi satıldı.
O modelo anterior, que nem falava, vendeu-se muito bem.
Bir dakika... 1990 model Oliver şimdiye çoktan kullanım dışı olmuştu.
Espera um minuto. O Oliver, modelo de 1990, já estava de fora por esta altura da noite. O que queres dizer?
Manhattan'da son model tesislerimiz var.
Temos estúdios em Manhattan.
Bu son model ofiste bana yardımı dokunacak bir şeyler olmalı!
Claramente, deve haver algo nesta novíssimo escritório de vocês que poderá ajuda-me!
70'lerin ortasından beridir doğanın müthiş bir şekilde başarılı bir teorisini oluşturduk. Buna parçacık fiziğinin Standart Model'i diyoruz.
Desde meados dos anos Setenta, temos uma incrivelmente bem-sucedida teoria da natureza, à qual chamamos Modelo Padrão da Física de Partículas.
İşte, Standart Model doğmuştu.
E nasceu, assim, o Modelo Padrão.
STANDART MODEL PARÇACIKLARI ÖNEMLİ FERMIONLAR :
PARTÍCULAS DO MODELO PADRÃO
Standart Model'in temel taşıdır.
É aquilo que une todo o Modelo Padrão.
Standart Model'in tamamlanmamış olduğunu biliyoruz.
Sabemos que o Modelo Padrão está incompleto.
Henüz onu doğrudan göremedik ve o Standart Model'in bir parçası değildir.
No entanto, nunca a vimos diretamente e não faz parte do Modelo Padrão.
Süpersimetri, dışarıda olanları anlamamıza yarayan mevcut teorilerimiz ile Standart Model arasında bağlantı kuran en kuvvetli teori.
A supersimetria é a nossa melhor suposição para o que há lá fora, a maior teoria, aquela que incorpora as teorias atuais, o Modelo Padrão.
Süpersimetri ya da SUSY, kuramsalcı topluluk için inanılmaz önemlidir çünkü birçok matematiksel problemi Standart Model ile çözer.
A supersimetria, ou SUSY, é extremamente importante para a comunidade teórica porque resolve muitos problemas matemáticos com o Modelo Padrão.
Yıllarca süren veri eksikliğinin ardından yeni veri, yeni fizik, çok fazla ihtimal var ve Standart Model'i yeniden keşfetsek bile yine de heyecan verici.
Depois de tantos anos sem dados. E com novos dados, com uma nova física, há tantas possibilidades e apesar de estarmos a redescobrir o Modelo Padrão, isto é mais empolgante.
Standart Model burada...
O Modelo Padrão está aqui...
Higgs'in, Standart Model'in merkezi olması heyecan verici. Hepimizin aradığı şey, her şeyi yok eden şey de olabilir aynı zamanda.
É incrível que o Higgs, o centro do Modelo Padrão, aquilo de que todos andamos à procura, pode, também, ser o destruidor de tudo.
Houston'ın hatırladığına göre senin 74 model Ferrari'nle kaçmıştı.
Se Houston bem se recorda, ela fugiu no teu GTO de 1974.
Mühendisliğe hala 67 model Corvette'i tercih ettiğimi söyle.
Diz-lhes que, ainda assim, prefiro o meu Corvette de 1967.
Atina'daki Plato'nun okulunu model alıyorum, Sokratik metot hariç. Daha ziyade Buda tarzı.
Inspirei-me na escola de Platão, em Atenas, mas não com o método socrático, é mais tipo o Buda.
Üzgünüm ama, sadece bir cümle sonra marketi 1850 model, balina yağı ile falan çalışan bir çamaşırhaneye çevirelim diyeceğini biliyorum. Tabi allah muhafaza birisi bir balinayı yaralarsa.
Desculpa, mas sei que me vais dizer que queres transformar a mercearia numa lavandaria self-service do século XIX que funciona com óleo de baleia ou isso, mas Deus nos livre se alguém fizer mal às baleias.
Model olan eski kız arkadaşımdan ve lezbiyen bir jinekologdan duydum ben yatakta ne yapmam gerektiğini biliyorum, sorun sende olmalı.
- O problema tem de ser teu.