Muhammed traducir portugués
726 traducción paralela
Eh, eğer dağlara gitmeseydi, Muhammed buraya gelirdi.
Bem, se ela não fosse à montanha Maomé tinha de vir até aqui...
Muhammed'in karımla ne alakası var?
O que é que o Maomé tem a ver com a minha mulher?
Ve onun resulü Muhammed'e dua edin.
E graças a Mahoma, o seu profeta, que Alá...
Her yerde Muhammed Alicilik oynamana gerek yok.
Não é preciso comportares-te como um Cassious Clay.
Hayır ve bereket Elçi Muhammed'in üzerine olsun, Beklenin kişi Mehdi olduğum için benimle konuşarak bana emretti.
Maomé o meu senhor ordena-me que fale, porque sou o Mahdi, o Desejado.
( Hz. ) Muhammed ailesinin soyundan geliyorum. bereket onun üzerine olsun.
Da família de Maomé, o meu senhor, bendito seja.
Cennetten düşen bir mucize vaat etmemişmiydim sizlere, Elçi Muhammed'den?
Prometi que um milagre de Maomé viria do céu.
Elçi Muhammed'in yasa ve emirlerinin ki rahmet ve bereket üzerine olsun onun yeryüzünde ki temsilcisiyim.
Bendito seja ele, cujo instrumento eu sou.
Elçi Muhammed'in hayali bana göründü ve emretti.
Numa visão, o profeta Maomé deu-me as suas ordens.
Muhammed el-Hayır, cani, Mehdi'ye dönüştü, kıyı boyuncaki tüm kabileleri kendine bağladı. Nehrin aşağısında bir gurup gördük.
Mohammed el-Kheir passou-se para o Mahdi, com todas as tribos desta margem.
O çok açıkça bildirdi - bir defada çok açık - Elçi Muhammed gibi, rahmet ve bereket onun üzerine olsun.
Anunciou e dessa vez foi muito claro como Maomé nosso Senhor, bendito seja.
Mehdi adlı Muhammed Ahmed'e haber yolla, ve ona söyle, Sudan genel valisi Gordon Paşa kampına geliyor.
Diz que Gordon Paxá, governador-geral do Sudão, está no seu acampamento.
Şüpheliyim, Muhammed Ahmed, sen bir kafir değilsin, ama kötülük kokusu alıyorum.
Não me parece, porque tu não és um infiel e eu também sinto o mal.
Muhammed Ahmed, hatırlatmak isterim ki Sudan'a ilk geldiğimde, savaşlarla, açlık ve kötüye kullanımla darmadağın olmuştu.
Mohammed Ahmed, quando cheguei ao Sudão pela primeira vez, o seu corpo estava doente, afligido pela fome e violentado pela guerra.
Sevilen bir adam değilim, Muhammed Ahmed, ama bu ülke her zaman tutkuyla sevdiğim bir yer oldu.
Não sou dado a amores, Mohammed Ahmed, mas esta terra tornou-se a única coisa que alguma vez amei.
ve bütün adamlarım biliyor ki ben gerçek Mehdiyim, Peygamber Muhammed, Allah'ın selamı ve iyiliği üzerine olsun, mucizeler yapardı.
E assim os meus homens sabem que eu sou o verdadeiro Mahdi, o abençoado profeta Maomé, que a paz seja com ele, faz milagres.
Her çocuk, kadın, erkek - Sudanlılar da - efendim Muhammed'in isteklerine karşı olan herkes, ölecek.
Todas as crianças, mulheres, homens, os sudaneses também, quem se opuser à vontade de Maomé, morrerá.
Efendim, Muhammed el-Hayır şafakta berber'e saldırmaya hazırlanıyor.
Mohammed el-Khedir atacou Berber nesta madrugada.
Muhammed el-Hayır'in ağır topları varsa Berber'i nasıl halledeceksin? - Batarız.
Como é que vai aguentar Berber se Mohammed Kheir tiver artilharia pesada?
ve ayrıca Muhammed el-Hayır'ın ağır silahı olmaması için de dua edin.
E rezem para que Mohammed el-Kheir não tenha artilharia pesada.
Şehrin sakinlerinden ayrılmak isteyenler, Mehdi olarak tanınan Muhammed Ahmed'in, koruması altına girmekte serbest olacaklardır.
Todos os habitantes que desejem partir e procurar a protecção de Mohammed Ahmed, dito o Mahdi,
Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti.
Sheikh Ali Ibrahim foi persuadido pelo meu amigo e grande emir, Mohammed el-Kheir, a reconhecer-me como O Desejado, o verdadeiro Mahdi.
Çünkü peygamber Muhammed, Allah'ın selamı ve iyiliği üzerine olsun, bana göründü, ve benden Hartum'a ateş ve kılıçla saldırmamı emretti.
Porque o abençoado profeta Maomé me apareceu numa visão, e me ordenou que atacasse Khartum pelo fogo e pela espada.
Bu büyük mucizenin efendim Muhammed tarafından yapılmış olduğu bilinecek.
E todos saberão que grande milagre fez Maomé meu senhor.
Anlamalısın, Muhammed Ahmed.
Tens de perceber, Mohammed Ahmed.
bana söyle, Muhammed Ahmed, Hartum'da kim hatırlanacak?
então diz-me ao ouvido, Mohammed Ahmed, quem será lembrado em Khartum?
Hartum'dan gidemem, Muhammed Ahmed, ben de mucize yapacağım.
Não posso deixar Khartum, Mohammed Ahmed, porque também eu faço milagres.
Rommel'in Kahire'de beklendiği günün akşamı büyükelçi Lord Killearn Kulüp Muhammed Ali'de, 80 kişiye bir yemek verdi.
Rommel era esperado no Cairo nessa noite, e o nosso Embaixador, Lord Killearn, deu um jantar para 80 pessoas no Clube Mohammed Ali.
Muhammed dağı oynatabilirmiydi, yoksa bu sadece halkla ilişkiler miydi?
Ele está onde tu estás? O Maomé moveu montanhas Ou foi golpe publicitário?
Ben Mulay Ahmed Muhammed el-Resuli Rif Berberilerinin şefi.
Sou Mulay Achmed Mohammed, el-Raisuli, o Magnificente líder dos berberes do Rif.
Ben Mulay Ahmed Muhammed Resuli, Rif'in efendisi.
Sou Mulay Achmed Mohammed Raisuli, Senhor do Rif.
Mulay Ahmed Muhammed el-Resuli Rif hükümdarı, Berberi sultanı
Mulay Achmed Mohammed, el-Raisuli, o Magnificente Senhor do Rif, Sultão dos berberes.
Hzt. Muhammed'i görsün.
Deixa-o ver Mohammed, o profeta.
" Muhammed'in yolundan gidenler
" Há aqueles que seguem Mohammed
Muhammed onun peygamberidir.
Alá é Deus e Mohamed, seu profeta!
Anne, yanlışlıkla Muhammed Rıza'nın defterini aldım.
Mãe, trouxe sem querer o caderno de Mohammad Reza.
Yanlışlıkla Muhammed Rıza'nın... ödevini yaptığı defteri aldım.
Eu trouxe por engano o caderno... de Mohammad Reza.
Muhammed Rıza'nın ödevini yaptığı defteri aldığımı fark etmedim.
Eu sem perceber trouxe o caderno... de Mohammad Reza.
Onun hakkında konuşmuyordum, Muhammed Rıza hakkında konuşuyordum.
Eu não estou a falar dele, Falo de Mohammad Reza.
- Muhammed Rıza nerede oturuyor biliyor musunuz?
- Sabes onde mora Mohammad Reza?
Muhammed Rıza!
Mohammad Reza!
Defterini getirdim Muhammed Rıza.
Eu trouxe o teu caderno Mohammad Reza.
- Muhammed Rıza orada mı?
- Mohammad Reza está?
- Muhammed Rıza Nimetzade.
- Mohammad Reza Nematzadeh.
Muhammed Rıza'nın defterini vermek için.
Fui devolver o caderno de Mohammad Reza.
Bu hayvanı bile besleyemezsem. Muhammed Rıza sizin oğlunuz mu?
Mohammad Reza é seu filho?
- Muhammed Rıza Nimetzade.
- Quem procuras? - Mohammad Reza Nematzadeh.
Ben Nimetzade'yim, ama Muhammed Rıza diye birini tanımıyorum.
Eu sou Nematzadeh, mas não conheço um Mohammad Reza
Muhammed Rıza'nın.
Não é meu. é de Mohammad Reza's.
Ama o Muhammed Rıza'nın.
- Vamos, menino. dá-me uma folha.
Muhammed Rıza sizin oğlunuz mu?
Como dispor de mais dinheiro,