Naman traducir portugués
51 traducción paralela
O kız sadece senin kendini sınaman için bir yöntemdi.
Ela era só um modo de te pôr em contacto contigo mesmo.
Sizden daha önce "Tanrı'nın Kuzuları" oluşumunun icraatlerini kınamanızı rica etmiştim.
Pedi-lhe para denunciar as práticas de um grupo chamado "Cordeiros de Deus."
Terzimi sınamanın tam zamanı!
Vou pôr agora o meu alfaiate à prova!
Naman efsanesi.
É a lenda de Naman.
Kehanete göre Naman bir alev yağmuru sırasında gökten düşmüş.
Uma profecia dizia que Naman cairia dos céus numa chuva de fogo.
Naman'da 10 adamın gücü olacakmış ve gözleriyle yangın çıkarabilecekmiş.
Dizem que Naman terá a força de 10 homens e conseguirá atear fogo com os olhos.
Kyla'nın dedesi Naman'ın hikayesini incelemiş.
O avô da Kyla estudou a história de Naman.
O kişi de bu bahsettiğimiz Naman oluyor, değil mi?
Que seria esse tal Naman de que tem estado a falar, certo?
Atalarımız, Naman'ın geldiği yıldızın orada olduğunu söylerler.
Os nossos antepassados dizem que havia ali uma estrela, e que foi dali que Naman veio.
Bir gün Naman'ın bütün dünyayı koruyacağını söylüyor.
Prometem que, um dia, Naman irá proteger o mundo inteiro.
Naman'ın kardeşi gibidir.
É como um irmão para Naman.
Efsaneye göre bir gün Naman'a karşı ayaklanacak ve birlikte iyiyle kötünün dengesini kuracaklar.
Segundo a lenda, um dia, ele virar-se-á contra Naman e, juntos, serão o equilíbrio entre o Bem e o Mal.
- Sen gerçekten Naman'sın.
- És mesmo Naman.
Naman efsanesi de mi hikaye?
Como a lenda de Naman é apenas uma história?
Senin seçilmiş kişin olamadığım için üzgünüm Naman.
Lamento não poder ser a que te estava destinada, Naman.
Tanrı seni beni sınaman için yolladı.
Deus enviou-te para me testares.
Sonra da, Bauer'ın yaptığı şeyi açıkça kınaman gerekiyor.
E a seguir denunciar explicitamente o que o Bauer fez.
- Mazerete gerek yok, Naman.
- Não precisas de te desculpar, Naman.
Ben Naman değilim.
Não sou Naman.
Sageeth üzerinde bir ışık parlatacak böylece Naman en büyük düşmanını tanımlayıp yok edebilecek.
Emite uma luz sobre Sageeth para que Naman possa identificar e destruir o seu maior inimigo.
Ve Willowbrook senin Naman olduğunu sandığı için mi geldi?
E o Willowbrook veio porque acha que és o Naman?
Onu tutarak, korumaları için gereken gücü buluyorlar onu gerçek Naman'a götürene kadar.
Ao segurá-la, recebem o poder de a proteger até a poderem entregar ao verdadeiro Naman.
Naman ve Sageeth'in efsanesine göre kayıp eser onu taşıyan kişiye olağanüstü yetenekler bağışlıyormuş.
Bom, de acordo com a lenda de Naman e Sageeth o artefacto desaparecido confere habilidades extraordinárias a quem o possuir.
Seninle aynı şeyi Naman.
A mesma coisa que tu, Naman.
Senin görevin hançeri gerçek Naman için korumaktır.
O teu dever é proteger a lâmina para o Naman. Ele é o Naman.
Profesör Willowbrook benim Naman olduğumu düşünüyor.
O Professor Willowbrook pensa que eu sou o Naman.
Hizmetindeyim Naman.
Estou ao teu serviço, Naman.
Yani, Jeremiah'ın gerçekten Naman olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Não acha que o Jeremiah é mesmo o Naman?
- Ben Naman olduğumu asla iddia etmedim.
- Nunca disse ser o Naman.
Bu Naman yıldızlardan geliyormuş 10 adam gücünde ve gözlerinden ateş atabiliyormuş değil mi?
Este tipo Naman devia ter vindo das estrelas ter a força de 10 homens e disparar fogo dos olhos, não é?
Kendini sınamanın bir yoludur.
É uma forma de nos testarmos.
Çünkü senin kınaman olmadan yeterince uğraşacağım şey var.
Já tenho problemas que cheguem, sem te vangloriares.
Ondan sakladığınız şeyi düşünürsek, aşkını bunun için sınamanızı önermezdim.
Sabendo o que escondeu dela, recomendo que não teste o amor dela.
Halkın kurtarıcısı Naman'ın karanlık getiren Sageeth ile olan mücadelesini anlatıyor.
Elas falam sobre Naman, o salvador das pessoas, nos alertando sobre Sageeth, o que trará as trevas.
Başlarda... Naman ve Sageeth'in ayrı sembolleri vardı.
No começo Naman e Sageeth tinham seu próprio símbolo.
Tüm bu olanları Naman - Sageeth mitolojisine mi bağlıyorsun?
Está acreditando nessa história de mitologia Naman-Sageeth?
Neil, adayları sınaman yasadışı biliyorsun değil mi?
Neil, sabes que as praxes são ilegais, certo?
Ama Dr. Sidman'ın çalışmasını kınamanız dini bir fanatik misiniz, merak etmemi sağladı. Hayır.
Até concordaria, mas a sua condenação do trabalho da Dra. Sidman faz-me pensar se não será um fanático religioso.
Yine kararlılığımı sınaman gerekiyor mu?
Esta é uma nova provação?
Seni seven bir adamı sınamanın sonu hiçbir zaman hoş olmaz.
Testar um homem bom que te ama nunca acaba bem.
Bu berbat sınamanın ortasında kalan masum çocukları koruyama odaklandık. Tanrı'ya şükür hayatını kaybeden kimse yok.
A nossa concentração é proteger as crianças inocentes que estão presas neste terrível conflito.
Onu iyi sınaman gerekiyor.
Tens que testá-lo bem.
Mesela, bir ilişkiyi sınamanın en iyi yolu birlikte seyahat etmek derler ya.
Já ouviu que o melhor jeito de testar uma relação é viajar juntos?
"Sınamanız için size giydirilen ateşten gömleği, size garip bir şey oluyormuş gibi yadırgamayın."
"Não estranheis a ardente prova " que vem sobre vós para vos tentar, " como se coisa estranha vos acontecesse.
Cesaretini sınamanın zamanı geldi.
Está na altura de testar o valor do homem.
Bir yıl uzun bir zaman gibi görünüyor, biliyorum ama bu sana aşkını sınaman için zaman verecektir.
Sei que um ano parece muito tempo, mas dará a oportunidade para testar o seu amor.
Affetme hakkında tüm o süslü konuşmalarını sınamanın vakti geldi.
Está na hora de dar um rosto à tua conversa da redenção.
- Sözlerini sınamanın bir yolu var mı?
Há alguma forma de testar se diz a verdade? Senhor, ela é Aethelflaed.
Naman benim.
Eu sou o Naman.
- Ben gerçek Naman'ım.
- Sou o verdadeiro Naman.
Belki güveninizi sınamanın vakti gelmiştir.
Talvez esteja na hora de reavaliar a sua fé.