Nanook traducir portugués
54 traducción paralela
Onlara ilk sonuçlardan birazını gösterir göstermez, Nanook'la topluluğu, tam anlamıyla zafer sarhoşuydular.
Tão logo lhes mostrei alguns dos primeiros resultados,
1920'nin sonunda, film yapmak için fazla sahne çekmiş olduğumu düşündüm.Eve gidip filmi hazırladım.
Nanook e sua gente foram completamente seduzidos. Finalmente, em 1920, achei que havia filmado cenas suficientes e me preparei para voltar para casa.
Zavallı yaşlı Nanook, kabinime tutunmuştu.Hala yapabiliyorken, filmler üzerine konuşuyorduk. Keşke bir başka seneye de orda olsaydım.
O pobre e velho Nanook, rondava minha cabine, falando de filmes que ainda poderíamos fazer, se eu ficasse por apenas mais um ano.
2 yıldan az bir süre sonra Nanook'un geyik beklentisiyle içerilere girmeyi göze alarak açlıktan ölmüş olduğu haberini aldım. Ama,
Menos de dois anos depois, soube que Nanook havia ido em direção ao interior, em busca de cervos e havia morrido de fome.
- Kuzeyli Nanook - olarak "büyük aggie" miz, dünyadaki tuhaf köşelerden çoğuna girmişti.
Mas nosso "big aggie" transformado em "Nanook do Norte"
Sevecen, cesur, sade Eskimo Nanook'un göründüğü. Nanook'un evinin kıyısında, taşlardan çok insan vardı.
foi exibido nos mais longínquos pontos do mundo, e mais pessoas do que as pedras que existiam ao redor da casa de Nanook conheceram o amável, bravo e simples esquimó.
... - korkusuz, canayakın, kaygısız Eskimolar. - Bu film, Hopewell Sound'un Itivimuit'leri olarak. küçük bir grup takipçi, bir Nanook ( Ayı )'un yaşamı ve ailesiyle ilgilidir.
Este filme é sobre a vida de Nanook ( o Urso ), sua família e seu pequeno grupo de seguidores,
Nanook ve takipçilerinin av alanı, büyüklük olarak İngiltere'ye... yakın büyüklükteydi.Henüz, 300 kişiden daha azıyla işgal edilmiştir.
O território de caça de Nanook e seus seguidores é, por seu tamanho, um pequeno reino - quase do tamanho da Inglaterra, porém ocupado por menos de 300 almas.
Itivimuit'lerin şefi ve büyük bir avcı olarak tüm Ungava'da nam salan, Ayı - Nanook.
Chefe dos Itivimuits, famoso grande caçador em toda Ungava, Nanook, o Urso.
Nanook'un, denizdeki mors ve somon balığı avlanma alanlarına ve beyaz adamla post takası yapmak üzere. nehrin aşağısına yaz yolculuğu için harekete geçiyor.
Nanook se prepara para a travessia de verão rio abaixo até o posto comercial do homem branco e até a zona de pesca de salmões e morsas no mar.
Bu, Nanook'un yosunu yakacak olarak kullanma şeklidir.
Esta é a forma que Nanook utiliza o musgo como combustível.
Nanook'un tilki, fok ve mors dışındaki yıllık avında, eliyle hakladığı 7 büyük kutup ayısı vardır.Zıpkınından daha korkunç bir silahla hiçbirşey öldürmemiştir.
A caça deste ano de Nanook, além de raposas, focas e morsas, incluiu sete grandes ursos polares que, em encontros mano a mano, ele matou com nada mais que seu formidável arpão.
Nanook, elindeki kutup tilkisi ve ayısının postuyla, takasçının değerli dükkanındaki bıçaklar, kolyeler ve parlak renkli şekerler için kıyasıya pazarlığa girişir.
As peles das raposas árticas e dos ursos polares, Nanook as troca por facas e contas e caramelos coloridos do precioso posto comercial.
Nanook ülkedeki en iyi köpek ırkından olan, genç husky'lerini gururla gösteriyor.
Orgulhosamente Nanook mostra seus jovens "huskies", os cães mais finos da região.
Takasçı, büyük avcı Nanook'u dikkate alıp, ona gramofonun prensibini açıklamaya çalışarak, onu eğlendiriyor. - -Beyaz adam, onun sesini kaydediyor.
Em deferência a Nanook, o grande caçador, o comerciante o entretém e pretende explicar os princípios do gramofone - como o homem branco "enlata" a sua voz.
Takasçı, Nanook'un çocuklarından bazılarına ziyafet çekiyor-Domuz yağı ve deniz bisküvisi.
Alguns filhos de Nanook recebem um banquete do mascate - biscoitos do mar e banha!
Zaten açlığın ince ucundaki Nanook'un topluluğu, hareket edemeseler de büyük savaşçı Nanook, günü kurtaran oluyor.
Quando o bando de Nanook está a ponto de morrer de fome, não podendo se mover, Nanook, sendo o grande caçador que é, os salva.
Nanook, yiyeceği görünce bir kez daha seviniyor. Büyüklerini fildişleriyle öldürüyor.
Nanook, alegre por ver mais uma vez comida, mata os grandes com seus dentes.
Nanook, balıkçı kardeşini ağırlığıyla destekliyor.
Nanook leva um irmão pescador até a costa.
Derken, Nanook'un gözcülerinden biri adadan uzakta bir yerden mors haberiyle geliyor.
Por dias não há comida. Então um dos vigias de Nanook chega, com notícias que há morsas numa ilha longínqua.
Fok avlamaya hazır Nanook, denizdeki dev sert buz kütlelerine sokuluyor.
Nanook, decidido caçador de focas, se isola nos gigantescos e acidentados campos de gelo no mar.
Nanook, tuzaklarından birine yaklaşan beyaz bir tilki görüyor, ailesine dolanmasını işaret ediyor.
Nanook, ao ver uma raposa branca se aproximar de uma de suas armadilhas, sinaliza para que sua família desvie.
Kısa gün, sona eriyor ve Nanook, kamp yeri bakmak üzere ilerliyor.
O curto dia se aproxima de seu fim, e Nanook se adianta para procurar um terreno para acampar.
Daha kolay kesmek amacıyla, Nanook, aniden buzlanan mors dişinden bıçağını yalıyor.
Para cortar mais facilmente, Nanook lambe sua faca de osso de morsa que imediatamente se cobre de gelo.
Bu küçük fok, Nanook, bir diğerini öldürene kadar onların tüm yiyeceği.
Esta pequena foca é todo alimento que eles têm, até que Nanook cace outras presas.
Yanaklarını ovalıyor.Nanook, onları ısıtıyor.
Nanook as esquenta esfregando-as contra a sua face.
Geceleyin, fok derisinden botların sert ve kaba hale gelmesi için çok önemli bir operasyon.
Nyla morde as botas de Nanook para amaciá-las. Uma ação muito importante, pois as botas de pele de foca se tornam rígidas e inflexíveis durante a noite.
Hep yiyecek arayışındaki Nanook'la ailesi. denizdeki fokluk alanları aramaya başlamak üzere hazırlanıyorlar.
Nanook e sua família, sempre em busca de comida, se preparam para partir até a zona de caça de focas no mar.
Nanook, kızağını geceleyin iglonun üstüne koymasaydı....... köpekler, kızak parçalarını birbirine bağlayan, fok postundan sırımları yemiş olacaklardı.
Se Nanook não tivesse colocado o trenó sobre o iglu durante a noite, os cães teriam comido as correias de couro de foca que unem as partes.
Nanook'un enikler için yaptığı minicik iglo, onları tüm gece sıcak tuttu ve. onları yaşça büyük köpekbalıklarından korudu.
O pequeno iglu que Nanook fez para os cães os manteve quentes toda a noite e a salvo das mandíbulas famintas de seus irmãos maiores.
Nanook'un başköpeğinin hükümranlığına meydan okunuyor.
O reinado do cachorro líder de Nanook é desafiado.
Nanook, nasıl da koca fok Ogjuk'u avlıyor.
Como Nanook caça o "Ogjuk" - a grande foca.
Rüzgarın tiz ıslığı, sürüklenen karın cırtlaması ve tıslaması, Nanook'un baş köpeğinin dokunaklı kurt ulumaları, Kuzey'in hüzünlü ruhunu simgeliyor.
O estridente sibilo do vento, o atrito e o uivo da neve seca o lúgubre latido do cachorro líder de Nanook, caracterizam o melancólico espírito do norte.
- Kuzeyin Nanook'unu hatırlar mısınız?
Lembram-se do "Nanook do Norte"?
Gel Nanook.
Anda lá, Nanook.
Nanook?
Nanook?
- Nanook!
Nanook...
- Ne olmuş Nanook'a?
- O que tem o Nanook?
Nanook, üstüme solumasan olmaz mı!
Nanook, pára de respirar para cima de mim!
Nanook, yukarı çık.
Nanook, vai lá para cima.
Sakin ol Nanook!
Tem calma, Nanook!
Gel Nanook.
Anda, Nanook.
Nanook!
Nanook!
Eh, Nanook da biraz yardım etti.
E o Nanook ajudou um pedaço.
Ayı Nanook'la dövüştün.
- Lutou com Nannok, o Urso.
Ethan Watson'ın porno evinde "Alice Tully'nin evi" ve "Neredeyse boşalacak" filmleri vardı.
"Nanook do norte" no Alice Tully Hall e "aguenta-te aí!", no palácio da pornografia do Ethan.
Ağır ol, Nanook.
Acalma-te ai, Nanook.
Hepsi üvey çocuk. Her biri farklı kıtalardan gelme. Ve anlaşılan küçük eskimo Nanuk ufak bir macera yaşamış ve merdivenlerden kaymış.
São todos adoptados, um de cada continente e parece que o Nanook, o nosso pequeno esquimó teve um acidente com o trenó nas escadas de casa.
- Evet, bana Nanuk'u ver lütfen. Affedersiniz.
Passa o telefone ao Nanook.
Evet. Baş belası Nanuk.
Sim, o pequeno Nani Nanook.
Bu Nanook mu? Onların köpeği?
É o Nanuk, o cão deles?