Naseem traducir portugués
50 traducción paralela
Paddy Prens Naseem'in antrenörü olarak 3 dövüşlük kontrat yaptı.
O Paddy arranjou contracto por três combates como treinador do Príncipe Naseem
Naseem'den alabilirim.
Posso pedir ao Nasim.
Naseem burada, gerçekte ne için yaşadığımızı bilmiyor.
O Nasim não sabe porque vivemos aqui.
Naseem Dayı.
Tio Nasim.
Navi, ben Naseem.
Navi, é o Nasim.
Merhaba, Naseem, nasılsın?
Olá, Nasim, como estás?
Bu işe bulaştığın için özür dilerim, Naseem.
Lamento que te tenhas de envolver nisto, Nasim.
Lütfen, Naseem, ben oraya gelene kadar çıkmasına izin verme.
Por favor, Nasim, não o deixes sair antes de eu ai chegar.
Naseem'i bekliyorum.
Estou à espera do Nasim.
Naseem!
Naseem!
Naseem!
Naseem, corra!
- Naseem.
- Naseem.
Naseem?
Naseem?
Ben müslümanın.
Meu nome é Naseem.
Naseem, Akbar!
- Naseem, Akbar!
Biraz daha bekle, Naseem.
Fique mais um pouco, Naseem. "
Bize ihanet edemezsin, Naseem!
Não pode nos trair, Naseem!
Naseem anlamaya çalış.
Naseem... procure entender.
Naseem geri dönmedi.
Naseem não voltou.
- Naseem!
- Naseem.
Naseem'i bulduğum güne kadar kimseyle aynı evde yaşayamazdım.
Quando conheci Naseem... se eu a deixasse lá, outros a machucariam.
Ben onu değil Naseem beni kurtardı.
Eu tinha de salvá-la. Mas foi Naseem que me salvou.
Naseem'i çok seviyor olmalısın.
Deve amar muito Naseem.
Naseem, trene binin, çabuk.
Naseem! Entre no comboio, depressa!
Farhad Naseem.
Farhad Naseem.
- Naseem Vaziri.
- Naseem Vaziri.
Seni duyuyorum Naseem.
Ouvi, Naseem.
Adım Nazım Veziri.
O nome dele é Naseem Vaziri.
Ortak dostumuz Nesim Veziri'yi hatırlıyor musun?
Lembra-se do nosso amigo em comum, Naseem Vaziri?
Son dakikada, uluslararası silah tüccarı Naseem Kazuri'nin... bu toplantıda hazır bulunacağı haberi geldi.
Soubemos no último instante que Naseem Kazuri, um traficante de armas internacional, estaria presente.
Naseem seni görmek istiyor.
O Naseem quer falar contigo.
Beni kovuyor musun Naseem?
Estás a despedir-me, Naseem?
Bu sabah Naseem'in beni kovacağına kaIıbımı basardım.
Tinha a certeza absoluta de que o Naseem me ia despedir hoje de manhã e pôr a andar.
Naseem kafayı yiyor!
O Naseem está-se a passar!
Sabah Naseem'in konuşmasını dinIemedin mi?
Não ouviste o discurso do Naseem?
Naseem telefonlarımızın dinlendiğini düşünüyor.
O Naseem acha que ele anda a escutar as chamadas da central.
Büyük balık düşerse Naseem'e söyler bir şeyler ayarlarım.
Eu fico à coca de um dos grandes e digo ao Naseem.
- Naseem...
- Naseem...
Sana söylemiştim, bu iş, hayat memat meselesi demiştim ve sen öldün koçum!
Não, não. Espera, Naseem, escuta, estou com um cliente, o Sr. Karos. Eu disse-te, ou alinhavas ou acabava aqui e isto acabou aqui!
Naseem!
Naseem?
Dinle Naseem, şu anda müşterim var, Bay Karos. Hayır!
Não!