Ndaydım traducir portugués
5,148 traducción paralela
Senin tarafındaydım Vee.
Agi bem contigo, Vee.
Geçen yıl senin tarafındaydım...
Neste último ano, estive sempre do teu lado.
Defalarca teklifi reddetmeye çalıştım. Hastaydım, avukatlarımın baskısı altındaydım, kafam karışıktı.
Tentei repetidamente recusar a carta.
17 yaşındaydım.
Eu tinha 17 anos.
7 yaşındaydım.
Eu tinha 7 anos.
Soytarılarla aynı şey. İzlediğim kukla gösterisini hiç unutamıyorum. 5 veya 6 yaşındaydım.
Nunca vou esquecer um espectáculo de marionetes que vi quando tinha uns 5 ou 6 anos.
Onu izliyordum. Hiç umursamıyordum çünkü onun yanındaydım.
Não me importei, porque podia estar perto dela.
Şu an bir şeylerin tam ortasındaydım.
Estou no meio de uma coisa agora.
Yanlızca 5 yaşındaydım.
Devia ter uns cinco anos.
10 yaşındaydım.
Quando eu tinha dez anos.
Deli gibi ateş altındaydım.
Estava num tiroteio.
Kaza olduğunda amcamın yanındaydım.
Eu estava com o meu tio quando aconteceu.
İkinci bakıcı ailemin yanındaydım.
Com a minha segunda família de acolhimento.
2 yıl önce Lisa'nın karma futbol takımındaydım.
Fazia parte da equipa mista de futebol da Lisa há 2 anos.
Mission Lisesi'nden bir kızla Twitter savaşındaydım.
Estava no Twitter a discutir com uma rapariga da Mission High.
5-6 yaşlarındaydım.
Tinha cinco ou seis anos.
Ben de senin yanındaydım.
Eu fiz de tudo por ti!
Atlanta patlamasındaydım.
Estava em Atlanta, na altura da explosão.
- Bir şeyin tam ortasındaydım!
- Estou a fazer uma coisa! - Eu também! Legendas por :
Annem öldüğünde 6, babam ona katıldığında 10 yaşındaydım.
Seis anos quando a minha mãe morreu, dez quando o meu pai se juntou a ela.
Şarlman'ın grubuyla birlikte bir liman kasabasındaydım. Güney Galya'da.
Eu estava com um destacamento de Charlemagne numa vila portuária no Sul de Gália.
- Bilmiyorum bayılmışım. Vurulmadan hemen önce Emily'nin yanındaydım.
Eu estava com a Emily mesmo antes de ela ser alvejada.
Ross, yanındaydım.
Ross, eu estive com ela.
Neyse, noodle restoranındaydım.
Então, eu estava no restaurante das massas...
Zor duruma girdiğinin tamamen farkındaydım.
Eu sabia que as coisas estavam apertadas.
- Peter'ın yanındaydım.
- Estive com o Peter.
Dokuz yaşındaydım.
Tinha 9 anos.
13 yaşındaydım.
Tinha 13 anos.
Rüzgar Gibi Geçti'yi ilk izlediğimde 22 yaşındaydım.
Eu tinha 22 anos quando vi "E Tudo O Vento Levou."
19 yaşındaydım ve güçsüzdüm.
Tinha 19 anos e era fraco.
- 10 yaşındaydım.
- Eu tinha 10 anos.
Porunn'un yanındaydım.
Estava com a Porunn.
Hiç kimsen yokken, senin yanındaydım.
Sabes, quando não tinhas ninguém, eu estive lá para te ajudar.
11 yaşındaydım.
Eu tinha 11 anos.
Yoğun bir müzakerenin tam ortasındaydım.
Estava no meio de uma negociação intensa.
Olimpik eskrim takımındaydım.
Fiz parte da equipa olímpica de esgrima.
- Evet, 12 yaşındaydım.
Era, tinha 12 anos.
Ben de tam ortasındaydım.
Eu estava no meio do jogo.
16 yaşındaydım. Beşinci bakıcı ailemle yaşıyordum ve onların desteğini kaybettiğimi hissettim.
Eu tinha dezasseis anos. e senti que estava a perder o apoio deles.
En son giyinip çay içtiğimde 5 yaşındaydım.
A última vez que me arranjei e bebi chá foi quando tinha 5 anos.
Bütün gece yanındaydım.
Eu estive com ele toda a noite.
Tanıdığımız çocuğun adı Michael Shaw'dı. Onu tanıdığımızda 7 yaşındaydı ve bir koruyucu ailenin yanındaydı.
O rapaz que conhecemos chamava-se Michael Shaw, e quando o conhecemos ele tinha 7 anos e vivia num orfanato.
Yaşadığım en iyi tatiller parmaklıklar arkasındaydı.
Uma das melhores férias que tive foi atrás das grades.
Amerika'nın en çok aranan teröristine bir silah tasarlaması için yardım ettin çünkü kocan tehdit altındaydı
- Ajudaste o terrorista mais procurado a desenvolver uma arma porque o teu marido foi ameaçado.
Katil olmanı önlerim sanmıştım ama daha yolun başındaydım ve ben de bir katildim.
Mas estava apenas a começar e eu também era um assassino.
Ramon'u yakaladığımızda sayaç 1 dakikanın altındaydı.
Quando paramos o Ramon, faltava menos de 1 minuto.
9 yaşındaydım.
Tinha 9 anos.
Benim kızım da kaçırıldığında Kira'nın yaşlarındaydı.
A minha filha era da idade da Kira quando a levaram.
Bayan Hogue, anlaştığımız hikaye çalışmamızın Buell Green'deki zenci topluluğun üzerindeki olumlu etkiler hakkındaydı.
Mrs. Hogue, a história que concordamos é sobre o impacto positivo do nosso estudo sobre a comunidade negra no Buell Green.
Dadım yine havasındaydı.
Nan está sempre de mau humor.
- Haydi Jack! Kardeşin üniversitenin fasulye sırığına tırmanma takımındaydı.
Vá lá, Jack, o teu irmão era escalador universitário de feijoeiros.