Nına traducir portugués
277,795 traducción paralela
Yani planın, yanına aldığın 160 damızlığınla bir uzay aracına binip Mars'a kaçmak mı?
Então o seu plano é criar uma escapatória numa nave espacial... com 160 dos seus melhores amigos e voar para Marte?
Sınıfın kalanına yeni yetişiyorum.
o resto da turma!
Sana şarap dükkânına gelecek müfettişi tanıdığını söylemiştim. Evet.
Ele conhece o tipo que vai inspecionar a tua loja.
Vay canına dostum, bu fıstığın çocuğu da mı var?
Meu, ela tem uma filha e tudo?
Aslında ikinci yıldaki astrofiziğe dönersek sınıfa kim öğretmişti?
Na verdade, se recuares ao segundo ano de astrofísica, quem deu a aula?
Washington ve NASA'da arkadaşlarınız var, onları arayabilirsiniz değil mi?
Tem amigos em Washington, na NASA a quem pode ligar, certo?
Kimliğim cüzdanımın içinde.
A minha... identificação está na minha carteira.
- Tanz'ın Goliath 2 roketinin parçalarına.
Fragmentos... de um foguetão Tanz Goliath 2.
2017 mezunlarına tavsiyem fark yaratın.
O meu desafio para a turma de 2017? Façam a diferença.
Bunların yok olmasına hazır değilim.
E não estou pronta para que tudo isto acabe.
"Dünya senden nefret etse kötü görse bile vicdanın rahatsa ve sen suçlu olmadığına inanıyorsan hiç arkadaşsız kalmazsın."
"Se todos te odiassem e te julgassem má, mas a tua consciência te absolvesse de qualquer culpa, não ficarias sem amigos."
Kadınların yüksek eğitim almasına bakışımı değiştirdi.
Mudei de ideias quanto à educação superior das mulheres.
Marilla'nın boş boş dolaşmasına bir şey demiyor musun?
Então achas bem esta voltinha da Marilla.
Gelecek toplantının zamanını merak ediyordum.
Estou na expectativa quanto à próxima reunião.
Okuma kitabında 32'nci sayfayı açın.
Abram os compêndios na página 32.
Ölü babamızın adına, Ragnar Lothbrok'un adına ülkemizin en büyük kahramanı adına ve Odin'in adına tüm dünyaya savaş açarız.
Em nome do nosso falecido pai, em nome de Ragnar Lothbrok, o maior herói do nosso país, e em nome de Ódin, declaramos guerra ao mundo inteiro.
Gerçekten Lagertha'nın, cezasından kaçmasına müsaade edecek misin?
Vais mesmo permitir que a Lagertha escape à sua punição?
Sizi onların refakatinde bırakıyorum.
Deixo-te na companhia delas.
Bana kalırsa, ne kadar dikkatli olduğunun bir önemi yok. Her zaman savunmanın zayıf noktaları olacaktır.
Na minha opinião, não importa o quão cuidadoso sejas, haverá sempre locais mais fracos na defesa.
Bu kadını yeni kocasına kim takdim edecek.
Quem entrega esta mulher ao seu novo marido?
Onların namlarına inanmıyorum ben.
Não acredito na reputação deles.
Tanrı aşkına, herkes canını kurtarsın!
Por amor de Deus, salvem-se!
Wessex, Mercia ve Doğu Anglia'nın Cornwall'ın Bretwalda'nın kutsanmış kralı, krallar kralı Ecbert kadir-i mutlak Tanrı'nın huzurunda tüm tahtlarından ve krallıklarından oğlun ve vârisin Prens Aethelwulf namına çekiliyor musun?
Vós, Ecbert, Rei ungido de Wessex, Mercia, Ânglia do Este, Cornwall, Bretwalda, Rei dos reis, na presença do Senhor Todo-Poderoso, renunciais a todos os tronos e reinos a favor do vosso filho e herdeiro, Príncipe Aethelwulf?
Şöhret ve tüm tanrıların babası Odin adına!
Pelo amor da fama e de Ódin, o Pai de todos nós!
Onun hakkında söylenen şeyler doğru mu? Cidden babasını, kafasındaki mücevherin içinde mi taşıyor?
- É verdade o que dizem sobre ela, que ela tem o pai preso na jóia em sua cabeça?
O, Titanlar'ın icabına bakacak.
Ele vai manter os titãs na baía.
Ailem kasabanın gönüllüsüdür.
Meus pais voluntários para "o tal" na minha cidade.
Terra'nın daha çok çalışmasına ihtiyacı var.
Terra precisa de mais treinamento.
Buraya gelmemin bir diğer nedeni de takımın genel odada toplandığını söylemekti.
A outra razão pela qual estou aqui é para dizer-lhe que equipe reumiu-se na sala comum.
- Bunu görüyor musun? - Eğer bilim adamını bulursak ne pahasına olursa olsun onu hayatta tutmaya çalışacağız.
- E se encontraremos o cientista, nós queremos-o vivo a todo custo.
Orada konuşulanların seni sarsmasına izin verme.
Não deixe que isto tudo te abale
Kulede toplanın.
Reúniao na torre.
Seni onların yanına götürmeye geldim.
Estou aqui para levá-lo para eles.
Onların seni kafese kapatmasına izin vermeyeceğim, aşkım.
Eu não vou deixá-los colocarem-te atrás das grades, meu amor.
Bu kızın eğitimle uğraşmasına gerek yok.
Ela não precisa de ser instruída.
Kasabada yangın var.
Há fogo na vila.
Bir gün Prenses Cordelia dünyanın en güzel krallığına ulaşır.
Um dia, a princesa Cordelia chegou ao reino mais belo do mundo.
Odanın ne renk olacağını hayal ederek başlayabilirsin.
Pensa na cor que queres para o teu quarto.
Bir keresinde okulda masama bir şey bırakmıştın.
Um dia deixaste uma coisa na minha carteira, na escola.
Diana tüm içtenliğinle beni genç kızlığının arkadaşını unutmayacağına söz verir misin?
Diana jurais solenemente nunca esquecer a amiga da vossa juventude?
Ayağın altına sürülen çiğ soğan ateşi düşürür.
Cebola crua na sola dos pés ajuda a baixar a febre.
Babamın evinde kalacak çok şey var.
Na casa de Meu Pai há muitas moradas.
Aşk insanın başına büyük bir bela.
O romance é uma maçada.
Okuldayken onunla arkadaş olduğumuz zamanlarda John büyük şehirlerden ve dünyanın uzak köşelerinden bahsederdi.
Na escola, no tempo em que nos dávamos, o John falava de cidades grandes, de outros lugares do mundo.
Bay Cuthbert'ın hastalanmasına ve diğer sorunlarınıza üzüldüm.
Lamento pela doença do Sr. Cuthbert e por todos os problemas.
Ahırda uyumayacaksın elbette.
Não vais dormir na cavalariça.
Spike'ın yerine dostum.
Lá na zona do Spike.
Teknik olarak sadece onun hayatının geri kalanı boyunca saklanman gerek.
Na verdade, só tens de te esconder para o resto da vida dele.
Sanırım bugün kız arkadaşımla ayrıldık, bu yüzden kafam biraz dağınık.
Acho que eu e a minha namorada acabámos e estou com a cabeça na lua.
Onu Palms'ın orada bulduk.
Encontramo-lo na Palms.
Tüm olayının beni hayal kırıklığına uğratmak istememen olduğunu sandım.
Pensei que não me querias desiludir.