Okumustum traducir portugués
1,592 traducción paralela
Hemsirelik okumadan önce 3 sömestr bilgisayar mühendisligi okumustum.
- Sim. Fiz três semestres em informática, antes de mudar para enfermagem.
Galiba onun hakkinda bir yazi okumustum.
Eu não li qualquer coisa sobre isso...?
Bir yerde okumuştum, Tac Mahal sabahları pembe, akşam süt beyazı, ay parladığında ise altın rengi görünürmüş.
Li algures que o Taj Mahal real tem uma aparência rosada de manhã, esbranquiçada pela tarde e dourada quando há luar.
Stüdyo çalışmasından önce okumuştum.
- Acho que são fortes.
Postacıyı kaçırdım... ve ona Şamdan Dergisi yedirtmiştim. Evet, okumuştum.
Raptei o carteiro e obriguei-o a comer o Pennysaver.
Bir yerde bir hastanın kalbinin kendi kendine iyileştiğini ve LVAD'a gerek kalmadığını okumuştum.
Li que o coração de um paciente pode remodelar-se e que ele pode sair do LVAD.
Bununla ilgili bir şeyler okumuştum.
Já li sobre isso.
- Onun kitaplarını okumuştum.
- Li o livro dela. - Como está?
Senin hakkında bir şeyler okumuştum.
Já li sobre si.
Çin geçen yıl petrol ithalatını % 25 arttırarak, Dünya'nın 2. büyük ithalatçısı konumuna yükselmiştir. Petrol tüketimlerini arttırdılar, tam nasıl hesapladılar bilmiyorum ama % 14.7 gibi bir rakam okumuştum.
No ano passado a China aumentou a suas importações de Petróleo em 25 %, eles são neste momento o segundo maior importador no mundo eles aumentaram o consumo em 14,7 %, eu não sei aonde vão buscar essa informação com precisão.
- O raporları okumuştum.
Eu li os relatórios.
Bir ara şu Bounty gemisiyle ilgili sıkıcı çizgi romanlardan birini okumuştum.
Bem, uma vez li uma banda desenhada aborrecida... sobre um navio chamado "The Bounty". ( A Dádiva )
Bu konuda tıp fakültesindeyken birkaç şey okumuştum.
Li algumas coisas na faculdade.
Bunu okumuştum.
Eu li sobre isto.
Bunun hakkında bir şey okumuştum.
Eu li sobre isso.
Burası hakkında birşeyler okumuştum
- Já li sobre este local.
Bir yerde buralara yeni bir alışveriş merkezi açılacağını okumuştum.
Sabes, li que iam abrir uma Superstore USA na cidade.
Sizi gazetede okumuştum.
Li sobre si no jornal.
Sanırım bir bulvar gazetesinde aynı teoriyi okumuştum.
Acho que já li essa teoria num tablóide de supermercado.
Evet biliyorum.İspanyol engizizasyonu hakkında birşeyler okumuştum, insanları seyyar tuvaletlere kilitlerlermiş.
Eu sei. De facto li que a Inquisição Espanhola costumava fechar as pessoas em casas de banho portáteis.
Tüm insanlık için oğlunu kurban eden bir adamın hikayesini okumuştum.
Eu li a história do pai que sacrificou o filho para o bem da humanidade.
Evet bir yerde okumuştum
Sabes, li em algum lugar...
- Erkek arkadaşını üç kez göğsünden vurduğunu okumuştum. Kendi evinde, çok yakın mesafeden.
Sim, li que você alvejou 3 vezes o seu namorado à queima-roupa, na sua casa.
Bunu bir yerde okumuştum.
Estás a suar. - Li isso algures.
Böyle demen çok hoş çünkü protez yapmaya başlamadan önce Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde insan figürü okumuştum.
Engraçado ouvir isso porque antes de trabalhar com próteses eu... estudei a forma humana, na Universidade de Sorbonne.
Hakkında bir şeyler okumuştum. Ama vakayle hiç karşılaşmadım.
- Já li, mas nunca vi um caso destes.
İnquisitor'da beyin dalgaları ve ruhun ayrılması üzerine makalede okumuştum.
Agora, li um artigo no Inquisitor sobre ondas cerebrais e projecção astral...
Hastanenin başhekimi olduğunu okumuştum.
Então... - Li que ela era cirurgiã-chefe no hospital?
Meditasyon hakkında bir kitap okumuştum ama fayda etmedi.
Li num livro sobre meditação... Não funcionou...
Birkaç makale okumuştum.
Li alguns artigos sobre isso.
Evet, uçakta okumuştum.
Sim, eu li no avião.
- Hakkında okumuştum.
Eu li sobre isso.
Bir haber okumuştum.
Li este artigo.
Ona sordunuz mu? Bir kaç hafta hayatta kaldığını okumuştum.
Sei que sobreviveu durante algumas semanas.
- Tabi doğru ya bunu "politika sıkıcıdır" dergisinde okumuştum.
É verdade. Li sobre isso na revista "A Política É Uma Seca".
Bir keresinde 6 kere evlenmiş, nobel ödüllü bir fizikçinin röportajını okumuştum.
Li uma entrevista uma vez, a um vencedor do Prémio Nobel, um físico. Um génio. Casou seis vezes.
Hakkında bir şeyler okumuştum.
Já li sobre ele.
İnternette okumuştum kemoterapi vücuttaki suyu azaltıyormuş buzlu şekerler de yardımcı oluyormuş.
Não, estive a ler na net que a quimioterapia desidrata, e os chupas são uma coisa que ajuda. - Josh...
Soderbergh'in sinemaya uyarlayacağı yazını okumuştum okumuştum.
Li a tua adaptação há uns tempos quando o Soderbergh ia fazê-lo.
Bir yerlerde, dünyadaki tüm arılar ölürse, 4 yıl sonra onları insan ırkının da yok oluşunun izleyeceğini okumuştum.
Sabes, li que se todas as abelhas na Terra morressem, a raça humana também morria quatros anos mais tarde.
Çocukken, "Takezo Kensei'nin Maceraları" adlı kitabı okumuştum.
Quando era miúdo, li o livro, "As experiências de Takezo Kensei".
- Tamam, onu okumuştum.
Sim, li isso.
Yani, bilmiyorum. Ben Vince'e göre okumuştum.
Não sei, li-o para o Vince.
Vücudundaki Promisin hakkında bir yerlerde bir yazı okumuştum.
Acho que li algo sobre a promicina no corpo dele?
Bir dergide okumuştum.
Li-o numa revista.
Bazı insanların bu tip konularda, çoktan evrimleşmiş olabileceklerini okumuştum.
Li que algumas pessoas já poderão ter desenvolvido um código diferente.
Bu kitabı biliyorum. Okumuştum.
Conheço este livro, já o li.
Bu konuda okumuştum. Gizli atölyeler. Simyacılar oralarda tutuklama ve hatta ölümden korundular.
Já tinha lido acerca destas oficinas, onde os alquimistas estão protegidos da prisão e até mesmo da morte, mas isso foi há muito tempo, antes das luzes da ciência.
Bu adam hakkında bir şeyler okumuştum.
Já li coisas sore ele.
Amerikan Nöroloji Bilimi dergisinin bir sayısında okumuştum.
Li um artigo sobre isso no Journal of American Neuroscience.
Bir kitap okumuştum, Seni sinirlendiren şeyler, Gerçek olduğunu bildiğin şeylerdir.
Uma vez li num livro que as coisas que mais nos enfurecem são aquelas que sabemos serem verdade.