English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ O ] / Olgun

Olgun traducir portugués

1,403 traducción paralela
Sanırım Turk bunun için olgun biri.
Acho que o Turk é um bocadinho mais maduro do que isso.
Muhtemelen yaşadığım ilk olgun ilişki bu.
Deve ser a primeira relação adulta da minha vida.
Evlenecek kadar olgunsun da jant değiştirecek kadar olgun değil misin?
És suficientemente maduro para te casares, mas não és suficientemente maduro para substituíres uma jante?
Bu hafta sonunun bütün amacı, yetişkin olduğumuzu kanıtlamak ve Red, bana olgun değilsin dediğinde, onu şaşırtabilmekti.
A ideia deste fim-de-semana é provar que já somos adultos... e que o Red não tem razão quando diz que sou imaturo.
Belki de sen hâlâ, olgun davranmayan, ailesine yalan söyleyen veledin tekisindir.
Se calhar és só um pirralho imaturo que ainda mente aos pais.
Yalan söyleyip olgun davranmıyor ve sır saklıyordum.
Eu tenho andado a mentir... e a ter atitudes imaturas, e a manter segredos.
Evlenmek için, yeterince olgun değil.
Ele não é maduro o suficiente para casar.
Olgun bir 17'yim.
Sou uma miúda de 17 anos com maturidade...
Demek bunu söyleyebilecek kadar olgun birisin.
Você não é tolerante?
Sadece yeni doğan bebeğin değil,.... sürüdeki başka birkaçının ve bakıcılık yapan bu olgun dişinin de annesi.
Ela é mãe não só do seu novo filho, mas também de outros do bando, incluindo esta fêmea adolescente... que também pode ser uma ama útil.
İkimizde olgun ve bilgeyiz.
Estamos ambos mais velhos e sábios.
- Oh, bu çok olgun bir açıklama oldu.
- Ah, uma resposta madura.
Annem babamın bir çocukla ilgilenecek kadar olgun olmadığını söylemişti.
A minha mãe disse que o meu pai ainda não tinha maturidade para cuidar de uma criança.
Kız arkadaşlarımla takılıp eğlenmeyi seviyorum. Ama aslında olgun bir kadınım... ve olgun bir erkek arıyorum.
"Gosto de sair com as minhas amigas e de me divertir mas sou uma mulher madura à procura de um homem maduro."
Ben olgun, sofistike, profesyonel bir kadınım ve Tayland'a tek başıma gidiyorum, teşekkürler.
Sou uma mulher profissional, madura e sofisticada e vou para a Tailândia sozinha, muito obrigada.
Sen olgun bir adamsın!
Você é um adulto!
Hiç olgun değil.
Quando eu apanhar-te, Eu vou dar-te um beliscão no mamilo - Tão imaturo Não é?
Biraz olsun olgun olmanı bekliyordum.
Espero alguma maturidade ;
USDA bifteği gibi "olgun" mu demek istedin?
O que queres dizer é "maduro", como a carne da U.S.D.A.
Her zaman çok olgun bir delikanlıydın.
Sempre foste um jovem velho.
Bununla yüzleş, o senden daha olgun.
Bem, vamos ser realistas, ele é mais maturo que tu.
- Ben olgun değil miyim?
- Eu não sou maturo?
Fakat siz ve ben iki olgun yetişkiniz. İkimizde payımıza düşen pornografik materyali gördük.
Nós somos adultos e também já vimos pornografia.
Ama olgun bir davranışla kendisi dışındakileri görebiliyordu ve erginlerin erdeminden öğrenebiliyordu.
- Mas... com a maturidade... - Obrigado. ... ela foi capaz de se ver para fora de si... e apreciar a sabedoria dos mais velhos.
Çünkü tehlikede olan çok şey var ve bir olgun gibi davranmana ihtiyacım var.
Porque está muita coisa em jogo e preciso mesmo que ajas como um adulto agora.
Beni de olgun ve güvenilir gösterecektir.
Dá-me um ar mais velho e mais de confiança.
Bu konularda daha olgun olmalısın.
Tens de ser mais adulto em relação a essas coisas.
Olgun erkek!
O adulto.
Salya sümük ağlayan bir sürü olgun erkekle karşılaşıyor musun?
Costumas ter aqui muitos homens a chorar que nem uns parvos?
Ne aptalca bir şey - yetişkin bir kadın ; olgun, kültürlü bir kadın, kapının önünde gözetliyor.
Que parvoíce - uma mulher crescida, madura e sofisticada a espiar por detrás da porta.
Bir erkek 31 yaşında evli olmalı. Böylece çocuklarla oynamaktan keyif alacak kadar genç, ama aynı zamanda da bahsi geçen ailesinin hem tüketim hem de duygusal ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olgun olacağını varsayıyoruz.
Um homem devia estar casado aos 31 anos... garantindo ainda ser jovem o bastante para brincar com os filhos... e, ao mesmo tempo, adulto o suficiente... e, presumimos, maduro o suficiente... para prover à família... algum conforto... além de um vasto apoio emocional.
Ve şu an olgun biriyim 38 yıl yaşadım ve kendimden emin bir şekilde söyleyebilirim :
E agora, que sou maduro e já vivi 38 anos, posso dizer confidencialmente :
Oldukça olgun bir davranış. - Tamam mı?
Muito maduro.
Ama yine de hakkı var ve Ainswick olgun bir meyve gibi düştü kucağına.
Mas ainda é herdeiro. Ainswick caiu-lhe do céu.
Kendi başıma yaşamak benim büyümeme ve olgun bir kişi olmama izin verir.
"A vida independente permite-me crescer e amadurecer enquanto pessoa."
Farklılıkları gün ışığına çıktığında bunları kelimeler yoluyla sonuca bağlayan birer aklı selim, olgun yetişkinler olduğumuzu düşünmüşümdür hep.
Nunca há. Gosto de pensar que somos todos... adultos inteligentes e maduros... que podem resolver qualquer diferença, quando estas surgirem, falando.
Patronuyla olgun, iki tarafın da birbirini sevdiği bir ilişki yaşamışlar.
Envolveu-se numa relação adulta e consentida com o patrão.
İlk başlarda oldukça ateşli ve şiddetli olmalıydı. Olgun bir kadın senin gibi bir çocuk daha ne isteyebilir?
No início, deve ter sido quente e forte, uma mulher mais velha... que mais um puto como você podia pedir?
Yetişkinlikle ilgili konuları konuşacak birini aradığımda, o her zaman yanımdaydı, ve o kadar olgun davranıyor ki, 13 yaşında olduğunu unutuyorum.
Eu só quero alguém para conversar sobre as minhas coisas de adulta, e ela está ali, E ela age de forma tão madura... Eu esqueço-me que ela tem 13 anos.
Bu ilişkiye olgun bir bakış açısı ile bakacak kadar yetişkin değilsin.
Não tens maturidade suficiente para teres uma perspectiva realista desta relação.
O tarz şeyler için fazla olgun olduğumuzu düşündük.
Achámos que éramos demasiado adultas para coisas dessas.
Ben artık olgun, onurlu bir adamım.
Já evolui. Sou um homem de honra.
bütün bu çocuksuluğuna ve olgun olmayışına rağmen.
... que é feito da criança mimada e imatura.
Çoğu zaman bizlerden bile daha olgun davranır.
Habitualmente, é mais madura do que nós.
Olgun ile genç hatunların arasında ki fark da bu- -
É essa a diferença entre as mais velhas e as mais novas :
Olgun olanlar, ne yaptıklarını bilirler, birçok kez karşılaşmışlardır, makineleşmiştir.
As mais velhas sabem o que fazem, mas é mecânico.
"Smith Jerrod Broadway dansçısı Marcus Adant ve, " kimliği belirlenemeyen olgun bir eşcinselle. "
"Smith Jerrod aconchega-se junto do bailarino da Broadway Marcus Adant, e de um gay mais velho, não identificado."
Olgun bir ilişki.
É adulto.
En azından tanınıyorsun. "Kimliği belirlenemeyen olgun bir eşcinsel."
Pelo menos, conhecem-te. "Um gay mais velho, não identificado."
O olgun bir adam değil mi?
É um homem feito, não é?
Oh, hiç olgun değilsin.
És tão imatura!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]