English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ O ] / Olmuyor

Olmuyor traducir portugués

8,072 traducción paralela
Bazen sadece çözüm yolu yeterli olmuyor.
Algumas vezes a solução não é o suficiente.
Bu çıkar çatışması olmuyor mu?
Não há um conflito de interesses?
- Bu pek yardımcı olmuyor.
- Certo, isso não ajuda em nada.
Bu işler böyle olmuyor diyorum.
Estou a dizer que não é assim que funciona.
Artık binanın bu bölümünde neredeyse hiç işim olmuyor.
Raramente tenho negócios do lado de fora da lei.
Lanet olası Honda'nın iki stop lambası da dışarda olduğunda bu ırkçılık olmuyor.
Não é racista quando o nosso carro tem dois faróis avariados e...
İki işim ve evde çocuklarım var. Bu yüzden okumaya vaktim olmuyor.
Tenho dois empregos e um miúdo em casa, não há tempo para ler.
Bazen birinin aklını okumak pek de kolay olmuyor.
Às vezes, é difícil entrar na cabeça de alguém.
Bu OT seviyesinde vücut, bir OT'ye artık bir engel ve yük olmaktan başka bir şey olmuyor. Dolayısıyla...
Neste nível de TO, o corpo é apenas um obstáculo e um fardo para obter qualquer benefício como TO.
- O şekilde olmuyor.
Não funciona dessa forma.
Üç gündür falan araba içindeyim. Belli olmuyor.
Estive dentro da carrinha umas 72 horas.
Çocuk elinden geleni yapıyor ama olmayınca olmuyor işte.
Ele está a estudar o máximo que pode, mas não parece fazer efeito.
Bu emri almanız beni bulmanıza yardımcı olmuyor.
Conseguir esse mandado não vos irá ajudar a encontrar-me.
Her yerde fare delikleri var ama dijital bir kedi gönderdiğimde fare falan olmuyor.
Havia tocas de rato em todos os lados, mas aí enviei um gato digital, - e acabaram-se os ratos.
Ben beklemek istediğimde bencillik oluyor ama sen Dillon'ı kurtarmak istediğinde bencillik olmuyor.
É egoísmo se eu quero esperar, mas não é egoísmo se estás a tentar salvar o Dillon.
Hav, hav, hav! Olmuyor ya, gerçekten.
Não está a pegar.
Ali yaptığında bu kadar katı olmuyor.
Não costuma ficar tão grosso quando é a Ally a fazê-lo.
Genelde böyle olmuyor, biliyorum...
Eu sei que isto não é costume...
Yabancı erkeklerle seks yapmak için gönüllü olmuyor o.
Ela não se voluntariou para fazer sexo com desconhecidos.
Kumarhanede hiç pencere yok, o yüzden burada sabah olmuyor.
Não há janelas num casino, por isso as manhãs nunca chegam.
Bazı kadınlar tahrik oluyor, bazıları olmuyor.
Algumas mulheres excitam-se, outras não.
% 75'i olmuyor.
75 por cento não.
Evet, madem bu şimdilik olmuyor ve beraber çalışamıyoruz merak ediyorum da acaba bunu bir süre daha devam ettirmeme ne dersin?
Sim, mas como não assim e não podemos, queria saber o que achas... de eu continuar com isto durante um tempo.
- Yanındaydım ama savaşlar kaossuz olmuyor.
Eu estive, mas as batalhas não são combatidas sem caos.
Evet, ziyaretlerinde çok zamanımız hiç olmuyor sanki.
Não, nunca parece que temos muito tempo quando vens visitar-me.
Evet, ama pek onu düşünecek vaktim olmuyor.
Sim, mas não tenho tempo para pensar muito nisso.
Hiçbir şey olmuyor.
Não se passa nada.
Bazen işler beklediğin gibi olmuyor.
Suponho que há coisas que não estão destinadas a acontecer.
Ne yaptığımıza inancım tam, ama bu durum ikili ilişkileri yürütmede yardımcı olmuyor.
Acredito no que fazemos, mas isso não torna mais fácil manter amizades e relacionamentos.
Bizim işimizde maalesef tesadüf diye bir şey olmuyor.
Para o nosso trabalho, o improvável significa, não acidental.
İstediğinin, Alison'a yardımı olmuyor.
O que tu queres não vai ajudar a Alison.
Sana suçluymuş gibi davranıyorlar, ve o şartlarda olmadığını hatırlamak çok da kolay olmuyor.
Eles tratam-te como uma criminosa, e é difícil lembrar que não és uma.
Şu anda tuhaf bir taraf tutmuş olmuyor musunuz?
Uma visão estranha para defender neste momento, não acha?
Yüzünü unutmak kolay olmuyor.
És bastante reconhecível.
Herkese güven olmuyor ama şimdi buradasın.
Tantas mensagens falsas nunca se sabe, mas estás cá.
- Başkan mutlu olmuyor...
- O Prefeito não ficará feliz...
Galiba teslim olmuyor.
Acho que não seja uma rendição?
Bu yaptığınızın hiçbir yardımı olmuyor!
Nada disso está a ajudar!
Başta olmuyor.
Ao princípio, não.
Bazen "üzgünüm" yeterli olmuyor, bu ada onlardan biri işte.
Desculpas nem sempre chegam. E essa, é um desses casos.
Çocuğunuz olmuyor mu?
Não pode ter filhos?
Çoğu zaman bir bedeli olmuyor.
Muitas vezes não há consequências.
Bir şeyim hakkında birinin beni övdüğü pek olmuyor.
Não é todos os dias que alguém diz alguma coisa simpática sobre qualquer parte de mim.
Size bağırıp bir şeyler fırlatması sorun olmuyor muydu?
- Portanto, não se importou quando ela gritou consigo e atirou-lhe coisas?
Dışarıda olduğumuzda işimiz hiçbir zaman basit olmuyor.
Quando vamos lá fora, nunca é fácil, nunca é simples.
- İlk kez olmuyor.
Não é a primeira vez.
O kadar kolay olmuyor.
Vês este sangue?
Ailelerin haberi bile olmuyor.
Os pais não fazem ideia do que acontece.
- Sizin göllerin üzerinde oluyor mu? - Olmuyor ama ne oldugunu biliyorum.
- Não, mas sei o que é.
Bunlar Helena'ya ulaşmama yardımcı olmuyor, Cos.
Isto não me leva à Helena, Cos.
Her zaman öyle olmuyor mu ki?
E não é sempre?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]