English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ O ] / Opossum

Opossum traducir portugués

68 traducción paralela
Biraz daha posum eti alabilir miyim?
- Dá-me um pouco mais de guisado de "possum"? - Opossum.
Burada kanguru bifteği veya ölü hayvanlar bulunacağını sanmıyorum!
Não devem ter bifes de canguru nem de opossum.
Yoo, havuzda bir sıçan boğulmuş.
Não. Foi um opossum que se afogou na piscina.
Ya gazete, Dr. Dolittle'ın bir opossumu damdan attığını yazarsa? İyi olmaz.
Imagina os títulos dos jornais se o Dr. Dolittle empurrar um opossum do telhado?
Doktor, rakun ve opossum, esrarengiz kunduzla buluşmak için yola çıktı.
O Dr., o guaxinim e o opossum foram encontrar-se com o castormisterioso.
- Opossum ürettiklerini sanmıyorum.
- Não, acho que não fazem um Opossum.
Opossum olduğunu söyledi.
Disse que era "Gambá".
Opossum'u birinci muayene odasına alın. Kanguruyu da dikiş odasına.
Levem o gambá para a Sala 1 e o canguru para a Sutura.
- Opossum hâlâ orada.
- O tipo do gambá ainda lá está.
Karanlıktı. Önümüze bir köpek kedi ya da "opossum" çıktı. Küçük ve tüylüydü.
O Jess e eu fomos comprar gelados e estávamos só a andar, estava escuro e um cão, ou um gato, ou um opossum... pequeno e peludo, meteu-se no meio da estrada, o Jess fez uma manobra brusca...
Bu sefer ne getirdin? Tavşan mı sıçan mı?
O que é desta vez, um coelho ou um opossum?
Ben onu yakalayacağımızı... ... ve onu dost canlısı bir opossum ya da esprili bir baykuşla tanışabileceği... ... kırlık bir bölgede serbest bırakabileceğimizi düşünmüştüm.
Pensei em apanhá-lo e soltá-lo no campo, onde ele pudesse conhecer amigos e uma coruja brincalhona.
Opossum pantolonundan içeri girdiğinde çok daha iyiydin.
Gaveta para cima a que possum adquiriram seu lateje perna, você estava à frente modo.
Diego, bunlar opossum.
Diego, eles são opossuns.
Opossum, opossum, opossum.
Opossum, opossum, opossum.
Sen de opossum kırması olmalısın.
Deves ser parte opossum.
Buz ince olabilir, ama on tonluk bir mamutu ve dokuz tonluk bir opossumu taşıyacak kadar sağlam.
O gelo pode ser fino, mas consegue aguentar com um mamute de 10 toneladas e um opossum de 9.
Bir opossum için, kahramanlık salaklıktır.
Para um opossum, ser corajoso é ser imprudente.
Kendini opossum sanıyor olması umurumda değil.
Não me interessa se ela pensa que é um opossum.
Diğer opossum çocuklardan daha iriydim.
Eu era um bocadinho maior do que as outras crianças opossuns.
Opossum çocukların neden beni çekici bulmadıklarını şimdi anlıyorum.
Agora percebo porque é que os opossuns machos não me achavam atraente.
Bu sabah bir opossum olarak uyandım, şimdi bir mamutum.
Esta manhã acordei sendo um opossum e agora sou um mamute.
Opossum.
Um opossum?
Benim için yeterince opossumsun.
És suficientemente opossum para mim.
Sana kilisede aynı sırayı paylaşan porsuk ve kokarcanın hikayesini anlatacağım.
Vou contar-te uma história sobre um opossum e uma doninha fedorenta que partilhavam um banco numa igreja.
Unutmuşum. Neden torpido gözünde bir sıçan taşıyan adamla tartışmaya giriyorum ki?
Porque perco tempo com um homem que guarda um opossum no porta-luvas?
Doğru ama ben bir de keseli sıçanımdan oldum.
É verdade, mas também tive de abdicar do meu opossum.
Bu şekilde, park yerime, yolun karşısındaki ölü, keseli sıçana ve Doug'un sandviçine el koydum.
Desta mesma maneira, reclamei o meu lugar de estacionamento, o opossum que estava no outro lado da estrada e a sandwich do Doug.
- Bu bir opossum.
É um opossum.
Stres altındaki bir opossum sahte uykuya dalabilir, bu 4 saate kadar sürebilir.
Um opossum em stress pode entrar em sono falso que dura até quatro horas.
Belki de mutasyonu Opossum'a dönüştürmüştür.
- Se calhar tornou-se num opossum.
Hayır, Opossum'un 15 memesi var.
- Não. Eles têm 15 glândulas mamárias.
Bırak da keseli sıçan sihrini konuştursun.
Deixa o opossum fazer a sua magia.
Keseli sıçan mı?
Opossum?
Ateş çubuklarını indir, keseli sıçan adam.
Baixa os teus paus de fogo, homem opossum.
Bunu bir opossum olarak cevaplayabilirim. Dehidre olmadan veya açlıktan ölmeden ancak bir iki saat daha yaşayabilirim.
Só sei em relação a um gambá, mas só aguento mais umas horas antes de ficar desidratado e a morrer de fome.
Eski Roma'da opossum yoktu sanırım.
Duvido que tivessem gambás na antiga Roma.
Bana sıçan olmadığını söyle bari.
Diz-me que que não és arraçado de opossum.
Boynundaki o sincapla konuşmadığını biliyorum.
Sei que não te referes a esse opossum á volta do teu pescoço.
Ameliyatı yapan olarak adı geçmeyece - Sadece şükran gününde fare kadar - Yo, Yo, bunu yapmayacağım
Só será referido no Dia de Acção de Graças que trabalhou num tumor do tamanho de um opossum.
Onun adını ne zaman "opossum" yaptılar?
Quando é que alteraram o nome para "opossum"?
"Opossum" kulağa o sanki İrlandalıymış gibi geliyor. "
"Opossum" parece uma palavra irlandesa.
Keseli sıçan!
Opossum!
Hanimiş bakalım keseli sıçan?
Quem é um opossum?
Keseli sıçanım benim.
Tu és um opossum.
Güzelim, bu danışman var ya, işler istediği gibi gitmezse keçeli sıçan gibi donup kalır.
Sabe, "petúnia", o Conselheiro fica rígido como um opossum, quando não consegue o que quer.
Arkandan gizlice yaklaşarak seni çok korkuttum herhalde. Burada evin döşemesinin altında insan boyutunda opossum varmış gibi.
Devo-te ter assustado quando passei aqui na tua cave tipo uma ratazana tamanho gigante.
Yo, yo, yo.
- Ponha entre opossum e motins de futebol. Não, não.
- Opossum.
- Opossum.
Opossum.
- Opossum.
Geri filan döneceği de yok.
O opossum já estava morto, já não há nada a fazer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]