Otelde traducir portugués
3,151 traducción paralela
Her ayın bir haftası Philadelphia'ya gelip yakındaki bir otelde kalırlarmış.
Acontece que vêm a Philly uma vez por mês e ficavam num hotel próximo.
London otelde 7 gece şef.
Sete noites no London, Chefe.
Üstlerim otelde olduğu sırada harekata girişilmemesini istiyor. Bir sürü kodaman, tonla güvenlik.
Brass não nos quer a apanhá-lo no hotel... muitos figurões internacionais, e muita segurança.
Köhne bir otelde, parmak izleri yakılarak yok edilmiş, kimliği belirsiz bir ceset.
Indigente em hotel com as digitais queimadas.
Tanıdıklarının söylediklerine göre, otelde kalması da hiç onun huyu değilmiş.
Os colegas disseram ser incomum ele ficar em hotéis.
Otelde kalanlar silah sesine benzer bir ses duymamışlar.
Os hóspedes não ouviram nada que se parecesse com tiros.
Her gece Şikago'dan Indiana'ya, Gary'ye dönmek yerine, Joseph'a gidip benimle kalmak istediğini söyler, otelde benimle kalırdı.
Em vez de regressar a Gary, Indiana, depois de Chicago todas as noites, ele pedia ao Joseph se podia ficar comigo, e passar a noite no hotel comigo.
Franzen bu gece bir otelde kalıyor.
Franzén permanece no hotel esta noite.
Lütfen, otelde kalıyoruz.
Vira-te.
Sen güzel bir otelde kal. Ben de sahilde kalırım.
Certo, ficas num belo hotel, eu fico na praia.
Karılarınız şehir dışındayken niye otelde kalıyorsunuz?
Para que foram para um hotel quando têm as mulheres fora?
Bay Sidwell'in geceyi otelde ailesiyle geçirmesine izin verecek misin?
Porque não deixamos que o Sr. Sidwell, passe a noite no motel com a família?
Tahminen Springs Otelde 1014.
Provavelmente um 1014, o Motel Springs.
FBI bu sabah Dr. Albert Hirsch'ün Washington, D.C.'deki bir otelde kalp sektesinden öldüğünü doğruladı.
Esta manhã, o FBI confirmou a morte do Dr. Albert Hirsch vítima de um ataque cardíaco num Hotel em Washington D.C.
Evet, sahil tarafındaki bir otelde idi sanırım.
Sim, acho que é no hotel em frente ao mar.
- Belki bir otelde kalabilirim.
Talvez eu possa ir para um hotel. Que hotel?
Bütün bildiğimiz, Albay'ın o otelde bir buluşma ayarladığı.
Só sabemos que o coronel marcou um encontro naquele hotel e, de alguma forma,
Sonraki teslimatta Atlantic City'de hangi otelde bulunacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
Posso dizer o exacto local do hotel em Atlantic City, onde ele espera a próxima entrega.
Bu otelde 85 odam var benim!
Tenho 85 quartos nesse hotel.
Hiç güzel bir otelde kalmadım.
Nunca fiquei num bom hotel.
- Otelde mi? - Evet.
No hotel?
- Tam noktayı belirleyemem. Ama bu otelde.
- É o mais próximo que consigo dar.
- Affedersiniz. Bunu gizli bir toplantı olduğunu biliyorum ama biraz önce merkezde bir otelde büyük çaplı bir çatışma oldu. Basın deliye döndü.
Desculpe, sei que é uma reunião à porta fechada, mas houve um tiroteio enorme num hotel.
Bunların hiçbiri mantıklı değil, sınır geçiş kimliği hala otelde...
Na verdade nada disso faz sentido, é possível estar lá os recursos
Geçen gece otelde söylemiştin.
Disseste isso no outro dia no hotel.
Otelde değildin.
Não estava no hotel.
Buradan çıktıktan sonra otelde küçük bir parti yapacağız sen de gelmelisin, ve otelde takılmalısın.
Vamos dar uma festa no hotel mais logo. Deviam aparecer lá no hotel.
Diyelim ki bir-iki gün içinde fahişe dalaşmalarını sevmeyen bir otelde bir fahişeyle dalaşacak.
Digamos, que daqui a um dia ele vai lutar com uma puta num hotel que não gosta de lutas.
Brendon'ı annenlere bırakıp iyi bir otelde, seninle yanlız kalmak istiyorum.
Deixamos o miúdo na casa da tua mãe alguns dias e vamos para algum hotel bastante caro. Eu quero ficar sozinho contigo.
Yemeği otelde yiyeceğiz, yarın fener partisi var.
Jantarei no hotel, amanhã será a festa de luz de tochas.
- Boktan bir otelde.
- Num motel de merda.
Pasaportu ve valizi hâlâ otelde mi?
O hotel ainda tem o passaporte dela?
Harika, yarın akşam 6'da Inter Continental otelde.
Óptimo, sim. Amanhã, 6 : 00 PM, no InterContinental.
Otelde kalmalıydınız. - Evet, biliyorum...
Deveriam ter escolhido um hotel.
Ayın 14'ünde oraya geleceğim ve bir otelde kalacağım.
Chegarei dia 14, e ficarei na pousada.
Şehir merkezinde pahalı bir otelde kalıyormuş.
Está alojado num hotel na baixa.
Uçuştan önceki gece otelde birkaç bira içmiştim.
Tinha bebido umas cervejas na noite antes do meu voo.
Durum şu sen otelde kalıyorsun Rachel burada seninle ilgilenir.
Para Kinshasa, onde ficarás no hotel. A Rachel estará lá.
- Bunu yerel bir otelde parti izleyecek.
- A isso seguir-se-á uma "celik" num hotel local.
Bir yerel otelde ve 16 Haziran'da yapılacak.
Num hotel local e isso será dia 16 de Junho.
Bir sürü içki fabrikasını ziyaret ediyor ve bu otelde kalmaktan daha ucuz.
É porque ele tem que visitar todas aquelas destilarias, E é mais barato do que ficar num hotel.
Şehir merkezindeki yeni açılmış bir otelde kalıyordu.
Estava escondido numa estalagem na baixa.
- Otelde bulduk.
- Encontrámo-la. No hotel.
Onu otelde unuttuğunu sanıyordum.
Eu pensava que a tinhas perdido no hotel.
Sadece Frank Sinatra otelde kaldığında mı?
Só o Frank Sinatra pode lá ficar?
Birimizin otelde olması gerek.
Um de nós tem de estar no hotel.
- Sonra da benimle otelde buluş.
Depois, vai ter comigo ao hotel. - A Judi...
Kumarhane veya bir otelde olabilir mi?
Pode ser no interior do Casino.
Otelde bir yerde olduğunu sanıyorum ama böyle dolanmaya devam edersem güvenlik canıma okıyacak.
Suponho que tenha sido no hotel, algures, mas os seguranças vão chatear-me a cabeça, se continuar às voltas por aqui.
Otelde bir onarım falan yapıyorlar mı?
Sabes se fizeram remodelações no hotel?
- Otelde.
- No hotel.