Para yanında mı traducir portugués
1,254 traducción paralela
Para yanında mı?
Tem o dinheiro?
Para yanında mı?
Tens o dinheiro?
Annemi para için kullanıyor... olmasının yanında mı?
Para além do facto de ele andar a parasitar a minha mãe, por uma pipa de massa?
Uyuşturucu almaya giderken onu da yanında mı götürdün?
Levou-lhe isso para procurar drogas? Chloe.
- Aradığı anda soluğu onun yanında alıyorsun. - O benim arkadaşım.
- Mal ele chama, vais a correr para ele.
Zaten yanında oturamayacak kadar meşgul olacağım.
Além disso, vou estar demasiado ocupada para estar ao pé de ti.
"Shaq" da kimmiş? Yeni koçumuzun yanı sıra sizler tarafından alınan yeni üniformalarımızla da gurur duyuyoruz. Üstelik hepsi Tricky'nin kuru temizleme dükkanında titiz bir şekilde temizlendiler.
Para além do nosso novo treinador, estamos muito orgulhosos dos nossos novos equipamentos, fornecidos pelo vosso empenho, cidadãos de Stars Hollow, e cuidadosamente limpos pela boa gente da Lavandaria a Seco Tricky's.
Bu köpeklerin görme engellilere yardımı olabilmesi için rahat olmaları gerekli, sadece sahipleriyleyken değil, herkesin yanında.
Para que estes cães sejam úteis aos deficientes visuais... eles precisam sentir-se à vontade, não apenas com seus donos... mas na presença de todas as pessoas.
Sonra telefon açtım, cevap veren olmadı, sonra uğradım, ama tuhaf bir şekilde beni görmedin, çünkü sen pizzacıya para verirken tam yanında duruyordum.
Liguei para tua casa, mas ninguém atendeu... E então eu fui mesmo a tua casa, mas acho que não me viste... O que é esquisito porque eu estava ao pé do tipo das pizzas quando lhe pagaste.
Vic'in evini arama emri yanında mı?
Tem o mandado para a casa do Vic?
- Ne yapacaksın? Buraya taşınıp ömür boyu yanında mı olacaksın?
Vai mudar-se para cá e tomar conta dela o resto da vida, é?
Yanında olup ona yardım etmeliydim.
Eu devia ter estado lá para a ajudar
Bana ulaşmaya çalıştı, onunla ilgilenmemi istedi. Ama ben yanında olmadım.
Sabe, ela estendeu-me a mão, para eu gostar dela e eu não a ajudei.
Sana bu künyeyi yaptım, böylece bir şekilde hep yanında olacağız olamayacağımızı bile bile.
Fiz esta pulseira para que de alguma forma possamos estar sempre contigo. Mesmo quando não pareça.
Yanında çalıştığım adam, Bay Sands Müzisyen'i, General Marquez'i öldürtmek için kullanıyor.
O homem para quem trabalho, o Sr. Sands ele está a usar o Mariachi para matar o General Marquez.
Minik sosis için yanında hardal var mı?
Tens mostarda para essa salsicha de cocktail?
- Seramoni sonrası şampanya barımızla - Ki tam da kilisemizin yanında
Com o nosso bar de champanhe, para antes da cerimónia que está situado ao lado de nossa capela.
Onun yanında 10 yıl çalıştım.
Trabalhei para ele 10 anos.
Belki memlekete gider, bir süre ailemin yanında kalırım.
Talvez, vá para casa e descansar com a minha família.
Sanırım, o büyük kontratı imzalarken yanında olması... zarar vermemiştir.
Acho que não foi mau tê-la por perto para te ver assinar aquele belo contrato.
Dixon'da stokçularla ilgili son bir röportajdan sonra, bulantımla beraber yanında olacağım.
Bem, mais uma paragem no Dixon para um pequeno PR com os açambarcadores, e as minhas nauseas são todas tuas.
Sen çölün ortasında bir sepetten çıkan bir yetimsin ve seni anlaşma yaparken yanımda güzel bir simaya ihtiyacım olduğu için büyüttüm..
és um órfão num cesto no meio do deserto, e acolhi-te apenas porque precisava de uma cara querida para comprar terras.
Her zaman yanında olacağım.
Eu sempre estarei aqui para vós.
Her neyse, Giles'ın yanında çalışarak kazandığım parayı Internetle üçe katladım.
Tive dois namorados que se foram embora, para fora da cidade.
Onun yanında 10 yıl çalıştım.
Trabalhei para ele durante 10 anos.
Seni yerde tutmak için yanında olacağım.
Estarei contigo. Para te manter no chão.
Sanırım dedemin yanında çalışıyormuşsunuz.
Se não me engano, trabalhou para o meu avô.
Bulduğu arkadaşlara bir bakın... getirdiği mucizelere... ve sonra kendinize sorun... bizim ona borçlu olduklarımız yanında onun bize ne borcu olabilir diye.
Nós estamos errados. Olhe para os amigos que ele descobriu, os milagres que ele trouxe... e então se perguntem... o que ele nos deve comparado com o que nós lhe devemos?
Normalde böyle bir şey aklıma gelmezdi, çünkü Sookie'nin keklerinin ve çöreklerinin yanında bunların lafı mı olur?
Normalmente não o faria. Não há rosca que aguente... contra os bolos e biscoitos da Sookie. - Tobin, pára.
Ama ben onun yanında her zaman olamadım.
Mas eu nem sempre tenho estado aqui para ela.
Uçakta 12 saat tuvalet yanında, donarak beklemek için uçmadım.
Não voei 12 horas ao lado dos lavabos para morrer de frio à espera.
Bütün bu kahrolası planlamayı sana, senin yanında olduğumu kanıtlamak için yaptım.
Inventei toda esta história para te convencer de que sou honesto.
Mükemmel birisi olamadığımı biliyorum... bilirsin... son yıllarda hiç yanında olamadım, ama eğer... turizm acenteliğini biraz konuşturursan, yani bir araba filan ayarlayabilirsen Oz'a gel. Kahretsin...
Sei que não fui o melhor você sabe nada os últimos dois anos mas se se pudesse usar parte dessa magia de agente de viagens para fazer que um automóvel viesse a Oz diabos eu faria que essa viagem valesse a pena prometo-o.
Bir kadının yanında onu utandıracak bir tip. - Üstüne alınma, ahbap. - Alınmadım.
Um rapaz de república burro e arrogante cujo comportamento é tão nojento, que é embaraçoso para uma mulher ser vista com ele.
Tüm hastalarımı yetersiz asistanlarıma sattım, böylece daima yanında olabileceğim, ve en önemlisi de şu.
Tenho imensos residentes rascas a tratar dos meus pacientes para estar contigo a cada passo.
Zamanında bir fakir ailenin yanına taşındım ve onları umursamadım zira fakirdiler.
E que tal um onde eu me mudo para a casa de uma família pobre e me rio deles.
- Milhouse, bozuk para çantan yanında mı?
Milhouse, tens a tua carteira de trocos?
Hey. Jake'in vücudunun yanında bulunan, meteor taşını hatırladın mı?
Lembras-te da pedra atirada para o pé do corpo do Jake...
Federaller yardım etmeyecekse neden şimdi yanında duruyorlar ki?
Para quê trabalharmos com o FBI, se eles não nos ajudarem, de vez em quando?
Kızım hakkında olanları berbat ettikten sonra... Sadece Jen'in yanında olmak istemiştim.
Depois de ter estragado tudo com a minha filha, só queria estar lá para a Jen.
Bunun için hazır mıyım halen bilmiyorum ama seni sevdiğimi biliyorum. Ve burada senin yanında olmak istiyorum.
Ainda não sei se estou pronta para isto, mas sei que te amo, e quero estar aqui a teu lado.
Patronunuzun kovboy taktikleri Saddam`ın silahları ve.... büyük yıkımı karşısında işe yaramadı... bu yüzden bölgeyi derinden tanıyan servis olaraktan... Orada olmayan şeyi bulmak için ve.... onu bulamamanın sorumluluğunu almak için yardım toparlamaya başladık.
As tácticas de cowboy do vosso chefe não valeram de muito... em relação às armas de destruição maciça de Saddam... por isso como o serviço com uma compreensão mais profunda da região... fomos alistados para descobrir o que não estava lá... e levar com a culpa de não as termos encontrado.
Ben buradayım, seninle, yanında seni gözetip yol göstermek için.
Estou aqui contigo, Tens-me a teu lado Para te guardar e guiar
Ve her zaman senin yanında olacağım.
E eu estarei sempre aqui para ti.
Çünkü bu sefer, sana yardım için yanında olmayacağım.
Porque não vou estar no rio para ajudar-te.
Şanslıymış, yanında kötü planına yardım eden bir yardımcısı vardı.
Felizmente para ela, tinha um assistente a ajudá-la com os seus pérfidos planos.
- Yeterince yanında olamadığımı biliyorum.
- E eu sei que não tenho estado para ti.
Mükemmel bir erkek arkadaşım var... ve kız kardeşimin mükemmel düğününe gidiyorum... beni bir süredir görmemiş binlerce yaşlı insanın... sırayla bana gelip... tükrükleriyle yüzümü ıslatarak... "Tanrı yanında olsun" derler.
E, estou indo para o casamento perfeito da minha irmã... onde encontrarei centenas de idosos... que não me vêem desde pequenininha... e vão encher a minha bochecha de saliva... dizendo : "que Deus te proteja." Que na verdade significa :
Ve üçüncü olarak, İspanyol edebiyatını sevenlerin yanında olmalıyım.
E, amigo tolo que sou, não espero ser retribuído no amor. Para isso, levo o meu dinheiro para as zonas obscuras da cidade.
Onları arabamdaki içinde sandviçlerin altında saklanan biraların bulunduğu soğutucunun yanına atacağım.
Atiro-as para dentro do meu adorável carro colegial... Junto do frigorifico que tem uma cerveja escondida sob a bandeja das sandes.
Sorumluluklarımı yerine getirebilecek kadar... büyüdüğümü ona ispatlayacağım, hergün... onun yanında olmak... bir gün evlenmek ve çocuk sahibi olmak... ve birlikte uzun ve inanılmaz bir hayat sürmek istiyorum.
E eu vou provar-lhe que cresci o suficiente... para saber que eu quero responsabilidades, todos os dias... e estar sempre presente nesta relação... a qual, espero que um dia se torne em casamento e filhos... e uma longa, e incrível vida feliz juntos.