Pasaport traducir portugués
1,000 traducción paralela
Sınır çıkışlarını gözetleyecekler. Ayrıca, pasaport gerek.
As fronteiras estão vigiadas e precisamos de passaportes.
Haydi Pacquitito. İki kağıt parçası işte! İki pasaport.
Vá lá, Pacquitito, dois pequenos pedaços de papel, dois passaportes.
Gömlek, çorap, çamaşır diş fırçası, pasaport, sigorta ve Modern Man in Search of a Soul.
Camisas, meias, roupa interior, escova de dentes, passaporte, os papéis do seguro, e uma cópia do Modern Man in Search of a Soul, de...
Tabii sonsuza dek pasaport memurlarını yumruklayıp duramazdım. Ama bir yolunu buldum, değil mi?
Claro que não podia continuar a esmurrar os que passam os passaportes, e arranjei uma solução, não arranjei?
- Pasaport, fotoğraf, vize...
Passaportes, fotografias, vistos...
Sevgili Bay Van Cleve, belirsizlikler ile cehenneme pasaport alınamıyor. Hayır.
Meu querido Sr. Van Cleve, um passaporte para o inferno não é emitido na generalidade.
Herhalde yeni pasaport ve yeni talimat almak için.
Provavelmente, para conseguir um novo... passaporte e novas instruções.
- Pasaport lütfen. - Oh.
Passaporte, por favor.
Pasaport lütfen.
Passaporte, por favor.
Bunun için bazı kimlik belgeleri gerekecek elbette pasaport, vize, kredi mektubu.
Isso requerirá certos documentos de identidade um passaporte, vistos, cartas de crédito.
Pasaport kontrolündeler.
Elas estäo a mostrar os passaportes.
Sen bunları tedarik ederken, ben de pasaport ve bilet işlerini halledeyim.
Enquanto providencia, vou tratar dos passaportes e das passagens.
- Pasaport mu?
- Passpa - too?
Herhangi bir yere inebilir, pasaport veya benzeri şeylerle uğraşmadan.
Podem aterrissar em qualquer lugar, sem problemas de passaporte.
Biletler, pasaport... Başkan Stoska'dan aldığım geçiş izni belgesi.
Passagem, passaporte... e uma carta de salvo-conduto do presidente Stoska.
Pasaport ve kimliklerinizi çıkarın.
Separem seus passaportes e documentos de identificação.
Pasaport ve kimliklerinizi çıkarın.
Alistem seus passaportes e documentos de identificação!
Bunlar pasaport fotoğrafları.
São fotografias do passaporte.
Pasaport olmadan parmak oynatamazlar.
sem passaporte, nem se podem mexer!
Ayrıca bana şu pasaport fotoların için borcun var.
Ainda não me pagaste as tipo-passe.
Şehir merkezine, pasaport resimleri çektikleri yere götürdü beni.
Levou-me a um sítio onde tiram fotografias tipo passe.
Yolcu manifestosunda pasaport numaranız yazılmamış.
Em nosso manifesto dos passageiros... o número do seu passaporte não foi colocado.
Biletler, pasaport, dokunulmazlık belgesi.
Passagens, passaporte, vacinas. Tudo em ordem.
Sen bizi ara. 2 diplomatik pasaport karşılığında, Arapların adresini ona verdim.
Em troca de dois passaportes, dei-lhes a morada dos árabes.
Yani Arthur Palivoda'ı öldürmezsem... bana ve Veronica'ya pasaport yok.
Não há passaportes, a menos que eu me decida a matar o Arthur Palivoda.
Jacques, Arthur Palivoda'yı öldürürsem bana ve... Veronica'ya pasaport vereceğini söylemişti.
Ela ser-me-ia entregue após matar o Palivoda, com os passaportes.
Bu arada ben de, seni buradan kurtarabilmek amacıyla sahte bir pasaport almak için bana verilen adrese gittim.
Enquanto isso, procurei uma direcção que me tinham dado. Queria fazer-te um pasaporte falso para que pudesses fugir.
Senin iyi ellerde olduğunu öğrenir öğrenmez, pasaport bulma işine yeniden başladım.
De modo que voltei à caça do passaporte.
Dört pasaport.
Quatro passaportes...
- Pasaport.
- Passaporte. - Aí está.
Pasaport, madam.
Passaporte madame.
İçişleri'nden Hallam sana pasaport verecek.
Hallam do Ministério do Interior te dará um passaporte.
Pasaport için geldim.
Vim pelo passaporte.
Pasaport ve paramız var. Ofisimize gelin.
Temos passaportes e dinheiro.
Tüm bunların bir pasaport yüzünden olduğunu düşünce!
Pensar que tenho de passar por isto tudo só para obter o passaporte.
Sana bir pasaport çıkartmak için uğraşıyor.
Ele está a tratar do teu passaporte.
Ve pasaport, ben görmek lütfen?
Nome? E posso ver o passaporte?
Sizin pasaport değil.
Isto não é o seu passaporte.
Pasaport?
Passaporte?
Pasaport yok. Bilet de yok.
Nem passaporte, nem bilhetes.
Bilet de yok, pasaport da.
Nem bilhetes, nem passaporte.
Renick'in pasaport başvurusunu yollamalarını söyle.
Vê se o Renick pediu um passaporte.
Pasaport kontrolü yapıldı. Atlayışa hazır.
Verificaram-lhe o passaporte e está pronto para partir.
Almanya'ya gitmek ister, yani ona bir pasaport alabilirseniz...
O sonho dele é ir para a Alemanha. Mas não tem passaporte. Logo, se lho puder arranjar...
- Bir pasaport.
- Um passaporte.
Pasaport efendim?
Passaporte, por favor?
Pasaport Kontrolde size bir mesaj var.
Há um recado para si na Alfândega.
Nedir bu otomobil, müzik ve pasaport şamatası?
Que disparates são esses acerca de carros, música e passaportes?
Meksika vizesi ve pasaport istiyorum.
Quero passaportes e vistos mexicanos.
Pasaport.
Passaporte.
Pasaport mu?
Passaporte?