Patladı traducir portugués
3,009 traducción paralela
Kitabım patladı.
O meu livro foi morto.
Ciddi anlamda elimde patladı yani.
Morto mesmo.
Ödü patladı, telefonunu bana verdi!
Estava tão assustado, que me deu o telemóvel!
Bir şey patladı sanki.
Só ouvi algo rebentar, está bem?
Çok sıktım galiba, bir şey patladı.
Apertei com muita força e algo rebentou.
Ödüm patladı vallahi.
Assustei-me.
Ahh, Jarvis'e herhangi bir şey patladığında bana haber vermesini söyledim.
Vou pedir ao JARVIS para me me avisar se alguma coisa explodir.
... topçuların kanal sahilinde vurdukları bir destroyer patladı ve battı.
oa canhões no Canal Inglês incendiaram um destroyer... que afundou após explodir.
Duvarda olmaması gereken şeylerle zarar vermeyecek kadar pahalıya patladı burası bana.
Este lugar é demasiado caro para pendurarem coisas na parede que não deviam estar aqui.
Onu sümenaltı etmek pahalıya patladı.
Manter isso em silêncio não foi barato.
Sana Kuzey Kore nükleer silah patladı gerçeğini gözardı etmiyoruz sanırım Genel?
Não ignora que a Coreia do Norte tem estado a preparar uma arma nucler pois não general?
- İkiz ağaç mı? O 20 yıl önce patladı.
Essa rebentou há vinte anos atrás.
- Lastiğim patladı.
Tenho um pneu furado.
Kapı nöbetçinin üzerine doğru patladı.
A porta explodiu num sentinela.
Hey, sana dün gece bir şeyin patladığını duyduğumu söylemiştim. Ama bana inanmadın.
Eu disse-te que ouvi uma explosão ontem, mas não acreditaste.
Patlatmadan önce eve girmemi beklemen gerekiyordu. Neredeyse kulaklarımın zarı patladı.
Devias ter esperado até eu entrar em casa, antes de detonares aquilo.
Patladığında tüneli boydan boya ateş saracak.
Quando se desligar, um incêndio resgará por aqui.
# Sonra patladı Sıçrayanların kafası.
* * Dê-mos naqueles Skitters umas grandes rajadas!
Sonra onları Boon ve Tector'un ateş sahasına çektim ve onlar da kafalarını uçurdu. Aynı şöyle patladılar.
E atraí-os para a área de tiro do Boon e do Tector, e eles alvejaram as cabeças e eles explodiram, tipo...
Neal, benim. Mozzie, insan yalan detektörü. Sinyal vermekten patladım burada.
Neal, sou eu... o Mozzie, o polígrafo humano, e estou a rebentar a escala.
Bir minibüs kapıya çarpıp patladı.
Uma carrinha bateu no portão e explodiu.
Bir kez düşük kalorili bir dondurma yedim ve kotumun düğmesi patladı.
Uma vez, comi um gelado de baixas calorias e saltou-me o botão das calças.
Güneye giden yoldaydık ve motor patladı.
Não sei. Estávamos a conduzir e o motor acabou por parar.
Lastik patladı!
Furei um pneu!
Bu olay şirkete çok pahalıya patladı ama bizi büyük bir utançtan kurtardı.
Isso custou à minha empresa muito dinheiro, mas poupou-nos de grande constrangimento.
- Bence apandisti patladı.
- Parece-me apêndice roto.
Hastayı hazırlayın. Vakum ve lavaj aletleri hazır olsun. Apandisti patladıysa her tarafta iltihap vardır.
Deixa a irrigação e a sucção prontas, se o apêndice estiver rebentado, ele vai estar cheio de pus.
Enerji çekirdiğine biraz plutonyum koydum ve sonra birden patladı.
Ponha um pouco de plutónio num fosso do demónio, e em seguida, "kabum".
Bomba patladığında odada olmadığınız için çok şanslısınız.
Você é homem de sorte por não estar na sala, quando a bomba explodiu.
Gemilerin patladığını ve çılgın bir teröristin etrafta dolandığını biliyorum.
Olha. Sei que com navios a explodir e terroristas malucos à solta, parece uma péssima hora para uma festa.
Whitting bombanın patladığı aynı güvertedeydi.
O Whitting estava no convés atingido pela bomba.
Burada da bir volkan patladı.
Por aqui também tivemos uma pequena erupção.
Bombanın nerede patladığını biliyoruz.
Todos sabemos onde a bomba explodiu.
Tam buradaydık. Bomba sanki dibimizde patladı.
Estávamos mesmo aqui, a bomba explodiu mesmo ao nosso lado.
Ve sen de bize bomba patladığından beridir elimizde hiçbir şey olmadığını mı söylüyorsun?
E dizem-me que não estamos mais perto de apanhar o tipo do que estávamos quando explodiu?
Çantayı bıraktın ve kaçmaya başladın, bomba patladığında 5 insanı öldürdün.
Deixou a mochila e começou a fugir quando ela explodiu e matou 5 pessoas.
Nasıl hatırlamazsın? - Şoka girmiştim. Bomba patladı.
Estava em choque por causa da explosão.
Ah, tamam, bomba patladıktan sonrasını... hatırlıyorsun, ama öncesini hatırlamıyorsun.
Lembra-se o que se passou depois da explosão, mas não antes?
Ve iki saniye sonra bomba patladı aynı numarayı geri aramaya çalıştı.
Então, 20s antes da bomba explodir, tentou ligar de volta para o mesmo telemóvel.
Bunu patladığında o uçakta olan kişilere söyle.
Diga isso às pessoas que estavam no avião, quando explodiu.
Hükümete kiralanmış çift motorlu bir jet bu akşam tam olarak 20.15'te kalkıştan kısa süre sonra patladı.
Um charter do governo, bimotor, explodiu logo após levantar voo... Aproximadamente às 8 : 15h desta noite.
- Selam. - Ama geçen yıl 2 Kasım'da New Delhi TV'nin internet sitesinde Maharashtra Hükümeti'nden adını vermeyen bir görevli Başkan Obama'nın seyahatinin günlük 200 milyon dolara patladığını söyledi.
Mas, a 2 de novembro do ano passado, o website da televisão de Nova Deli citou um membro anónimo do Governo Maharashtra, dizendo que a viagem do Presidente Obama custaria 200 milhões de dólares por dia.
İnanıyorum ki bir gün ABD Başkanı'nın, Hindistan seyahatinin bu halka günde 200 milyon dolara patladığı düşünülecek.
Penso que sabemos que, dentro de um dia ou dois, o presidente dos EUA vai fazer uma viagem à Índia que deverá custar aos contribuintes 200 milhões por dia.
8 Eylül 1944. 13 tonluk balistik füze çarptıktan sonra patladı.
8 de Setembro de 1944.
Kısacası trafolar patladı ve buradan New West'e kadar elektrik gitti.
Curto-circuitaram os disjuntores daqui a New West.
Hedef patladı.
O alvo já era.
Bu parkur oyunu çok pahalıya patladı.
Esta caça ao tesouro custou uma fortuna.
Knox'la uğraşmaya çalıştın ve sana pahalıya patladı.
Aceite isso, Rachel. Foi com tudo sobre o Knox, mas saiu o tiro pela culatra.
Bombalarının patladığını gördüler şimdi de paralarını istiyorlar.
Eles viram que a bomba estava perdida, e queriam vingança.
Bomba patladıktan hemen sonraki görüntüleri alalım.
Vamos tentar adiantar as imagens imediatamente depois de a bomba ser detonada.
Yüzünde patladı, Dan.
- Toma, Dan!