Prensim traducir portugués
399 traducción paralela
"Şimdi, benim cesur prensim, kız kardeşinin yanına dönmem gerek"
"Agora, meu corajoso Príncipe, eu irei ganhar a tua irmã!"
Prensim bir gün gelecek
Verei o meu amor
Prensim! Novgorod'dan bazı insanlar sizi görmek istiyor!
Príncipe, chegou gente de Novgorod que quer falar-lhe.
Büyük Novgorod korkuyla titriyor mu? Öksüzlere merhamet edin, Prensim.
E a grande Novgorod... treme agora de medo?
Canınızı seviyorsanız kaçın Prensim!
Foge, Príncipe! Salva-te!
Benim için hükmünüzü verin, prensim.
Veja, meu príncipe. O meu destino apenas depende de ti.
Niçin eskiden olduğu gibi benim prensim olmuyorsun?
Porque é que não te tornas no meu príncipe como combinámos há tanto tempo?
İyi geceler, canım prensim.
Boas noites, doce príncipe.
Sakin ol küçük prensim yoksa ikimizin de kellesi gidecek.
Cale príncipe. Senão nos cortam a cabeça aos dois.
O zaman gelin, prensim. Marshan'ın bu paha biçilmez mücevheri ile konuşun.
Pois venham e falaremos com essa incomparável joia.
- Evet prensim?
- Sim, meu príncipe?
- Bu sizin göreviniz prensim.
Ela tem um encargo, meu príncipe.
- oh, hayır, hayır, prensim.
- Oh, não, não, meu príncipe.
Tabi prensim.
Sim, meu príncipe.
Geri çağırın onu, aziz Prensim.
Chamai-os de novo, doce Príncipe.
Prensim, halatlar dolasti, ve bu adamlar direge çikmayi reddediyorlar.
As cordas estão em mau estado e os homens recusam-se a subir o mastro.
Hayir, prensim, siz olmaz.
Não, meu príncipe, você não!
Hayir, prensim.
Não, meu príncipe.
Sakin olun, prensim.
Fique à vontade, meu príncipe.
Kimbilir ölümsüz prensim?
Quem sabe, ó Príncipe imortal?
- Kendim için hiçbir şey Prensim.
- Não é para mim, meu príncipe.
Taşlara yağ sürmek için yaşlıları kullanıyorlar Prensim.
Usam os velhos para untar as pedras, meu príncipe.
Prensim, onu idam ettirin.
Meu príncipe, manda-o matar.
Önce kaleye geri dönün Prensim.
Primeiro, vamos regressar ao castelo, meu príncipe.
Beni dinleyin Prensim.
Ouve o que te digo, príncipe.
Prensim.
Meu príncipe!
Ben de unutmuştum prensim.
- Eu também, meu príncipe.
Teşekkürler prensim.
Obrigado, meu príncipe.
Dinliyorum prensim.
Estou ouvindo, majestade.
Prensim.
Majestade.
Bir oyun yok prensim.
Não há tramas, majestade.
Başpiskopos benim, prensim.
Eu sou o Arcebispo, majestade.
Eninde sonunda bu gerçekle yüzleşmelisiniz prensim. Lanet olsun sana!
Deve aprender a enfrentar o acaso, majestade.
Güç aramıyorum prensim.
Não busco o poder, majestade.
Prensim, Keşke size yardım edebilsem.
Majestade, gostaria de poder ajudá-lo.
Asla unutmadım bunu, prensim.
- Nunca se esqueça disso.
Teşekkürler prensim.
- Obrigado, majestade.
Prensim,
- Meu Príncipe...
Tatarlar geliyor, prensim!
Os tártaros vêm aí!
Dinle prensim. Şurada uzanan kadın kim?
Escuta, príncipe, quem é sujeita ali deitada?
Ama artık sabrımız tükendi, prensim!
Mas não podemos ficar parados.
Düşman yakın Prensim.
O inimigo avança, príncipe.
Savaşçılarınız, Cermenlerden daha aşağı değil Prensim.
Com todas as nossas forças!
Novgorod ordusuna komutanlık edin, Prensim!
Comanda os exércitos de Novgorod!
Soyluluk, insanın içinde yatar prensim.
A nobreza se encaixa no homem, não na toalha.
Buradayım prensim.
Estou aqui, meu príncipe.
Çünkü hülyalara dalmamalısınız, prensim.
Porque não deve ter nenhuma.
Nedir o prensim?
Como assim, majestade?
Hangi görevle prensim?
- Em que missão, majestade?
Siz de öyle prensim.
O Senhor também, majestade.
Elveda prensim...
Adeus, majestade.