Pronto traducir portugués
60,118 traducción paralela
Pekala.
Pronto.
Kanatlarını açıp süzülme vaktin geldi çünkü hazırsın ve ben sana engel olamam.
Está na hora de fazeres coisas novas e diferentes porque estás pronto e não te posso impedir.
Tamam.
Pronto.
Pekala, evet, sikiştik.
Pronto, sim, temos fodido.
Rahatsız oldum işte.
Pronto, já estou desconfortável.
- Tamam.
- Pronto.
- Hazır mıyım bilmiyorum.
Não sei se estou pronto.
Hazır mıyım?
Estou pronto?
Tamam, hazır mısın?
- Muito bem. Estás pronto?
- Konuşmaya pek hazır olmadığım şeyler.
Coisas que não estou pronto para falar.
Konuşmaya hazır değilsin.
Não estás pronto para falar disso.
Yani şu an mı diyorsun yoksa hiç mi?
Não estás pronto agora ou nunca?
Yerini doldurmaya hazır mısın?
Estás pronto para assumir o teu lugar?
Hazır mısın?
Estás pronto?
Tamam, hazırım.
Estou pronto.
O kadar değil!
Não tão firme. Pronto.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, o yüzden hemen, söyleyeceğim.
Eu não sei como te dizer isto, portanto, vou dizê-lo e pronto.
- Komutunuzla çıkışa hazırız Tycho.
Pronto para impulsionar ao seu comando, Tycho.
Hazır olduğunuzda kendinizi gösterip sikik bilimsel deneyinize hükmedebilirseniz çok memnun olurum!
Portanto, quando estiver pronto, ficaria muito agradecido que saísse da toca e controlasse a sua merda da experiência científica!
Her şey hazır mı?
Está tudo pronto?
- Tamamdır!
- Pronto! - Amos...
Sizinle tartışmaya hazırdım beyler ama eve dönerken, daha iyi bir yolun olabileceğini düşündüm.
Estava pronto para lutar... mas a caminho de casa ocorreu-me que pode haver uma forma melhor.
Görünmeye hazır olana kadar yüzünü göstermeyi istemeyeceğin birisi.
Alguém a quem não deves mostrar a cara até estares pronto para ser visto.
Olmaz, hazır olduğunda.
- Quando estiveres pronto.
Sekiz hafta sonra Neptune yeniden insan yüküyle yelken açmaya hazırdı.
Oito semanas depois, o Neptune, reabastecido de carga humana, estava pronto para regressar ao mar.
Çünkü nihayet STAR Labs Müzesi'nin açılışına... Küçük açılışına hazır olduğunu duyurabilirim.
Porque finalmente estou pronto para anunciar que o novo museu STAR Labs está pronto para a abertura...
Pekala, kimler haz... Öf be.
Muito bem, quem está pronto para...
Hazırsın.
Tu estás pronto.
- Cisco, sen tamam mısın?
Cisco, está tudo pronto?
Karşına çıkan her türlü engele karşı hazırlıklı olmalısın.
Precisas de estar pronto para qualquer obstáculo
Cisco, sen hazır mısın?
- Cisco, estás pronto?
- Tamam, hazırım.
- Estou pronto.
Bu bakışı biliyorum. "Aklıma harika bir fikir geldi" bakışı.
Pronto, conheço esse olhar é de quem teve uma ideia genial.
- Sen hazır mısın?
- Pronto?
Pekala Joe, hazır mısın?
- Pronto, Joe?
- Tamam, kaldırdım.
Pronto.
- Cisco, hazır mısın?
- Cisco, estás pronto?
Doğuştan hazırım.
- Nasci pronto.
Bunu atlatıp tekrar meydana çıkmaya hazır olana kadar Kid Flash'ın biraz mola vermesi gerekiyor.
Então até ele superar e estar pronto para voltar, O Kid Flash vai precisar de algum tempo.
- Hazır mısın?
- Estás pronto?
Bitmek üzere, bitmek üzere. Dayan, dayan.
Quase pronto, aguenta.
- Tamam, hazır.
- Está bem, pronto.
İşte şimdi hazırım.
Agora estou pronto.
Eğer sen söylemeye hazır değilsen sorun değil Joe.
Porque, Joe, não há problema se não estiveres pronto para retribuir.
Aksatıcı, beyin çıkıntına bağlandı.
O disruptor está ligado ao teu hipocampo. - Estás pronto.
Hazırız. Pekala, yakmaya hazırız.
- Está bem, pronto para apagar.
- Etkinleştirmeye hazırız.
Pronto para activar.
- Hazır mısın?
Estás pronto?
- Bitti. - İyi misin?
- Pronto.
Hazırım.
Eu estou pronto.
Hazır olduğumu sanmıştım.
Que estava pronto.