Rebecca traducir portugués
4,616 traducción paralela
- Neden ben Rebecca'yı alıyorum?
- Porque fico com a Rebecca?
- Tamam, sen Rebecca'yı al.
- Tudo bem, tu ficas com a Rebecca.
Evet, basket oynadım Rebecca.
Sim, já joguei. Está bem?
Rachel, sen benimle olacaksın, Rebecca da şu taşmak üzere olan çöp tenekesiyle.
Rachel, ficas comigo e a Rebecca faz par com aquele caixote do lixo.
Rebecca, onunla konuşmalısın.
Rebecca, tens mesmo de ir falar com ele.
Rebecca.
Rebecca.
Rebecca! Rebecca! Rebecca!
Rebecca!
Rebecca! Rebecca!
Rebecca!
Rebecca, özür dilerim. Özür dilerim.
Rebecca, desculpa.
Eğer seni rahatlatacaksa, o Rebecca.
Se te faz sentir melhor, foi a Rebecca.
İşin doğrusu, ben hep Rebecca'yı daha güzel bulurdum.
Vale o que vale, mas sempre achei a Rebecca a mais gira das duas.
- Rebecca.
- Rebecca.
Pekala Rebecca.
Muito bem, Rebecca.
Arabamla gelmem ne kadar sürer haberin varmı Rebecca?
Sabe quanto tempo demoro a chegar de carro, Rebecca?
Rebecca Bowman, yeğenim.
É Rebecca Bowman, a minha sobrinha.
Bu annem Leah, bu da yeğenim Rebecca.
Esta é Leah, a minha mãe, e a Rebecca, minha sobrinha.
Hoşumuza gitse de, gitmese de. Eğer şimdiye dek bir şey öğrendiysek o da daha büyük bir şeyin parçası olduğumuzdur. Sen ve ben.
Se aprendemos alguma coisa, é que somos parte de uma coisa grandiosa, tu e eu, assim como o Alistair e a Rebecca antes de nós.
Ayrıca Rebecca ile Alistair'i de düşünürsen büyük bir plânın parçası olduğunu görmezden gelemezsin. Bu da demek oluyor ki,... -... kafanı kuma gömüp olayların yatışmasını bekleyemezsin.
Além disso, com a Rebecca e o Alistair, antigas protoferas, não podes negar que fazes parte de algo maior, o que significa que não podes, apenas, ignorar tudo e ficar parado.
Eğer suçlamaları kaldırmanın bir yolunu bulamazsak Rebecca 3 gün içinde mahkemeye çıkacak.
A Rebecca vai ser julgada a não ser que retirem as acusações.
Rebecca nasıl?
- Como está ela?
Lila'nın telefonundaki fotoğraflarını gördüğümde Rebecca'nın davasını çoktan almıştım ve yaptığım her şey onun yaptıklarını örtbas etmek içindi.
Eu já representava a Rebecca... quando vi as fotografias, ele no telemóvel da Lila, e fiz todo o possível para esconder os seus rastos.
Bu sorguları atlatmanın tek yolu benim olayla bağlantımı olabildiğince az bilmeleri. Buna Rebecca da dâhil.
A maneira de passarmos pelos interrogatórios é se eles souberem o mínimo do meu envolvimento, o que inclui a Rebecca.
Böylece biz de Rebecca hakkındaki suçlamaları düşürebileceğiz.
Então, vamos conseguir retirar a acusação contra a Rebecca.
Bence Rebecca'nın davasında şansının yüksek olmadığını anladın ve kazanmayı öyle çok istiyorsun ki bunun için kocanı otobüsün altına atman gerekse bile fark etmez. Neden?
Não vais ter hipóteses no julgamento da Rebecca, e queres tanto vencer que não te importas de acusar o próprio marido.
Daha çok Rebecca Sutter'ın davası için hazırladığımız savunmaya odaklamıştım...
Eu estava mais concentrado em preparar a defesa da Rebecca.
Rebecca benim kız arkadaşım.
- Rebecca é minha namorada.
Rebecca, senden özür dilemek istiyorum.
Rebecca, tenho de me desculpar.
Eğer suçlamaları kaldırmanın bir yolunu bulamazsak Rebecca 3 gün içinde mahkemeye çıkacak.
A Rebecca vai ser julgada dentro de 3 dias a não ser que as acusações sejam retiradas.
Savcı bilgisayarda kendi savunmalarını zayıflatacak bir şey olduğu düşünüyor demektir.
Significa que acham que há alguma coisa nele. Isso vai enfraquecer o caso da Rebecca.
Bak, içeri zorla giren Rebecca'ydı. Son vuruşu yapan da Wes'ti.
A Rebecca invadiu a casa, e o Wes deu o golpe final.
Rebecca eve tek başına gitti.
A Rebecca foi para casa sozinha.
Sayın yargıç, kayıtlar gösteriyor ki müvekkilim Rebecca Sutter Bayan Stangard'ı hamile bırakmamış ya da hamileliğini sonlandırma amacıyla kürtaja götürmemiş ya da 3 eyalet boyunca seyahat edip Bayan Stangard'ın ölü bulunduğu çatı katında 20 dakika geçirmemiştir.
Excelência, o registo mostra que a minha cliente, não engravidou a Mna. Stangard, nem a levou a uma clínica de abortos, com esperança de pôr um fim à dita gravidez, nem conduziu durante três estados, para passar 20 minutos num telhado onde o corpo da Mna. Stangard foi encontrado numa caixa d'água.
İtiraf edip suçu sana ve Rebecca'ya atacaklar yani lütfen gerçeği söyle.
Vão confessar e pôr a culpa em ti e na Rebecca, então, por favor... diz-me a verdade.
Rebecca Sutter'ın geçmişte uyuşturucu nedeniyle tutuklandığı ortaya çıktı.
A Rebecca Sutter tem um cadastro relacionado com drogas.
Nate'in telefonundan Sam'in öldüğü gece Rebecca'yla konuştuğunu öğrenmişler.
O telemóvel do Nate mostra que falou com a Rebecca naquela noite.
Polis Rebecca'yla Nate hakkında konuşmak istiyor.
A polícia chamou a Rebecca para falar sobre o Nate.
- Rebecca...
- Rebecca...
Ayrıca Rebecca Sutter denen kızla,... yardım almak için irtibata geçtiğini duydum.
Também ouvi dizer que ele pediu ajuda à Rebecca Sutter.
Tek bildiğimiz görüşmede polislere Nate'in, Sam'in evine kanıt yerleştirmeye çalıştığını ve Rebecca kabul etmeyince de onu tehdit ettiğini söylemiş.
Só sabemos que ela disse aos detetives que... O Nate tentou convencê-la a "plantar" provas contra o Sam. Quando ela recusou, ele ameaçou-a.
En azından Rebecca'nın yalanlarından biri sonunda işe yaradı.
- Pelo menos a mentira ajudou-nos.
Rebecca ne zaman söyleneni yaptı ki?
E ela faz sempre o que lhe dizem?
Rebecca bana yalan söyledi.
A Rebecca mentiu-me.
Adı Rebecca.
Chama-se Rebecca.
Rebecca onun bir sinir krizi geçirdiğini ve yok olduğunu söyledi.
Ou mudou-se. A Rebecca disse que ele teve um colapso nervoso e desapareceu.
Söz ver bana ben öldükten sonra Rebecca'yı bu evden göndereceksin.
Promete que quando eu partir... vais tirar a Rebecca, desta casa.
Eğer kurtulamazsam Rebecca'dan uzak duracaksın.
Se eu não conseguir, fica longe da Rebecca.
Çok geç değil, Rebecca.
Não é muito tarde, Rebecca.
- Lütfen, Rebecca...
- Por favor, Rebecca...
- Rebecca iğrenç.
- Ela é nojenta.
Rebecca, hayır!
Rebecca, não!
Anlaşıldı mı, Rebecca?
- Percebido, Rebecca?