Royce traducir portugués
726 traducción paralela
- Perşembeden itibaren Rolls-Royce'a binersin.
- Estará em um Rolls-Royce na quinta-feira.
Belki bir Rolls-Royce.
Talvez um Rolls-Royce.
Rolls-Royce'a bineceğim.
Terei um Rolls-Royce.
James, Rolls-Royce'u hazırla!
" James, o Rolls-Royce.
- Bir Rolls-Royce'da başarım hakkında benimle röportaj yapılırken.
A próxima vez que vocês me vejam irei num Rolls e dar-lhes-ei uma entrevista.
Dört Rolls - Royce'u ve bir gemiyi batıracak mücevheri vardı ama tek istediği Wimbledon'da oynamaktı.
Tinha quatro Rolls-Royces e um monte de jóias, mas apenas desejava jogar em Wimbledon.
Malikanede ayrıca yıllar önce İngiltere'den ithal edilen..... Rolls-Royce ile birlikte gelen Fairchild adlı... bir şoför vardı.
Havia também na propriedade um motorista chamado Fairchild, importado de Inglaterra há anos, juntamente com um Rolls-Royce novo.
Evet, Chrysler ve Ford ve General Motors ve Rolls-Royce.
Sim, chrysler e Ford e general Motors e RoIIs-Royce.
Dedemin bir Rolls Royce'u vardi.
Meu avô tinha um Rolls Royce.
Ya paramın peşindeler ya da Rolls-Royce'uma binmek istiyorlar.
Só querem o meu dinheiro ou conduzir o meu Rolls-Royce.
- Ben Royce McHenry, çiftçiyim.
- Sou Royce McHenry, fazendeiro daqui.
- Bir Rolls Royce! Bana bir saç kurutma makinesi!
Vais comprar uma casa nova.
Koş ve biraz şekerleme al, ve gevezeliği kes.
- Um Rolls Royce! Vão comprar bombons e calem-se.
Bu bir Rolls Roys mu?
É um Rolls Royce?
- Bir Rolls Royce'da da goril yok muydu?
- Já havia um gorila num Rolls Royce.
Bu arada, Rolls Royce'umun kaportası 18 karatlık altından.
Neste caso, a carroçaria do meu Rolls Royce é de 18 quilates em ouro.
Rolls Royce'la Avrupa'ya yılda altı kez giderim Bay Ling.
Faço seis viagens por ano à Europa no Rolls Royce, Sr. Ling.
Kamera ilerler ve beyaz bir Rolls-Royce görürüz.
Exterior. Christian Dior. A câmara faz uma panorâmica, um Rolls-Royce branco pára.
Cinayet silahı maktül, Miguel Ostoss adına kayıtlı... ve Ballon'un Rolls Royce'unda tutuluyordu.
A arma do crime estava registada em nome do Morto, Miguel Ostos, que a tinha no guarda-luvas do Rolls-Royce dos Ballon.
- Ama bu bir Rolls-Royce, değil mi?
- Mas é um Rolls Royce, não é?
Sarı bir Rolls-Royce.
Um Rolls-Royce amarelo.
Sarı Rolls-Royce.
O Rolls-Royce amarelo.
- Sarı Rolls-Royce mu?
- O Rolls-Royce amarerlo?
- Sarı Rolls-Royce.
- O Rolls-Royce amarelo.
Sinyor Maltese, Bu bir Rolls-Royce.
Senhor Maltese. isto é um Rolls-Royce.
Bu Rolls-Royce için bir hiç.
Isso não é nada para um Rolls-Royce.
- Eğer Aşkım bir Royce-Rolls istediyse...
- Se minha amada quer um Royce-Rolls...
- Bir Rolls-Royce.
- Um Rolls-Royce.
... Aşkım bir Royce-Rolls alacaktır.
Minha amada ganhara um Royce-Rolls.
- Sana bir Rolls-Royce bulduğunu söyledi
- Disse que achou um Rolls-Royce.
Vasıflı bir Rolls-Royce şoförü
Motorista qualificado para Rolls-Royce.
Bu bir Rolls Royce ve Bentley.
É um Rolls Royce e um Bentley.
Tanrı aşkına, Rolls Royce'a geri dönün.
Pelo amor de Deus, vamos voltar para o Rolls-Royce.
Rolls Royce.
É o Rolls.
Şu korkutucu küçük arabaya seviniyorsun... ve benim kişisel Rolls Royce'uma saldırıyorsun!
Você chega aqui com essa condução e esse carro horrível... e ataca o meu Rolls Royce pessoal!
Ha çelik fabrikası, ha Rolls Royce, onun gözünde hepsi bir.
A fundição ou um Rolls, é-Ihe igual.
Beyaz üstüne siyah Rolls Royce'ları vardı. - Hiç bir konuda riske girmiyorsunuz.
Eles têm Rolls Royce brancos, os pretos.
Rolls Royce'u takip et.
Siga aquele Rolls.
AU 603, yeşil Rolls Royce.
AU 603, um Rolls verde.
Yeşil bir Rolls Royce mu?
Um Rolls verde?
Yeşil bir Rolls-Royce.
Um Rolls-Royce verde.
Tüm yeşil Rolls-Royce'lar Peninsula Hotel'e ait.
Todos os Rolls-Royce verdes pertencem ao Hotel Peninsula.
Kız ağlayarak koşarken içeri o Rolls Royce'unu parlatmaya devam etti.
Ele continua a limpar o seu Rolls Royce azul E ela entrou em casa a correr, chorando.
"D.B. Royce."
"D.B. Royce."
- Bay Royce?
- Mr. Royce?
Rolls Royce'la görünemem.
Não posso chegar num Rolls.
Hiçbir kahrolası Rolls Roys'u saatte 220 km. yaparken görmemiştim.
Nunca vi um Rolls Royce a 225 km / h.
Cinayet silahı ölen adam, Miguel Ostos adına kayıtlı, ve Ballon'un Rolls-Royce'unun torpido gözünde saklanıyordu.
A arma do crime estava registada em nome do morto, Miguel Ostos, que a tinha no guarda-luvas do Rolls-Royce dos Ballon.
Tütsü yok, İngiliz kumaşı yok, etli börek yok Rolls-Royce benzin kapağı yok Hey Jude'un orjinal plağı yok.
Não há arenques, nem tecidos de tweed, nem tortas de carne nem peças de Rolls-Royce, nem gravações originais do "Hey Jude".
Her şeyden önemlisi, bir Rolls Royce uzun ömürlüdür.
Fora tudo o resto, um Rolls Royce dura mais tempo.
- Rolls Royce'umu çektiler.
- Rebocaram-me o Rolls.