Sameen traducir portugués
99 traducción paralela
Adın ne, tatlım? Sameen.
- Como te chamas, querida?
Tamam Sameen, dayan yavrum.
- Sameen. Está bem, Sameen. Aguenta firme, miúda.
Hey, konuş benimle Sameen.
Fala comigo, Sameen.
Anneni aradık Sameen.
Ligámos para a tua mãe, está bem, Sameen?
Çok üzgünüm Sameen.
Lamento muito, Sameen.
Çok parlak bir zekan var, Sameen.
Você tem uma mente brilhante, Sameen.
Yeni yılın kutlu olsun Sameen.
Feliz ano novo, Sameen.
Sen, Sameen ya da başka birisi bu numaralara müdahale ederseniz büyük ihtimalle kendinizi ölü olarak bulacaksınız.
Se você, a Sameen, ou qualquer outra pessoa tentar intervir nesses números, vão acabar por morrer.
Sen ve Sameen başka birisinin sizi dinliyor olma korkusu olmadan irtibat kurabilirsiniz.
Você e a Sameen vão poder comunicar-se, sem temer que mais alguém ouça.
- Senin için endişeleniyorum Sameen.
Eu preocupo-me contigo, Sameen.
Sameen?
Sameen? Romeo.
JOHN REESE, SAMANTHA GROVES, SAMEEN SHAW.
JOHN REESE, SAMANTHA BROKES, SAMEEN SHAW
Suçlular sıradandır Sameen.
Criminosos são comuns, Sameen.
Samaritan'ın oyundaki amacını ve Claire'den ne istediğini anlayana kadar kendinin ve Sameen'in hayatını tehlikeye atmana izin veremem.
Até eu perceber a intenção do Samaritano com o jogo e o que ele quer com a Claire, não vou arriscar a sua vida, nem a da Sameen.
- Sameen, yeni başladım.
Sameen. Sou novata.
- Sameen, ben de Walter.
Olá, Sameen, eu sou... Eu sou o Walter.
- Hayır Sameen, John aşağıda.
Não, Sameen, O John está lá em baixo.
Sameen, yeni numaramızla ilgili doğabilecek teknolojik sorunlarla ilgili sana güvenebilir miyim?
Posso contar consigo para lidar com quaisquer questões tecnológicas que o novo número apresentar?
En sonunda ölümsüzlüğe kavuştuk Sameen.
Finalmente alcançamos a imortalidade, Sameen.
Sameen mi?
A Sameen?
- Sameen'in yardıma ihtiyacı yok diyorsun öyle mi?
A Sameen não precisa mesmo de ajuda?
- İyi tarafından bak Sameen.
Vê o lado positivo, Sameen.
- Sameen, zaten bir görevimiz var.
Sameen, já temos uma missão.
N'aber Sameen?
Como é que está, Sameen? Já tive dias melhores.
Yaşadığın andan daha güzeli yoktur Sameen.
Não há tempo melhor do que o presente, Sameen.
- Sameen seni bırakacağımı aklının ucundan bile geçiriyorsan...
Sameen, se pensas que vou deixar-te...
- Sameen Borsa'da her şeyini riske attı.
A Sameen arriscou tudo na Bolsa de Valores.
- Sameen bizi öldürecek.
A Sameen vai matar-nos.
Kamyonu bulursak Sameen'i de buluruz.
Se acharmos o camião, achamos a Sameen.
Sameen'i bulmamız ne kadar uzun sürerse...
- Já estávamos. Quanto mais tempo levares para encontrar a Sameen...
Ajanlar madem Sameen'i kurtarmaya çalışacaklardı, neden vurdular ki?
Porque atiraram nela para depois a tentarem salvá-la?
Ama lütfen kan örneği analizini hızlandırın ve başkalarının canı yanmadan Sameen'e ait olduğunu doğrulayın.
Por favor, enviem uma amostra de sangue para análise e confirmem que é da Sameen, antes de agirem.
Kulağındaki ses sonunda Sameen'le ilgili bir şeyler mi söyledi?
A tua voz interior finalmente disse alguma coisa sobre a Sameen?
Sameen'e ne yaptın?
O que fez com a Sameen?
- Sameen'e ben de en az sizin kadar üzülüyorum.
- A nossa amiga desapareceu.
Sameen?
Sameen?
Sameen'in yaşayıp yaşamadığına dair bir cevaba ihtiyacım var.
Eu preciso de uma resposta, se a Sameen está viva ou morta.
Umarım iyice dinlenebilirsin sevgili Sameen'im.
Sinceramente espero que descanses um pouco, minha querida Sameen.
Sameen'in nerede olduğunu söylemezsen Julia senin gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenir.
Ou dizes onde está a Sameen, ou a Julia vai saber como é, seres tu.
Sameen Borsa'da her şeyi göze aldı. Sadece hayatlarımızı kurtarmak için değil. Tüm dünyayı büyük bir felaketin eşiğinden kurtarmak için.
A Sameen arriscou tudo na bolsa de valores, não apenas para salvar as nossas vidas, mas para trazer todo o mundo de volta, da beira do desastre.
Sameen vuruldu.
A Sameen foi atingida.
Solucan telefonda köşe bucak Sameen'le ilgili bilgi arayacak. Ve 18 saniye sonra bir sonraki Samaritan telefonuna geçecek. Ve aradığımız şeyi bulana kadar da durmayacak.
O vírus vai procurar no telemóvel informações relativas à Sameen, e 18 segundos depois, vai para o telemóvel de outro Agente, e não vai parar até encontrar o que procuramos.
- Sameen mi?
Sameen?
Samaritan'ın ağındaki bir telefon Sameen'i kaybettikten 15 dakika sonra soğutmalı kamyonla Borsa'dan ayrılmış.
Um telemóvel do Samaritano saiu da bolsa de valores num camião frigorífico 15min após perdermos a Sameen.
Sameen'i feda etmeyi ben de istemiyorum.
Também não quero sacrificar a Sameen.
Bekle, Sameen?
Espera, Sameen!
Evet Sameen.
Sim, Sameen.
Sameen'i hastaneye mi götürmüşler?
Iam levá-la a um Hospital?
- Sameen Shaw nerede?
Precisamos falar. - Onde está a Sameen Shaw?
Sameen'e ait değil.
Não é da Sameen.
Sameen'i kaybettik.
Perdemos a Sameen.