Sanat traducir portugués
8,219 traducción paralela
Sanat projem bir yarışma kazandı.
O meu projeto de arte ganhou um concurso.
- Bence otelin sanat eserlerini çalıyorlar.
Acho que estão a roubar as peças de arte do hotel.
Sanat eserleri!
São obras de arte.
Otelden sanat eserlerini çalıyorlar!
Estão a roubar obras de arte do hotel!
Sanat koleksiyonunu kurtardığım için bana minnettardı.
Estava agradecido porque eu ter salvo a sua colecção de arte.
Sanat Öğrencileri İş Geliştirme Direktörü.
Sou Directora de Desenvolvimento e Divulgação de Negócios para alunos de arte e design
Sanat ve ticaret arasında köprü görevi görüyorum yani.
Sou uma espécie de ponte entre a arte e o comércio.
MBA ve Sanat Yönetimi yüksek lisansı yaptım. - Güzel.
Eu tenho um curso de gestão e um doutoramento em gestão de artes.
Yani sanat ve ticaret arasında köprü olduğunu söylemiştin ya.
Bem, sabes como dizes que és a ponte entre arte e o comércio?
Gözümün önüne antik Shaolin tapınaklarının ve Kung Fu sanatını icra eden keşişlerin görüntüleri geldi.
E vi imagens de antigos templos e monges Shaolin, a dominarem a arte do Kung Fu.
Ama Kung Fury sanatında ustalaşmanın yolunu bir türlü keşfedemediler.
Mas, não conseguiram descobrir como dominar a arte do Kung Fury.
Gelmiş geçmiş en cesaretli sanat işi olabilir! Cesaretli mi?
Será a obra de arte mais audaciosa de sempre!
Okula girmeye çalışıyorum. Şehirde sanat dersleri alıyorum.
Eu trabalho e estou a tirar um curso de arte na cidade.
Sun Tzu, Savaş Sanatı.
Sun Tzu, A Arte da Guerra.
Ama sanat dedin mi imparatorlukları çökertir. Asıl farkı yaratan da budur.
A arte magnífica... já tombou impérios e é aí que está toda a diferença.
- Onu bulmak için nereye gider? - Buldum, 5 blok ötede sanat bağış toplantısı var.
Onde pode ele encontrá-la?
Aslında ben sanat tarihi okudum.
Eu estudei história de arte.
- Var, buna sanat deniyor.
Sim. Chama-se arte.
- Sanat çalışmasının yanında mı?
- As obras de arte que estão lá fora.
Bu tıpkı sanat okulu gibi.
Isto é como as aulas de arte.
Farkında mısınız bilmem ama kendileri Avrupa'daki en büyük Eski Mısır sanat eseri koleksiyonuna sahiptirler.
Poderá ou não saber que eles têm uma das maiores coleções de artefactos egípcios de toda a Europa.
- "İmtiyaz" mı? Politika uzlaşı sanatıdır, Majesteleri.
A política é a arte do acordo, Sua Graça.
Kıç tekmeleme sanatında bir usta olmaya hazır mısın?
Está preparado, para se tornar um Mestre na arte de dar porrada?
Hayır, sadece Karen'a şurada şarj olan telefonumdan gönderdiğim birkaç tane sanat eseri.
Não. São só fotos de arte que tenho enviado à Karen, pelo meu telemóvel, que está a carregar, além.
İyi bir yasallaştırma uzlaşma sanatıdır.
Uma boa legislação é a arte do compromisso.
İyi iş uzlaşma sanatıdır.
Um bom negócio é a arte do compromisso.
Hayat bir uzlaşma sanatıdır.
A vida será sempre a arte do compromisso.
Sanat tüccarıydım. Sonra galeri açtım.
Negociante de arte e, depois, abri a galeria.
Sanatı, mimariyi seviyorsun.
Gosta de arte, arquitectura.
- Rosa seni sanat sınıfına götürdü mü?
- A Rosa leva-te à aula de arte? - Sim.
Pablo'nun sesini tanımaya başladı. Uyku düzenini ne yemeyi sevdiğini sanat zevkini, ipek çarşaf aşkını ve en sevdiği müziği öğrendi.
Ele veio a conhecer a voz de Pablo, os seus padrões de sono, o que ele gostava de comer, os seus gostos de arte, a sua adoração por lençóis de seda, e a sua música favorita.
Onlardan biri olmak. Alışverişler, kahvaltılar, sanat gösterileri...
Ser um deles, fazer compras, brunches, exposições artísticas.
John yeni sanat yönetmenimiz.
O John é o novo diretor artístico.
Onların tuhaf, aptal sanat projelerisin.
És o projeto artístico deles, esquisito como a merda!
Burası Noe Uluslararası Sanat Galerisi.
Esta é a Noe International Art Gallery.
Annem sanatı sever.
A minha mãe gosta de arte.
Bıçak sanatı.
A arte da faca.
ÖIümcül bir sanat.
É uma arte mortal.
Sanatının üstadıdır.
Ele é um mestre artesão.
Sanatı sonra takdir et. Bana nereye gittiğini söyle.
Kol.
Bu Hindistan'ın ilk dövüş sanat etkinliği.
Esse é o primeiro evento de artes marciais mistas da Índia.
Biri diş hekimliği okuyor, diğeri de sanat tarihçisi.
Um está na Escola Dentária e o outro é um historiador de arte.
Lisede oyunculuk dersi aldım. Maskeleri, müzikalleri ve Chlamydia sanatını falan öğrenmiştik. Son dediğim Avrupa'dan.
Tive aulas de representação no liceu, e aprendemos coisas sobre máscaras, musicais e "clamídia" dell'arte, e isso veio da Europa.
Bu bir sanat.
Existe uma arte para isso.
- O benim sanatım.
São os meus desenhos.
Paris'teydim, sanat tarihi üzerine yüksek lisans yapıyordum...
Estava em Paris a tirar o curso em História de Arte.
Tarihteki her bi sanat arşivine erişim yetkim var.
Tenho acesso a todos os portfolios de arte da história.
Beni asıl rahatsız eden kocamın sanatına ve bizim evliliğimize gösterdiğin kibirin.
Importa-me que esteja a desconsiderar a arte do meu marido e o nosso casamento.
- Üstünde çalıştığım bir sanat projesi var.
Tenho um projeto em arte para fazer.
Annie'nin sanat okulunun parkında serpilen iki çok güzel ağaç vardı sahiden.
E respira... e passo... Realmente havia duas lindas árvores no pátio da escola de artes da Annie, e ela conseguiu que me deixassem pendurar lá o cabo.
Tüm o kaybolup giden kültürleri dilleri, sanatı, bilgiyi.
as línguas, a arte, o saber.