English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ S ] / Sattın mı

Sattın mı traducir portugués

993 traducción paralela
Ne yaptın, biletleri sattın mı?
Pede aos senhores para se retirarem.
Hemen sattın mı?
Já acabou?
- Sattın mı yoksa rehin mi bıraktın?
- Venderam-na ou empenharam-na?
Sattın mı?
Foi você que lho vendeu?
- Sattın mı?
- Foi você?
Beni sattın mı?
- Vendeste-me?
Hiçbir şey sattın mı?
Vendeu algo?
- Yan komşular... - Ona sattın mı?
Você vendeu pra ele?
Çok sattın mı?
Vendes muitos?
Daha önce hiç silah sattın mı?
Alguma vez vendeste armas?
- Sancho'ya hiç eroin sattın mı?
- Vendia heroína ao Sancho? - Não.
Xiaoping'i aldın, daha büyük bir anlaşma yaptın? Sırlarını mı sattın? Mikrop savaşı hiç işime yaramaz.
Você usou o FBI e os Pavlovich para chegar ao Tom e que mais, para apanhar a Xiaoping?
Bunun Bayan Caldwell için bir kopyasının çıkarılması hususunda bir arkadaşı ayarladım, böylece kocası aslını bana geri sattığını anlamayacaktı.
Pedi a um amigo que fizesse esta cópia do anel da Sra. Caldwell para que o marido não soubesse que ela me tinha vendido o original.
Sayın konuklar, satıyorum, satıyorum, altı bin franga sattım.
Senhoras e senhores. Uma, duas... Vendido por seis mil francos.
Benim sattığım malın piyasası sınırlı.
Aquilo que eu vendo tem um mercado limitado.
Sorek Vadisi'nde yanındayken aşkımı Filistinlilerin gümüşlerine sattın!
Você estava próxima no vale de Sorek, a negociar o meu amor por prata filisteia.
Sana bir kez inandım, gözlerimi sattın!
E você vendeu a minha vista.
Ben de yakınlarda nakit karşılığı bir şey sattınız mı diye soracaktım.
E gostava de saber se vendeu, recentemente, algo por dinheiro.
Bizim mezarımızı sattığın için pişmanlık duyma. Varlığımız değersiz.
Não lamentes porque te pediram para vender o nosso túmulo... pois toda a existência é uma vaidade.
Neyse, ben de oradan kaçtım ve küçük kulüplerde boks yaptım. Gazete sattım filan, sonra Johnny Friendly beni satın aldı.
Eu fugi de lá e combati nos clubes privados, e vendi jornais e o Johnny Friendly comprou uma parte de mim.
Hakkınızı sattınız mı? Evet.
- Você vendeu as suas minas?
Bu yılın mahsulünü daha ekmeden 5 sente sattım.
Vendi a deste ano a 5 cêntimos, até antes de a cultivar.
Sanırım Bay Lawson'un Hammersmith'deki kasap dükkanını sattığından bahsetmedik.
Contámos-lhe que o Sr. Lawson vendeu o seu talho em Hammersmith?
Bu bilgileri polise sattınız mı?
E vendeu essas informações á Polícia?
Neden Bayan Sutton? Ruhunuzu şeytana mı sattınız?
Sra. Sutton, vendeu a alma ao diabo?
- Kaydını sattım, o kadar.
- Vendi seu disco, isso é tudo. Que bom.
Yeri gelmişken, para ağacımın beni kötü etkilediğini düşündüm ve onu sattım.
A propósito, pensei que a minha árvore das patacas fosse má influência para mim. Por isso, vendi-a.
- Sadece sattığınızı aldım.
- Comprei o que me quis vender.
Biri istiyordu. Oh, Adamın birine sattım onu.
- Vendi-o a um amigo.
- Şu küçük atı hatırladın mı hani şu birine sattığını söylediğin?
Sabe aquele cavalo que disse que vendeu a alguém?
Viskileri sattınız mı?
Vendeu-o?
Bir gün ondan kitabı istedim, çünkü okumak istiyordum. Ama sattığını anladım.
Um dia pedi-lho porque queria lê-lo e apercebi-me que ela o tinha vendido.
Sattığın adamdan satın aldım.
Comprei-as ao tipo a quem as vendeste.
İtalya'nın yarısına şampanya sattım.
Vendi champanhe a metade de Itália.
Crassus'a bir kadın sattım, adı Varinia.
Vendi a Crassus uma mulher, Varinia.
Arabanı sattın mı?
E o calhambeque onde está, já o vendeste?
Ya babanın takma dişlerini sattığımız günü?
E aquela vez que roubámos a dentadura do teu pai?
Bunun aynısını arkadaşına 3 bine sattığımı söyle.
Diz-lhe que vendi um há uma semana, a um amigo dele, por $ 3.000.
satıyorum... satıyorum... sattım... obur olmadığını söyleyemem...
digo uma... digo duas... foi-se embora não posso dizer que ele não seja ambicioso
İnsanların hakkını yedim. Ve Kızılderililere viski sattım.
Já aldrabei umas concessões, e vendi uísque aos índios.
Sattığımız kitapların tasarımcısı ve ilahiyat danışmanı olan Dr. Melbourne I. Feltman.
Gostaria de apresentar o criador e consultor teológico... dos livros que vendemos.
Kime sattığını bilmiyorum ama "Adam" satacak silahın olduğunu söyledi ve benim de silaha ihtiyacım var.
Não sei a quem tens vendido... mas O Homem contou-me que tens armas para vender, e eu preciso delas. Olha.
bize bir ev inşa etmek için gerekli ahşabı almak için. Çiftlik atlarımız olan Pet ve Patty, babamın çayırdaki otları kırpmak için ihtiyacı olan sabanı çekecek kadar büyük değillerdi. Onlardan ayrılmak üzücü olsa da, babam onları Bay Hanson'a bir çift öküz için sattı.
O Pat e a Patty, os nossos cavalos, não eram muito fortes para puxar o arado e alisar a terra, e por muito que pedíssemos que não o fizesse o pai trocou-os por um par de bois com o Sr. Hanson.
Arabasını mı sattı?
- Ele vendeu o carro? - Sim.
Satın aldım ve sattım, nakit.
Comprei-a e revendi por dinheiro.
Kaleyi sattıklarını mı okudun?
Leu em algum lugar... que venderam o castelo?
" Koca adam tuhafiye sattığını mı söylüyorsun?
" Rapagão dizes que vendes ideias?
- Altın levhalarım... Eğer bana bir şey olursa... 20 sene içinde, Almanlar Volkswagen'i dünyanın her yerine sattıklarında çok sinirleneceğim.
Se me acontecer algo, dentro de vinte anos, quando os alemães estejam a vender Volkswagens por todo o mundo,
Bir yolunu bulup kalan mal ve mülkümü de sattım ve buraya yerleştim. Anselm adını alarak başıma bunca felaketler açan esas adımın dertlerinden kaçmak istedim.
Depois de ter vendido o que tinha, vim viver para aqui, onde, sob o nome de Anselme, quis esquecer o desgosto desse outro nome que tanto mal me fez.
Eskiden bana çalışıp mallarımı madenin aşağısında sattığını unuttun mu?
Lembras-te quando costumavas trabalhar para mim? Vendendo os meus produtos lá na mina?
Anladığım kadarıyla fotoğraf ekipmanını okula sattı, ama Janet tam... Ne?
Ele vendeu material fotográfico para o colégio, mas a Janet...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]