English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ S ] / Savannah

Savannah traducir portugués

682 traducción paralela
Palm Beach, Savannah, Jacksonville...
Palm Beach, Savannah, Jacksonville,
Mesela Savannah'ya.
Até Savannah talvez?
Orada ne yapayım?
Que faria em Savannah?
Savannah daha iyi.
Savannah era melhor para si.
Babamın güzel Madeira'sından son kalan. Amcası Savannah'lı Amiral Will Hamilton'dan devralmış. Amiral, Carrolton'lu kuzeni Jessica Carroll'la evlenmiş.
É a última garrafa de Madeira do meu pai, que ele recebeu do tio, o almirante Will Hamilton, que casou com a prima, Jessica Carroll de Carrollton, que era prima dele em segundo grau e parente dos Wilkes.
Savannah Nehrine kadar 25 kilometre uzanır tüm Güney'in en zengin pamuk ve tütün tarlalarını aşar Lesterların bizzat yapıp içinde yaşadığı büyük evleri geçerdi.
Estendia-se por 24 quilómetros pela encosta até ao rio Savannah, pelo meio de ricas plantações de algodão e tabaco de todo o Sul, junto a grandes casas construídas pelos próprios Lester.
Bilirsin, buradan Savannah'ya kadar benden büyük günahkâr yoktu.
Sabes que näo houve maior pecador do que eu daqui até Savannah.
Savannah'da yaşayanlar bile bilir.
Até em Savannah as pessoas sabem disso.
- Savannah'dan sıkıldın mı?
- Cansada de Savannah?
Savannah, Georgia'dan geldiğini biliyorum sadece... ve annesinin ve babasının öldüklerini.
Só o que sei é o que ela disse, que tinha vindo de Savannah, Georgia... e que a mãe e o pai, tinham ambos morrido.
Florida Limited, Washington, Charleston, Savannah, Jacksonville ve Miami'ye gitmek için birinci perondan kalkıyor.
Partida do Florida Limited na linha 1 para Washington, Charleston, Savannah, Jacksonville e Miami.
Büyükannem, Charleston'dan Savannah'ya getirmiş.
A minha mãe levou-a de Charleston para Savannah. Deliciosa.
Ve onun bu keşfi, kıtanın öbür ucunda Boston'da, New York'da, Savannah'da ve okyanus aşırı diyarlarda Londra'da, Paris'te, Berlin'de yankılandı.
Em Boston, New York, Savannah e no outro lado do oceano, em Londres, París, Berlín.
Millerce açıktaki Savannah'dan atıldılar!
Foi a tripulação do Savannah, a milhas da costa.
Elimizde cezasını bekleyen bir adam var.
Já faço Savannah! Temos um homem à espera da sentença.
En son duyduğumda Savannah'daydı.
- Tanto quanto sei, em Savannah.
Bayan Stone onunla Savannah'a taşınmamı bile istedi.
A senhora Stone pediu-me para me mudar com ela para Savannah.
Cıyaklamayı kes Savannah.
Pàra de guinchar, Savannah.
Hızlan Savannah.
Continua, Savannah.
Savannah muhtemelen beni suçlar.
A Savannah, provavelmente, culpar-me-à.
Savannah kötümser değil.
Não acho que a Savannah seja cínica.
Savannah'nın şiirlerinde karidesçi mi, koç musunuz?
Nos poemas de Savannah você é o pescador ou o treinador?
Öyleyse bana yardım edemezsiniz.
Nesse caso, creio que não poderá ajudar-me com a Savannah.
Sadece birkaç aydır Savannah'nın doktoruyum.
Sabe, sou médica da Savannah há poucos meses.
Savannah'yla bu yıl iki kez soyulduk.
A Savannah e eu fomos assaltados duas vezes este ano.
Savannah bir melekti.
A Savannah foi um anjo.
Savannah'nın psikiyatra gittiğini biliyor muydun?
Sabias que a Savannah andava outra vez numa psiquiatra?
Merhaba Savannah.
Savannah...!
Savannah'yı yaşatmazsak bunun hiç bir anlamı yok.
Nada disto faz sentido, a menos que consigamos mantê-la viva.
Savannah komadan ilk çıktığında bunu tekrarlayıp durdu.
Foi algo que a Savannah repetia continuamente ao sair de coma.
Savannah, bu kıza bir elbise ver.
Savannah, dà um vestido teu a esta menina.
Bu yağı erit Savannah.
Quero que derretas este bocado de manteiga, Savannah.
Bugün aradı. Savannah'yı çok merak ediyor.
Ela telefonou hoje, muito preocupada com a Savannah.
- Evet, tabii. Savannah da.
- Sou, sim, e a Savannah também.
Savannah'yı şair olmaya kendisinin teşvik ettiğini.
Disse que foi ela quem encorajou a Savannah a ser poetisa.
Nasıl teşvik etti, söyleyeyim mi?
Quer saber de que forma ela encorajou a Savannah a escrever?
Çünkü Savannah, iğrenç ailesini yazarak ihanet ediyordu.
Porque a Savannah estava a ser desleal ao escrever sobre a odiosa família.
Savannah'ya yardımı olacaksa, evet.
Se isso ajudar a Savannah, sim.
Annen günlüklerini yakınca Savannah ne yaptı?
Que fez a Savannah depois da sua mãe ter queimado os diários dela?
Luke'u ve Savannah'yı.
O Luke e a Savannah.
Bu itiraf günleri dizisi başladı. Savannah'nın geçmişini uzun uzun anlatıyordum. Onu yaşatmak için.
E assim começou uma série de dias de confissão comigo a contar o passado de Savannah de forma a mantê-la viva.
Sorunu olduğunu ilk fark ettiğinde Savannah kaç yaşındaydı?
Que idade tinha a Savannah quando se apercebeu, pela primeira vez que algo de errado se passava com ela?
O gece, su içmek için kalkmıştım. Savannah'yı sallanan koltukta otururken gördüm.
Nessa noite levantei-me para beber um copo de àgua e vi a Savannah sentada na cadeira de baloiço...
Savannah olamaz, çünkü o bir kız.
A Savannah não pode porque não passa de uma rapariga.
Luke ve Savannah'ya sırrımı söylemem 20 yıl aldı.
Levei 20 anos para contar ao Luke e à Savannah o meu "segredo".
Savannah'nın ona neden güvenemediğini göstermek için.
Para lhe mostrar porque é que a Savannah nunca pôde confiar nela.
Savannah nasıl?
Tom, como està a Savannah?
Savannah, Charleston, Columbia, Greensboro, Richmond...
Autocarro para Savannah, Charleston, Columbia, Greensboro, Richmond,
Özellikle şu şeyler kafandayken. Sanki Savannah'ta bir radyo istasyonu dinliyor gibisin.
Parece que estás a ouvir uma estação de rádio de Savannah.
Savannah ve Gekko. Yürümekte güçlük çekiyorlar.
A Savannah...
- Savannah, fasulye ister misin?
Savannah, queres um feijão?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]