Sevimli traducir portugués
5,309 traducción paralela
- Senin işin dışarıda. Hayatına küçük sevimli birileri de girecek.
- Sabes, estás na rua, conheces algum tipo de amor.
Başına epey şey açtım ama çok sevimli şerefsiz. Doğal boyutlarda malafatı var sayılır. Kalem kadar vardır.
Só faço merda com o gajo, mas ele é adorável como o caralho, sabes, uma espécie de pénis ambulante, a comer-te à canzana.
Sadece bütün Ohio'daki en sevimli Hıristiyan hippiyi kapmakla kalmadım kendimi öyle güçlü hissettim ki, güreş bursuna başvurdum Harvard'da.
Não só saquei o hippie cristão mais giro em todo o Ohio, também me senti impelida a candidatar-me a uma bolsa de estudo de wrestling em... Harvard.
Kesinlikle çok sevimli görünüyorsun.
Estás absolutamente adorável.
Bu çok sevimli.
Isso é muito bonito.
Ne kadar sevimli.
É enternecedor...
Nasılsın sevimli şey?
Que tal, linda? Como vais?
Sevimli bir kasabaya gidiyoruz. alımlı insanların ve, ve çok eski geleneklerin olduğu... - Dışarı bak.
Vamos a uma bela aldeia, de gente boa e tradições antigas.
Evet, ama sevimli bir ukalalık.
Sim, mas é fofinho.
Benim sevimli, küçük, aptalım...
Meu querido idiota...
- Adam sevimli, bok gibi zengin.
O tipo é charmoso, e bastante rico.
- Kim Kardashian'ın kocaman göğüsleri var, kocaman kıçı ve kadın sevimli.
Kim Kardashian tem uns peitos enormes, um traseiro gigante e é amorosa.
Dışarı. Sevimli bir prensesim.
Sou uma linda princesa.
- Sevimli bir prensessin.
- És uma linda princesa.
Tamam. Peki en sevimli meleği kim kaçırmış?
Quem raptou o anjo mais adorável dos Céus?
Son projeleri onları buraya getirdi. Bizim sevimli spamıza ve tatil mekanımıza.
O último esquema deles trouxe-os para cá para o nosso lindo spa e clube de campo.
Aradığınız kişinin sevimli Kenya Rosewater olduğunu sanıyorum.
Presumo que... se estejam a referir à querida Kenya Rosewater.
Bence kardeşimizin kalbini yumuşatan kişi az önce şu kapıdan çıkan sevimli, güzel barmendi.
Acho que foi esta linda empregada de bar, a linda empregada que saiu agora, - que fez o nosso irmão ficar mole.
Sevimli bok.
Que puto.
- Bence sevimli sayılırdı.
- Isso foi adorável.
Sapıkça ya da zavallıca olabilir, ama sevimli değildi.
Ou foi psicótico ou triste. Não foi adorável.
Bunu yapmanın sevimli bir yolu yok.
Não te preocupes, a fazer isso não parecerás simpática.
Ciddi, ama çok sevimli.
Muito sério mas meigo.
Sadece sevimli, küçük bir Mercedes.
É só um amoroso Mercedes.
Sevimli kedi videoları izleyemez miyiz?
Podemos ver vídeos de gajos giros?
Sana çok sevimli bir oda ayarladım. Sana ait olan, doğu tarafında...
Tens lá a tua bela suite, tens o teu belo quarto na ala este.
Çok sevimli bir aksan duydum.
Ouço um sotaque lindíssimo.
Ne kadar sevimli, kamera da onu seviyor.
Isto é totalmente adorável e a câmara adora-a.
Komik ve sevimli olduğunu düşünmüştüm.
Eu achei-o engraçado, bonito.
Sizin için aşağıda sevimli bir oyun alanım var.
Tenho um belo recreio ali em baixo.
Çok sevimli.
Isso é engraçado.
Onunla sevimli bir şekilde konuşuyordu.
Ela fazia uma espécie de jogo de palavras com ele, e um dos supervisores disse :
Çok sevimli bir kıza benziyor.
Parece ser uma rapariga amorosa.
Sevimli eşin ve iki küçük kızın Houston, Texas'ın dışında saray evinde yaşıyor.
A sua adorável mulher e duas meninas vivem numa propriedade palaciana em Houston, Texas.
Mühim değil. Aldığım en sevimli teklifti.
Foi a oferta mais doce que alguém me fez.
- Çaylak yerine bu sevimli sözcüğü kullanıyor.
É a sua adorável palavra para dizer novatas.
O sevimli ve gençti.
Ela era... bonita e jovem.
İnterneti kapatmadan sevimli hayvan videolarına dönün siz.
Voltem aos vídeos do Panda antes que desligue a Wi-Fi.
Şüphesiz ki kendisi bugün tüm eyaletin en tecrübeli, en sevimli ve en keskin nişancı polisidir.
Hoje, é sem qualquer dúvida, a agente mais notável, destemida e perspicaz do estado da Califórnia
Evet. Ve o andan itibaren, dairemde takılmaya başlayan sevimli acil servis doktoru olabilirsin.
Sim... e depois disso, podes ser o médico porreiro do serviço de urgência, que gosta de conviver no meu apartamento.
Sevimli olduğumu düşünüyormuş ama benimle sadece göz bağı takarsam buluşurmuş.
Ela achava-me engraçado, mas só se encontrava comigo se eu usasse uma venda.
Neden buraya gelip bu sevimli insanlarla konuşmuyorsun?
Porque não vem falar com estas pessoas adoráveis?
Çok sevimli.
Tão doce.
Sevimli bir şeydi.
Ela era um amorzinho.
- Çok tatlısın ya! Çok sevimli yahu.
Ela é muito simpática.
İşte karşınızda sevimli, eğlenceli ve zekâ abidesi Brittney.
Esta é a encantadora... divertida... e inteligente... Brittney.
Çok sevimli değil mi?
Ele é um amor, não é?
Bu, dehanın temeli gibi, yılların birikimi olan tecrübe, ve bu sevimli endişeli halin gibi.
É a base do brilhantismo, mergulhada em anos de experiência, com adoráveis notas de... ansiedade.
Evet... O dünyanın en sevimli kızıdır.
- A Yesung é a mais bonita!
Oldukça sevimli biri.
É demasiado novo.
Evet ve eğer parfümümü çalmasaydı bunun çok sevimli olduğunu söyleyebilirdim.
Certo, e até penso que seja romântico se eles não tivessem roubado o meu perfume.