Sonsuzluk traducir portugués
545 traducción paralela
Ve cin bir kartalın üstünde duruyor... ve kartal boğanın, ve boğa da balığın üstünde. Ve balık sonsuzluk denizinde yüzüyor.
E o génio está sob uma águia, e a águia num touro, e o touro num peixe, e o peixe nada no Mar da Eternidade.
Bu huzursuz edici sesin içinde, hem yaşam, hem ölüm hem de sonsuzluk var.
Há vida e morte nesse inquietante som, e eternidade também.
Gerçekten çok kısa bir süre önceydi, ama o trenin istasyondan çıkması ve onu karanlığa götürmesi sonsuzluk gibi geliyor.
Foi há tão pouco tempo, mas parece-me ter sido há uma eternidade que o comboio partiu, levando-o para a escuridão. Nessa altura sentia-me feliz.
Böyle bir an insanı sonsuzluk korkusuna sürüklüyor.
Enche qualquer um de terror para toda a eternidade.
Her yaşayan ölür, sonsuzluk hepimizin sonu.
todos os vivos têm de morrer, e passar da natureza à eternidade.
Kadınlarda zamandan bağımsız farklı bir şeyler olmalı. Sonsuzluk gibi sanki.
E deveria haver algo intemporal numa mulher, algo eterno.
Aksi tadirde, sonsuzluk için dolanırlar.
Caso contrário, ficarão vagando pela eternidade.
Belki burdan sonsuzluk kavramını çıkarabiliriz.
Talvez a partir daqui, se possa medir o conceito de eternidade.
Belki sonsuzluk ölçülebilir.
Talvez a eternidade seja mensurável.
Astronomik. 10 rakamı neredeyse tam olarak sonsuzluk gücüne ulaşmış.
Nada menos. O número 10 elevado quase literalmente ao poder do infinito.
Sonsuzluk hakkındaki endişelerini giderebilirdim ama artık çok geç.
Podia ter retirado as tuas preocupações acerca da eternidade mas agora é tarde de mais.
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta quanto o espaço E tão desprovida de tempo quanto o infinito.
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta quanto o espaço E tão desprovida de tempo quanto o infinito
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta quanto o espaço e tão desprovida de tempo como o infinito.
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão estrita como o espaço...
İLK YAYIN TARİHİ 23 EKİM 1959 İnsanlığın bildiği bu boyutun ötesinde beşinci bir boyut daha vardır. Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
Existe uma Quinta Dimensão para além do que é conhecido pelo Homem... é uma dimensão tão vasta como o espaço e tão estreita... quanto o infinito.
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta como o espaço, e tão estrita como o infinito.
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta quanto o espaço e tão desprovida de tempo quanto o infinito.
İnsanlığın bildiği bu boyutun ötesinde beşinci bir boyut daha vardır. Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
Existe uma quinta dimensão para além do que é conhecido pelo Homem é uma dimensão tão vasta como o espaço e tão intemporal como o infinito
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta como o espaço e tão intemporal como o infinito
Uzay kadar geniş ve sonsuzluk kadar zamansız bir boyuttur bu.
É uma dimensão tão vasta quanto o espaço... e tão desprovida de tempo quanto o infinito.
Sonsuzluk için mi?
Por quê? Pela eternidade.
Evet, sonsuzluk.
A eternidade.
"Şimdi, işte sonsuzluk, Ester." dedi.
"Agora é a Eternidade, Esther" disse.
Bu nehrin dışında yaşam tamamen imkansız görünür ve sonsuzluk hayali yoktur.
Não se imagina viver ao pé deste rio e não ter visões da eternidade.
Sonsuzluk bitiyor!
A eternidade acaba!
Sonsuzluk... sona eriyor...
A eternidade... pára...
Pozisyonumuz girdiğimiz sonsuzluk noktasına o kadar yakın ki, aradaki farkı söylemeye değmez.
Está tão próxima do ponto em que entrámos no vazio, que nem vale a pena mencionar a diferença.
- Sonsuzluk uzun bir süre galiba.
- Eternamente é muito tempo, acho eu.
Ama savaşanlara sonsuzluk gibi gelmiştir.
Que pareceram uma eternidade para quem as viveu.
Sen de öğrencilerinle sonsuzluk hakkında konuşuyorsun.
E ainda fala aos seus alunos... em eternidade.
Ama bu sorulardan birisine cevap bulabilirsem, sonsuzluk nedir, örneğin, bana deli demeleri umurumda bile olmaz.
Mas se pudesse responder a uma dessas questões, O que é a eternidade, por exemplo, não me importaria se me chamassem louco.
Ve bu güzel genç adamın içinde sonsuzluk var.
E em este fermoso jovem é a eternidade.
Sonsuzluk yetmedi mi?
A eternidade näo chegou?
Onu ait olduğu yere gönderdim. Sonsuzluk.
Mandei-o para o lugar que merece... o infinito.
Bir çocuğun doğuşu ile dünyanın başlangıcı ve sonu, sonsuzluk ve diğer gizemleri açığa çıkar.
O nascimento de uma criança evoca o mistério de outras origens os princípios e os fins de mundos, a infinidade e a eternidade.
Aklınızdan hangi sayıyı geçirirseniz geçirin, sonsuzluk daha büyüktür.
Não importa o número que se tenha em mente, o infinito é maior.
Ve sonsuzluk bu şekilde temsil edilebilir.
E o infinito, pode ser representado assim.
Hayatım, sonsuzluk çok uzun bir süre ve zaman dediğin bazı şeyleri değiştirir.
Querido, "para sempre" é muito tempo e o tempo muda as coisas.
İkimiz de yalnızız Hoşçakal sonsuzluk gibi görünebilir
A despedida Pode parecer eterna
Hoşçakal sonsuzluk gibi görünebilir
A despedida Pode parecer eterna
Sonsuzluk.
O infinito.
Evet, sonsuzluk açısı.
Sim, o ângulo de eternidade.
Ve sonsuzluk ateşinde ilk rolümü nasıl aldığımla ilgili yazdıkların da... çok hoşuma gitti.
E foi muito amável ao descrever o meu primeiro papel principal em "chama eterna".
Bu, azalan rakamlardaki sonsuzluk kavramı üzerine kurulu bir teori.
É uma teoria matemática baseada no conceito de número infinitesimal. Não olhem para mim.
" Sonsuzluk demek, bu da çok uzun bir süre.
" Quer dizer para sempre e isso é muito tempo.
Bu çok iyi. Beni affetmen sanırım sonsuzluk kadar zaman alacak.
Isso é bom. porque vai levar uma eternidade para que me perdoes.
Mükemmel sonsuzluk ışık tarafından bozulduğunda büyük bir feryat duyuldu ve bütün kardeşler kaosa kaçtılar.
Quando o vazio perfeito foi corrompido, pela luz, ouviu-se um grande lamento, e toda a irmandade fugiu em terror.
Sonsuzluk.
Esperteza sem limites.
- Sonsuzluk.
- O quê?
Seviye seviye, sonsuzluk için,... bir başkasına sarılmaktadır.
passo a passo, até a eternidade.