Superior traducir portugués
5,134 traducción paralela
Sen üst dudağını pek oynatmıyorsun.
Sabes o que é? Tu não mexes muito o lábio superior.
Daha yüksek seviyede askeri silahlara alışkınım, RPG ya da alev makinesi gibi.
Estou mais habituado a armamento militar superior, como um lança-granadas ou lança-chamas.
Üst gövde ve bacaklardaki kas kasılmaları iyi görünüyor.
Espasmos musculares na parte superior do torso e nas pernas.
İşte o zaman orada bütün bu olanlardan daha büyük bir varlığı hissettim.
" E senti ali uma presença superior a tudo isto.
Mükemmel 20. yüzyıl'da mükemmel bir eştim. Doğu Yakası, Sarmaşık Birliği'nde eğitim almış, saygı duyulan, zengin bir koca.
Eu era a mulher perfeita para o marido perfeito do século vinte, da Costa Este, com educação superior respeitado e rico.
- Komutanınla konuştum.
- Falei com o seu superior.
Senin için sakıncası yoksa, çavuş Washington'daki komutanıma açıklamak isterim.
Se não se importa, sargento, explico isso ao meu superior em Washington.
Diğerine geçelim.
- Vamos ao próximo. - O lábio superior está dobrado.
Üst dudak bükülmüş. "Ma"...
- Dobramos o lábio superior a dizer "muh".
Aziz Bobby bize yukarıdan bakıyor, Nicky.
Aqui o sonsinho armado em superior, Nicky!
Ya yarın onunla konuşurum ya da senin başına musallat olurum.
Se não falo contigo amanhã, falo com o teu superior.
Sporu severseniz ve perde arkasındakilere dikkat ederseniz... Oyuncu... potansiyeli olanları en üst seviyeye çıkarırlar. O dövüşçü yaratma konusunda bir uzman.
Quando somos fãs deste desporto e prestamos atenção aos tipos nos bastidores que treinaram pugilistas e os levaram a um nível superior, ele é o maior a melhorar pugilistas.
Böyle bir davranışı anlayışla karşılayamam.
Não gosto dessa atitude superior.
O ingiliz dudaklarının gülümsediğini hissedebiliyorum.
Posso sentir-te a sorrir com esses lábios de moral superior.
Ama bize kendi arzularımızın çok üstünde bir görev verildi.
Mas foi-nos confiada uma tarefa muito superior aos nossos desejos.
yukarısı 1. sınıf.
Classe superior a subir as escadas.
Üst taraftaki tüm bagajları indirin lütfen.
Por favor, tragam toda a bagagem do compartimento superior.
Ama Orcas'ı daha büyük bir seviye gibi düşünürsen Orcas'dayım.
Mas estou em Orcas, se pensares em Orcas num nível superior.
Çok büyük bir sistemde küçük bir dişlisiniz ve komutanınızın emrettiğini yapacaksınız.
É uma pequena roda dentada numa grande engrenagem. E fará o que o seu Oficial Superior ordenar.
Sizin komutanız kim?
Quem é o seu Oficial Superior?
Üst güverte güvenli olabilir.
Parece que o andar superior está livre.
Hava atarsın.
Ficas com um ar superior.
Yeni işleyici, şu andaki mevcut sistemden üç kat daha kapasiteli.
Um processador três vezes superior do que o do actual sistema.
Neden şirket kartımdan 40bin dolar çekilmiş?
Porque tenho um levantamento de crédito superior a $ 40.000
Burada barınma olanakları
O alojamento aqui, é bem superior
Eğer yüzünü pencereye doğru bastırırsan Lake Superior'ın küçük bir kısmını görebilirsin.
"Se encostares a cara ao vidro, " vês uma nesga do Lago Superior. "
- Patron.
- O patrão! - O poder superior!
Cadı nasıl?
- Senhora oficial superior está de mau humor?
Yukarıdayken daha iyi görünüyor.
O tabuleiro superior encontra-se....
Şeker endüstrisi lobicileri günlük şeker tüketiminin, alınan kalorilerin % 25'i olmasını önererek, Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği miktarın iki buçuk kat üstüne çıktılar.
Intervenientes da indústria do açúcar recomendaram que 25 % das calorias, da nossa dieta diária, deveriam vir do açúcar, Duas vezes e meia superior à recomendação da OMS.
Evet. Suki, en üst kata.
Suki, piso superior.
Peki, sen üstün olduğunu düşünüyorum.
Achas-te superior.
Peki, ne kadar üstün kılan?
O que te faz tão superior?
- En üst katınız müsait mi?
- O superior de frente está disponível?
Buradaki koyu renk arka plan üstüne uygulanan merkezden uzaklaştırılmış parlak beyaz sütuna vuruldum sol üst köşedeki kızıl ve koyu sarı tonlarıyla tezat oluşturuyor ki bu da Tanrı'nın varlığıyla tezat halinde ki bu da bize en çalkantılı ve bedbaht ölümlerde bile bir umut olduğunu fısıldıyor.
Chama-me a atenção a coluna em branco em posição minimamente descentralizada, aqui... aplicada sobre um fundo escurecido, em pastel, contrastando com o escarlate e ocre do canto superior esquerdo... que por sua vez contrasta com a presença de Deus... a revelar-nos que a esperança existe mesmo diante de mortes tão atrozes e ilimitadas.
Ve her zaman kafam dumanlı geziyordum.
Sempre permanecia superior.
Olay şu ki, o kızla yatmak istiyorsun hatta kızın bir köleden farkı olmamasına rağmen.
O problema é que tu queres dormir com aquela rapariga, mesmo que ela mal seja superior a uma escrava.
Nasıl yapacaksın. Olağanüstü entelektüel birikiminle mi?
Porque estás a demonstrar o teu intelecto superior.
Saflık kayboldu, onunla eğitimim için pazarlık ediyorum.
Ele já meteu na cabeça que eu o troquei por uma educação superior.
Belki de en değerli kıdemli memurlardan biri.
Talvez o oficial superior mais amado.
Ya ikimiz de deliyiz ya da çok daha büyük bir şey oluyor.
Ou somos loucos ou algo superior está a acontecer
Ben senin kıdemli subayınım!
Sou o teu Oficial Superior.
Tepede bir açıklık var.
Há uma grande abertura na parte superior.
- Patronunuz nerede?
- Onde está o seu superior?
Kafayla 90'a takmıştım.
Um golpe de cabeça para o canto superior...
Ne zaman bir milyon doları aşsak on beş kadar başka kurulla görüşmeleri gerekiyor gerçi ama.
Mas precisam da autorização de outras 15 comissões sempre que o valor é superior a um milhão de dólares.
Neden İran Devleti daha üstün?
Por que é o Irão superior?
- Tamam. "Çekici, atletik." - "Üniversite mezunu, yüksek gelirli."
- "Atraente, atlética, curso superior, ganhos altos."
Ben... yukarıda biraz ufak şeyler görüyorum.
Eu... Eu vejo um pouco de cabelo na parte superior.
- En üst kattayız.
- Estamos no piso superior.
Yine de boş ver dedim sorun değil dert etme bunu kendine bakıcın var, telafi seksi yaparız, iyi olur.
Não era nada de importante. Eu era superior a isso. Tinha uma babysitter.