Suriye traducir portugués
659 traducción paralela
Hint zırhlarım, Tatar mızraklarım var. - Keskin Suriye kılıçları.
Cotas de malha da índia, cimitarras tártaras... espadas sarracenas bem afiadas...
Himalaya, Rus, Suriye ve kutup ayıları.
Dos himalaias, russos, sírios e polares...
Suriye'den bir ana ve çocuğu.
Um par que todos comove.
En sevdiğiniz yıllanmış Suriye şarabı.
O melhor vinho Sírio da colheita que preferis.
Suriye, Lübnan, Yunanistan, Sicilya üzerinden Roma'ya gideceğiz.
Vamos para a Síria, Líbano, Grécia Sicília e enfim para Roma.
Suriye'li bir tüccarı konuk edeceğim.
Deverei entreter um mercador da Síria.
Suriye'li tüccar dün gece benimle yemek yedi, bana verdiği yakut, Kraliçe'ye aitti.
O mercador sírio que jantará comigo esta noite... Dar-me-à um rubi que pertenceu a uma rainha.
Hititler Suriye'yi işgal etti.
Os Hititas invadiram a Síria.
Firavun'un, Hititlerin ülkesinde ve Suriye'deki zaferlerini küçümsemiş.
Depreciou as vitórias do Faraó na Síria e em terra dos Hititas.
Kuzey Afrika, Suriye, Lübnan, Filistin.
África do Norte, Síria, Líbano e Palestina.
- Biraz daha doğuda. - Suriye'de mi?
- Talvez mais para leste.
Octavian, Suriye'den Mısır'a geçti.
Octavian atravessou a Síria e entrou no Egipto.
Sadece bizim vilayetlerimiz olan Suriye ve Mısır'da da değil üstelik, Ermenistan, Kapadokya ve Arabistan'da da kıtlık var!
Existe a fome, não só nas nossas províncias da Síria e do Egipto, mas também na Arménia, na Capadócia e na Arábia.
Mısır'a, Suriye'ye, imparatorluğun tüm Doğu yarısına diyeceksiniz ki... emirlerime karşı en ufak bir direnişle karşı karşıya kalırsam, onları imha ederim.
Egipto... Síria... e o resto da metade Oriental do Império... que se houver a menor resistência às minhas ordens... irei destruí-los!
Suriye?
E a Síria?
Arabistan, Yahudi ülkesi, Kapadokya, - Suriye, Mısır...
Arábia, Judéia, Capadocia, Síria, Egipto.
- Suriye ve Mısır mı?
Síria e o Egipto?
Kapadokya, Suriye ve Mısır'da isyan eden her şehirden, beş bin kişi alınacak ve çarmıha gerilecek.
Por cada cidade rebelde de Capadocia, Síria e do Egipto... serão crucificados cinco mil habitantes!
Suriye'de efendim, yürüyerek üç gün uzaklıkta.
Três dias de marcha, na Síria, senhor.
Norveç üzerinden Rusya'ya saldırıya dair bir planımız mevcuttu. Ki Narvik çıkarması da bu nedenle yapılmıştı. Bakü ve Suriye arasındaki petrol havzalarına saldırı planımız mevcuttu.
Tencionávamos atacar a Rússia através da Noruega, de Narvik, o que levou ao desembarque em Narvik, e tínhamos planos para atacar as refinarias de Baku, a partir da Síria.
Fransa artık o kadar çaresizdi ki 73 yaşına gelmiş ve son bir yılını Suriye'de geçirmiş birisi Genelkurmay Başkanlığı'na atanıyordu.
França estava desesperada. Um homem de 73 anos ia substituir um de 68, e Weygand tinha passado esse ano na Síria, estava desatualizado.
Bana Suriye'den elma Amman'dan şeftali, Halep'ten yasemin Mısır'dan limon kuru üzüm, mersin, papatya nar, beyaz güller minik tatlılar, hindistan cevizli halka kurabiyeler, şekerler kısa pastalar, puf pastalar şeker ve tütsü kehribar, misk ve bal mumu al.
Hortelão, dê-me maçãs da Síria. Marmelos otomanos, pêssegos de Aman... jasmim de Alepo, pepinos do Nilo... limões do Egito, cidra sultanina, murta... resedá, camomila, romãs e rosas brancas... e depois docinhos, roscas recheadas... torrone gelado, confeitos, bolos... tortas folhadas, açúcar, incenso... âmbar, musgo e ceras da Alexandria.
Marsus Vibius, benim Suriye Vali'm... #... eski dostum Herod Agrippa'nın Kudüs'te tahkimat yaptığı konusunda... #... çok şaşırtıcı ve tedirgin edici bir mektup yazmıştı.
Marso Vibio, o meu governador da Síria, havia-me escrito a informar que o meu velho amigo, Herodes Agripa, estava a fortificar Jerusalém.
Beni Suriye'ye Vali ata, Part Krallığı'yla uğraşayım.
Posso ser mais útil no Império. Nomeai-me governador da Síria e tratarei do rei dos Partos.
Suriye, Batı Avrupa. Almanya.
Da Síria, da Gália, da Germânia.
Yardımcısını Suriye'yi yönetmesi için yolladı.
Mandou o seu delegado governar a Síria.
Mısır ve Suriye'yi kaybetmiştim bile.
Já perdi o Egipto e a Síria.
Suriye'de olacaklar.
Estaria na Síria.
Gaius Suriye'deyken, onu ben zehirledim.
Mandei envenenar Gaio quando estava na Síria.
Kardeşiniz Suriye'ye gitmeden önce onun için kehanette bulunmuştum.
Li os auspícios do vosso irmão Gaio, quando partiu para a Síria.
Rhine ırmağı kıyılarındaki bir kulübede doğmamışız ya da Suriye'de pis bir çadırda.
Por não termos nascido numa cabana nas margens do Reno, ou numa pequena tenda esfarrapada na Síria?
Kardeşi, 19 yaşındayken Suriye Valisi'ydi.
O irmão dele era governador da Síria aos 19 anos.
Hiçbir şey sipariş edemediğin şu Suriye restoranını hatırlıyor musun?
E aquele restaurante sírio que não podíamos pedir nada?
Ama şef Suriye'li değildi, değil mi?
Mas não era sírio, era?
Suriye'nin valisi Filistin'de sayım yapmak istiyor.
Mas o governador da Síria decidiu incluir a Palestina num censo.
Suriye İmparatorluğu gibi, inip kalkıyor.
Sempre para cima e para baixo, como o Império Assírio.
Bu vergilendirme ilk olarak Suriye valisi Cyrenius zamanında yapılmış ve şehrinde yaşayan herkes vergi altına alınmıştır.
Foi no tempo em que Quirino era o governador da Síria. Deviam todos voltar às suas cidades para isto.
Patronların bunları Suriye'den ödünç alınan bir MiG'den almış.
Os seus chefes arranjaram num MiG da Síria.
Mısır, Suriye, Lübnan, Irak ordusu ve Kral Abdullah kabul ederse Ürdün ordusu da Arap Birliğine destek verecek.
Os Exércitos regulares do Egipto, Siría... Líbano, Iraque... e Transjordânia, se o Rei Abdullah alinhar com a Liga Árabe.
Suriye'den, Mısır'dan, Lübnan'dan Tunus'tan, Fas'tan, Yemen'den.
Da Síria, Egipto, Líbano... Tunísia, Marrocos, Yemen.
Suriye topçuları Golan Tepelerinin hakim noktalarından sınırın ötesindeki İsrail köylerini ateş altına altı.
Das elevadas posições dos Montes Golan... A artilharia Síria tinha estado a bombardear vilas Israelitas em baixo, para cá dá fronteira.
- Golda. Suriye'den gelen tehditler yetmezmiş gibi Ürdün ile Irak uçak ve pilotlarla işbirliği yapıyor.
Golda, a acrescentr à ameaça da Síria, a Jordânia exercita-se com os Iraquianos... incluíndo aviões e pilotos.
Bu sefer İsrail askerleri Suriye'nin Golan Tepelerindeki beton sığınaklarını ele geçirdi.
Desta vez os soldados Israelitas ocuparam os'bunkers'de cimento dos Sírios nos Montes Golan.
" Sovyet nakliye uçakları Suriye'de. Rus askerî danışmanların ailelerini tahliye ediyorlar.
" Aviões de transporte Soviéticos estão na Síria... a evacuar as famílias do conselheiros militares Russos.
Suriye ile Mısır'ın yarın öğleden sonra bize saldıracağına dair güvenilir istihbaratlar aldık.
Temos informações fidedignas que a Síria e o Egipto, ambos atacarão esta tarde.
Suriye ordusu Golan Tepelerini aşarak hemen altındaki çiftlik yerleşimlerine doğru yöneldi.
O Exército Sírio irrompeu através dos Montes Golan... dirigindo-se aos colonatos agrários abaixo.
İsrail kuzeyde Golan'ın tamamını tekrar ele geçirerek Şam'a 40 km kalana kadar Suriye topraklarında ilerledi.
No Norte, Israel tinha reconquistado todo o Golan... e penetrado na Síria até 40 quilómetros de Damasco.
Suriye'yi bilemem. Bunda bile anlaşma sağlamıyorlar.
Dos Sírios nada sei, eles nem sequer concordam com isso.
- Perjileana, Suriye 2. konsülü.
Virgilianus, Procônsul da Síria.
Perjileana, Suriye 2. konsülü.
Virgilianus, Procônsul da Síria.
Ama tersine, deniz yoluyla Suriye limanlarından...
Não.