Sıcaklık traducir portugués
1,894 traducción paralela
Ama güneş yükselir, sıcaklık çöker ve dayanılmaz bir hal alır.
Mas como o Sol já se pôs e o calor desapareceu eu não queria fazer papel de turista.
Dur biraz, sıcaklık düşüyor.
Espera um pouco. A temperatura baixou.
Havadaki nem, yükseklik, sıcaklık, rüzgâr, toz taneleri.
Humidade, temperatura, vento, deslocações do ar.
Yükseklik, nem oranı, sıcaklık, hepsi onun lehine.
Altura, humidade, temperatura, levadas em conta.
Sıcaklık sanki 58 derece gibiydi ve her yer betondan oluşuyordu.
Ali fazia 58ºC e tudo era de cimento.
Hava tahminine göre, erken kış fırtınasıyla birlikte sıcaklıklar - 6 dereceye kadar düşerek eyalette ortalama 15 ile 25 santim kar kalınlığına neden olacak.
Prevê-se que esta tempestade no início do Inverno baixará a temperatura para - 10 e produzirá uma média de 15 a 25 cm de neve por todo o Estado.
Atlanta'da sıcaklık 64 derece.
A temperatura em Atlanta é de 20º.
Sıcaklık dalgalanmalarını ve denge kaybını açıklar.
Explica a temperatura, a desorientação.
Manopoz sıcaklık dalgalanmasına ve "yumuşaklığa" neden olur. Yumuşaklık haplara, haplarda mavi görmeye neden olur.
A menopausa provoca flutuações na temperatura, falta de rigidez, daí a procura pelo comprimido e a visão azul.
Lejyoner Hastalığı titreme ve sıcaklık değişimini açıklar. Akıl sağlığının bozulması da saldırganlığa sebep olur.
Doença do legionário explica flutuações de temperatura, a alteração no estado mental, provoca agressão.
Ellerindeki sıcaklık,
Aquecido em meus braços
Sıcaklık yüzünden. Dinle, neden içeri girip... Antonius'a onu beklediğimizi söylemiyorsun?
Ouve, por que não vais lá dentro e dizes a Antonius que estamos à espera para o ver?
Hayır, sıcaklık işe yaradığını gösteriyor.
O calor significa que está a resultar. Não se mexa.
Bence sinirleri "sıcaklık kontrolünü" bozuyor.
Acho que são os nervos que estão a interferir no controlo da temperatura.
Sıcaklık çok hızlı düştü.
A temperatura desceu muito rapidamente.
Solunum ve sıcaklık grafikleri özellikle son yanıtında yalan olduğunu gösteriyor.
A transpiração e a temperatura indicam que mente, sobretudo na última resposta.
Tamamiyle aynı sıcaklık seviyesine sahiptiler.
Têm o mesmo grau de sensualidade.
- Sıcaklık dayanılır gibi değil.
- O calor é insuportável.
Unutma, sıcaklık sıfırın altında.
Lembra-te, estás a temperaturas abaixo de zero.
Şu anda sıcaklık, nem ve hava basıncı için üs protokollerini aşmaya çalışıyorsun.
Você tentava contornar os protocolos da base, para temperatura, humidade e pressão atmosférica.
Ve hâlâ artmakta sıcaklık.
Está em progresso.
Burası Ateş Adası sıcaklık 10 yıl öncesine göre 3 derece daha yüksek.
está é a ilha do calor, A temperatura hoje está 3 graus mais alta do que a 10 anos atrás.
Aynı sıcaklık
A mesma temperatura,
Sıcaklık şeytanın işidir.
É a temperatura do Diabo.
Kessel Run'ı 12 parsekten daha kısa sürede yapan ve buz gezegeni Hoth'ta sıfırın altındaki sıcaklıklara önemsediği kişiyi büyük, çirkin Wampa'dan kurtarmak için göğüs germesiyle hatırlanacak.
Ele é recordado como o tipo que fez o Kessel correr em menos de 12 parsecs e que enfrentou as temperaturas negativas do planeta gelado de Hoth, para salvar alguém importante para ele, do grande e feio Wampa.
Elimi sadece üzerine koydum ve bütün vücudumu bir sıcaklık kapladı.
Só meti a mão em cima. E todo o meu corpo aqueceu.
Sıcaklık.
A temperatura.
Basit emf, evp ve sıcaklık akışı alıyorum.
Estamos a fazer medir EMF, EVP, a variação de temperatura.
Ve o ifadede, o düzeltmede bir çeşit sıcaklık bulacaksın.
E nessa frase, essa correcção, haverá uma espécie de amor.
Sıcaklık değişimlerine tepki veren bimetalik zamanlayıcı deneyebilirdik.
E podemos experimentar um temporizador bimetálico que responda às alterações de calor.
Deri yüzeyindeki sıcaklık artmıştı.
A temperatura da pele está alta.
... bu sıcaklığın bir kombinasyonudur ve nem, bunlar ikisi birleşti.Bu yüzden bugün sıcaklık yaklaşık 38 C olacak,
e a humidade, Combinando os dois. Então vai ser cerca de 100 graus,
Ama 41 C ile 43 C arasında hissedilecek, ve bu gölgedeki sıcaklık.
Mais ele vai sentir como 105 a 110, na sombra.
- Ama baba, sıcaklık dışarda 32 derece.
- Pai, estão 30º.
Bölgenizde bulunan ecza deposundan temin edebileceğiniz biraz gaz... ve düşük sıcaklık kapları ile, insanları, eğer dikkatsiz davranırlarsa, parmaklarını, soğuk gaza kaptırıp kaybedeceklerine inandırabilirsiniz..
Com gás pressurizado da loja de produtos agrícolas e uns recipientes criogénicos, podemos convencer os outros de que se forem muito curiosos, podem queimar um dedo e perdê-lo.
Sıcaklık, tuz ve suyun bir arada olması ne kadar zaman önce öldüğünü söylememi baya zorlaştırıyor.
Com a água, o calor e o sal, é muito difícil determinar há quanto tempo ela foi morta.
- Sıcaklık için mi?
- Por causa do calor?
Güzel bir gün olacak. Rüzgar hafif, hava açık, sıcaklık 28 derece.
Deve ser um dia agradável, com 28ºC e uma brisa ligeira a soprar de Santa Ana.
Termometreler ani sıcaklık değişimlerini saptamak için.
Termómetros para detectar mudanças bruscas de temperatura.
Bilmiyorum ama burası güvenli değil..... dünyanın çevresindeki bozulan fay hattı binlerce evi, okulu yok ediyor... Uzatem Peninsula'daki Chichen-Itza, sıcaklık normal değerlere düştü
Os tremores de terra ocorreram por toda a parte destruindo milhares de casas, escolas... Em Chichen-Itzah, na península de Yucatan, as temperaturas baixaram drasticamente e enquanto a neve cai sobre as antigas ruínas Maias...
Sıcaklık düşüyor Bilmiyorum
As temperaturas estão a baixar.
O sıcaklık üniformasından içeri işlemiyor. Onun yerine geçerdim.
Aquele calor não penetrava aquele uniforme.
Çöl olmuş ve sıcaklık 50 derece.
É um deserto e estão uns 49 graus aqui dentro.
Sıcaklık var ama ateş yok, güneş ışığı yok.
Há calor... mas não há fogo, nem luz do sol.
Sıcaklık 50 santigrat dereceye kadar yükselir.
As temperaturas sobem aos 50 oc.
Sıfırın altındaki sıcaklığa bağışıklık kazanmaları için hiç bir şey yapmadık.
Não fizemos nada para faze-las imunes a temperaturas abaixo de zero.
- Sıcaklık dayanılmaz.
- Este calor é insuportável.
Dışarıda sıcaklık 0'ın altında.
Estão graus negativos lá fora.
O kadar yaklaştık ki, kızgın eriyik plastiğin sıcaklığını hissedebiliyorum.
Tão próximo, que quase sinto o calor do plástico fundido.
- Bu sıcaklık, iskeleti eritmek için yeterli.
Quente o suficiente para liquidificar este endosqueleto.
760 santigrat derece ön sıradaki bayanın yaklaşık sıcaklığı.
760 graus Célsius... A temperatura aproximada da senhora na fila da frente.