English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ S ] / Sıtma

Sıtma traducir portugués

620 traducción paralela
- Evet, yani ısıtma.
Quero dizer, aquecimento.
" Hemşirelik yaptığım hastanedeki askerlerin çoğu buraya Burma'dan getirilmişler ve yaraları olduğu gibi bir de sıtma hastalığı çekiyorlar.
"Muitos soldados no hospital onde estou a ajudar... " acabaram de chegar de Burma " e, em adição aos seus ferimentos, apanharam a febre da selva.
"Çocuk çok hastayken onu iyileştiren sıtma ilacından bana biraz gönderebilirsen çok iyi olur ilacın askerlerimize de faydası olacağına eminim."
"Seria maravilhoso se me pudesses enviar alguma desse remédio contra a febre... " o qual curou Boy quando ele estava tão doente,... " " pois tenho certeza de que iria ajudar também os nossos soldados. "
Çöle giden yol sıtma ilacı ormanından geçiyor.
Muito além do deserto está a selva do remédio contra a febre.
Ama sıtma ilacı ormanından kilometrelerce uzakta.
Mas fica a muitas milhas de distância da selva do remédio para a febre.
- Sıtma ilacı ormanı tehlikeli.
- Selva da medicina da febre ser perigosa.
Sıtma ilacını almana yardım etmek istiyoruz.
Queremos ajudar-te a apanhar o remédio da febre.
Bir çocuk, bir maymun, bir at hırsızı ve bir kadın katil hepsi sıtma ilacı arıyor.
Um miúdo, um macaco, um ladrão de cavalos e uma acusada de assassinio,... todos à procura de remédio para a febre.
Tarzan sıtma ilacı için geliyor.
Tarzan veio pelo remédio da febre.
Tarzan, eski izci Jane'e sıtma ilacını götürmekten başka Londra'da senin için ne yapabilirim?
Bem, Tarzan, velho amigo... que mais posso fazer por ti em Londres além de entregar o remédio à Jane?
Çünkü almazsanız ve hastalanıp sıtma olursanız... bu diğerleri için de işleri zorlaştırır.
Porque se não o fizerem e adoecerem, sobretudo com febre... será mais difícil para o resto de nós.
Sanırım sıtma olmuşsunuz efendim.
Acho que apanhou malária, senhor.
Sıtma gibi yakıyor kanımı, kurtar beni bu dertten.
porque ele me agita o sangue, como uma febre, e tu deves curar-me.
- Hayır, hafif sıtma.
Que se passa? - Um ataque de malária.
- Sıtma...
Oh, malária.
Esas düşmanımız ormandı. Sivrisinekler ve yengeçler. Sıtma.
Finalmente, os encurralamos num canto da ilha... e pusemos um fim à resistência organizada em Guadalcanal.
Öldüler sıtma, dizanteri, beriberi ve kangrenden.
Morreram de paludismo, disenteria, beribéri, gangrena.
Sadece sıtma.
É só malária.
Ya sarhoşsun, ya da çok kötü sıtma olmuşsun.
Ou é isso ou estás a delirar.
Beyinsel sıtma.
Malária cerebral.
Aşırı kinin ( sıtma ilacı ).
- Muita quinina.
Sizden kronik ve gizli sıtma arasındaki farkın ölümcül özel klinik türleri... bakımından özetini dinlemek istiyoruz.
- Gostaríamos de ouvir uma quantia dos tipos clínicos especiais fatais... - assim diferenciados da malária crônica ou malária latente.
Sıtma hastaları için uygun?
Vai servir para os pacientes da malária.
Sıtma ya da kuduza ne dersiniz? Doğru söylüyorum.
Que tal malária ou hidrofobia?
Onların sıtma, çiçek ve kızamıktan öldüklerine şahit oldunuz.
Viu-os morrer de varíola, de sarampo e de malária.
- Merkezi ısıtma.
- Aquecimento central.
- Sıtma, iskorbüt.
- Malária, escorbuto.
- Lanet olası sıtma.
- É da malária.
Hiç sıtma krizi geçirdiniz mi?
Já alguma vez teve, coronel?
Şükür ki işim arkamı ısıtma zevkime karışmıyor.
Felizmente, a minha vocação permite-me o prazer de ficar de costas quentes,
Ama o sıtma çok kötüydü.
Mas a malária é muito mau.
- Bu sıtma hapları, olağanüstü şeyler.
Maravilhos estes comprimidos para a malária.
Sıtma için en iyi tedavi dinlenmedir.
A melhor cura para a malária é o descanso.
Neredeyse sıtma haplarım bitmek üzere.
Estou quase sem comprimidos para a malária.
Kiunga'ya gitmek için George'u terkettiğimizde sıtma ataklarından kurtulmuş görünüyordu, aynı gün biz de Elsa'nın okyanusa vereceği ilk tepkiyi merak ediyorduk.
O George parecia que já estava melhor do ataque de malária. No dia seguinte partimos para Kiunga... e imaginávamos como a Elsa reagiria ao ver o mar pela primeira vez.
Duvarımız bataklık. Kilometrelerce uzunlukta bataklık. İçi leş gibi su, çamur, zehirli yılan ve sıtma mikrobu dolu.
O pântano é o nosso muro, quilómetros e quilómetros dele, cheio de água suja, areias movediças, cobras e malária.
Evet, eski sıtma zaman zaman tekrarlıyor.
Foi só um ataquezinho de malária.
36 saatlik, kademeli ısıtma işleminden sonra Dr. Barkoff ve ben, yeniden başlayan bir kalp faaliyeti saptadık.
Apôs 36 horas de aquecimento progressivo, o Dr. Barkoff e eu constatámos uma retoma dos movimentos cardíacos.
Etiyopya'da 18 ay, sıtma ve dizanteriyle birlikte.
malária e desinteria incluídas.
Sıtma, ya da her ne ise, Bilmiyorum.
Vais parar de tremer?
Burkmalar, şişlikler, sıtma ve eyer ağrıları için.
- e coloque na minha sela...
Sıtma!
Panariço!
Onlara küçük bahçeler ve pencereler verdik, ve ısıtma sistemleri kurduk.
Demos-lhes pequenos jardins, janelas... Pusemos água, luz e aquecimento.
Kuzey Rusya'nın karanlık ve aşırı soğuğunda ısıtma ya da elektrik ışığı yoktu.
Na escuridão e frio intenso do Inverno do norte da Rússia, já não havia aquecimento nem luz eléctrica.
Sıtma, dizanteri, tifüs dengue ateşi, isilik. Özellikle de muson sırasında oluyordu.
Malária, disenteria, febre fluvial, febre de dengue, urticária, sobretudo durante a monção.
Bak! Bunu durdurmalısın, Louie. Dağıtma yoksa, mal da yok.
Tens de me dar um chuto, Louie.
O sıtma.
Ele tem malária.
DeSalle, sıcaklık dağıtma birimlerine güç aktarın.
DeSalle, canalize a energia para as unidades de dissipação de calor.
- Ama dağıtma sırası sizde.
Estamos de serviço.
- Benim önerim bizden dörderli veya beşerli gruplar yapalım, ve bu gruplar, üniversitenin dışında durmalılar ki zamanı geldiğinde, polisin arkasından harekete geçebilsinler. - Evet, dikkat dağıtma taktiği olarak yani, böylece diğerleri de zaman bulabilirler.
Quando a Polícia avançar sobre os grevistas devem mover-se por detrás da Polícia, para distrair... assim o resto poderia conseguir...
Kabanlarımızla oturuyorduk çünkü ısıtma yoktu. Soğuktu. Titreticiydi.
Sentámo-nos com os casacos vestidos, porque não havia aquecimento e estava um frio de arrepiar e, nessa atmosfera de destruição e miséria, começou o concerto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]