Tanto traducir portugués
54,309 traducción paralela
İşte bu yüzden, bu övgüleri almak için çok çalıştım ve çok iyi bir sanatçı olarak kendimi markalaştırdım. Nihayetinde, kendime ait modellik ajansımı kurabildim, gir ve çık, değil mi?
Posto isto, foi por isso que trabalhei tanto para conseguir o reconhecimento público e ser capaz de me promover como artista de topo e, eventualmente, conseguir criar a minha agência de modelos e...
Her şey çok değişti.
Mudou tanto.
O kadar parayla ne yapacağımı bilemedim.
Não sabia o que fazer com tanto dinheiro.
Bu kadar eğlenmesene Clay.
Para de te divertires tanto, Clay.
Hayır Clay, seni çok severdi.
Não, Clay, ela gostava tanto de ti.
Neden bu kadar uzun sürüyor?
Porque estás a demorar tanto?
Bizim için zaten çok şey yaptın ama Hannah'nın dolabındaki kitaplardan birinin içinde bir şey bulduk ve ne anlama geldiğini bilmiyoruz.
Já fez tanto por nós, mas encontrámos uma coisa dentro de um dos livros no cacifo da Hannah e nós...
Tony'yi uzun zamandır görmemiştim, yemeğe davet edeyim dedim.
Já não via o Tony há tanto tempo que decidi convidá-lo para jantar.
Her neyse.
Tanto faz.
Belki kızlarla olan şansımı azalttı ama zaten pek parlak değildi.
Deve ter piorado as hipóteses com raparigas, já não eram boas, por isso tanto fez.
Çok üzgünüm.
Lamento tanto.
Bizim kadar uzun süredir evliysen en fazla dışarıdan yemek söyleyip kırmızı şarap içersin.
Quando se está casado há tanto tempo, o melhor que se pode esperar é ir buscar jantar e vinho tinto.
Küçük bir kâğıt parçasının neden çok değerli olabileceğini hayal edemezsin.
Nem imaginas que um papelinho possa significar tanto.
Bana yaptığın kadar değil.
Não tanto como a mim.
Özür dilerim, bu kadar gecikeceğimi bilmiyordum.
Desculpe, não sabia que me ia atrasar tanto.
Hannah'ya neden bu kadar değer verdiğini.
Porque te importavas tanto com a Hannah.
Bu kadar tecrübeli olmanızdan belli.
Não admira que tenha tanto jeito.
Belki bu kız o kadar içmemiş olsaydı sonrasında olanlar asla yaşanmazdı.
Talvez se esta miúda não tivesse bebido tanto, o que aconteceu depois não teria acontecido.
- O kadar mı belli?
Nota-se assim tanto?
Bana ne?
Tanto faz.
Sana ne mi?
Tanto faz?
Jeff seni çok severdi.
O Jeff gostava tanto de ti.
Ona notlarında çok yardımcı oldun.
Ajudaste-o tanto com as suas notas.
Jess, neden bu kadar geç aradın?
Jess, porque demoraste tanto?
Neden bu kadar takıyorsun?
Porque te importa tanto?
Sancak tarafına dümeni kırıp ateş altında kalmaya hazırlanmamız lazım.
Devíamos virar a estibordo tanto quanto possível e prepararmo-nos para sermos alvejados quando o fizermos.
O obez piçi benim kadar sevenler için birkaç şey söylemek istiyorum.
Para qualquer um aí fora que gosta do gordo bastardo tanto como eu, só quero dizer umas palavras.
Bizim gibiler zaten çok şey kaybetti.
Tipos como nós... Que já perderam tanto. - Não me conheces.
Aklında kalmasını istediğin çok şey olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Ama hepsi unutulup gitti.
Lembro que disseste que havia tanto que querias lembrar, e que esquecias.
Verebilecegin kadar ver.
Tanto quanto possas dar-me.
Bana ihtiyaçları olmamasını öyle istediler ki renkli üç masum kahramanı öldürdüler ama yine de beni geri getirmeleri mi lazım?
Eles não me queriam tanto que mataram 3 heróis de cor e ainda me chamaram?
Benim de yok. Tek dediğim aslında sarhoş hâlim İsrail'i o kadar destekliyormuş ki ülke için en iyisini istiyormuş.
Só estou dizendo, o eu bêbado apoia tanto Israel que ele quer o melhor...
Korktuğun şey o değil.
Isto não é aquilo de que tens tanto medo.
Yapacak çok şeyim var.
Tenho tanto para fazer.
Kim senin için daha fazla para verir?
Quem pagaria assim tanto por ti?
Kaderimiz bir şekilde birbirine bağlıydı.
E que ele e eu de certa forma estávamos destinados a significar tanto um ao outro.
Yetişkinlere daha fazla dayanamıyormuş.
Disse que não aguentava estar tanto tempo com adultos.
Bence belki de bazen bu mükemmellik düşüncesine sıkı sıkı sarılıyorum.
Talvez... Às vezes agarro-me tanto à ideia... de perfeição, tão rígida,
Bu yüzden senden ve benden bu kadar korkuyorlar.
E é por isso que têm tanto medo de vós e de mim.
Bu seferki rüzgar arkalarına alınacak kadar yakın değil.
Ele não está assim tanto a favor do vento. Nem um bocado.
Yenilere ise pek güvenmem.
Nos novos? Não tanto.
Uzun zaman oldu.
Há tanto tempo.
Sorun IŞİD'i yok etmek değil Sayın Başkan ancak...
O problema não é tanto destruir o ISIS, Madame Presidente...
Bay Quinn öfke ve depresyondan dolayı acı çekiyormuş.
Sei que o Sr. Quinn sofre tanto de raiva como de depressão.
Tamam, burada Facebook, Instagram, Twitter hesapları görüyorum. 4Chan, 8 Chan, kahrolası Linkedln.
Então, estou a ver contas do Facebook, Instagram, Twitter... 4chan, 8chan, o maldito Linkedln, tanto faz.
Cumbraland'daki Başrahip Eadred'e rüyasında görünüp Saksonların ve Danların kralı olarak Guthred'in ismini zikretmiş.
- Ele apareceu num sonho ao abade Eadred de Cumbraland. Nomeou Guthred como rei, tanto dos Saxões como dos Dinamarqueses.
Olabildiğince uzağa giderdim.
Afastava-me disto tanto quanto possível.
Gülümseyişini sanki ezelden beri ilk defa öyle görüyordum.
Era a primeira vez em tanto tempo que te via a sorrir.
Çok kötü yağmur yağıyordu, korktum.
Estava a chover tanto... E eu assustei-me.
Kendimi hayatta kalan tek kişi olduğuma ikna edinceye kadar yürüdüm.
Caminhei tanto que me convenci de que era a única coisa viva naquele lugar.
O kadar zaman harcamakla aptallık ettim.
Fui estúpida ter perdido tanto tempo.