English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ T ] / Tanırdım

Tanırdım traducir portugués

1,444 traducción paralela
Kabaca tanırdım.
Conhecia vagamente.
Bir adam tanırdım, kimsenin adını bilemeyeceği, küçük bir kasabadandı, o yüzden kasabanın adını söylememe gerek yok.
eu conheci um cara que tinha na cidade e nem posso dizer como se chamava
- Sanırım görseydim tanırdım.
- Acho que o reconheceria se o visse.
Onu çok çok iyi tanırdım.
E eu conhecia-o muito, muito bem.
Onu çok iyi tanırdım.
Conhecia-o muito bem.
Meşhur olmadan önce Lee Pratt'i tanırdım. Buradaki kulüplerde çalmaya gelirdi. Sahnede tanışmıştık.
Conheci o Lee Pratt antes de ele ser famoso, quando vinha cá actuar nos bares, que foi onde o conheci.
DeFeoları iyi tanırdım.
Eu conhecia os Defeo muito bem.
- Tanırdım.
- Conheci.
Onu uzun zamandır tanırdım.
Conheci-o há muito tempo.
- Senin gibi bir erkek çocuk tanırdım.
- Uma vez conheci um menino como tu.
Babasını tanırdım.
Eu conheci o pai dele.
Frank'i tanırdım.
Conhecia o Frank.
Eskiden onu biraz tanırdım.
Cheguei a conhecê-lo.
Bir zamanlar bir delikanlı tanırdım. Elmalı pastayla cinsel ilişkiye girmişti.
Conheci um certo rapaz... que teve relações sexuais com uma tarte de maçã.
- Tanırdım canım. - Hayır.
- Aposto que reconhecia.
Elbette, Oley Maynor'ı tanırdım.
Bem, claro, eu conheço o Oley Maynor.
Adı Tony Mangione olduğu zaman tanırdım.
Eu o conheci quando ele se chamava Tony Mangione.
- Ben oldukça tanırdım.
- mas... - Eu conhecia-o bastante bem.
Arkadaşlarının çoğunu tanırdım.
Conheço muitos amigos dele.
Onu tanırdım.
Eu conhecia-o.
- Ölmeden önce, karını tanırdım.
- Conheci a tua mulher, antes de falecer.
Seni Scott ile tanıştırdım mı?
Posso apresentá-lo ao Scott?
Seni tanıştırırdım ama duyduğum kadarıyla bugünlerde en az benim kadar ünlüymüşsün.
Eu apresentava-me, mas parece que és tão famoso como eu hoje em dia.
Karısının, onun yeteneklerine güven duymayışına karşın, Burt çitlerin ardında bir kadınla tanışmayı başarmış ve bu kadın, onun firar etmesine yardım etmeyi kabul etmişti. Ve şimdi de kararlaştırdıkları saatte, kararlaştırdıkları yerde beklemekteydi.
Burt conseguiu marcar um encontro com uma mulher fora dos portões e ela concordou em ajudá-lo, e lá estava ele esperando na hora marcada no local marcado
Burda biyerlerde dediler ve sizi bulamadım sizi Newyork'tan apar topar aldırdığım için de özür dilerim ayrıca.
Perdemos o vosso rastro algures, acho que foi em Belan. Peço ainda desculpa por não ter estado convosco em Nova Iorque.
Bu, Sally için hem tanıtım açısından hem de bu iş ona bir meşruluk kazandırdığı için çok akıllıca bir hareketti.
Do ponto de vista publicitário, e em termos de lhe dar legitimidade isto foi um grande jogada para o Sally.
Onu büyükannenle tanıştırdın mı?
- Portanto, achas que... - Não, tento não pensar.
"Keçileri kaçırdı" dan daha teknik bir tanımlaman var mı, George?
Algo tecnicamente mais específico do que "descontrolado", George?
Böylece, romanım üzerinde çalıştım ve hayranlarımı tanımaya biraz zaman ayırdım - bilirsiniz, beni olduğum yere getirenlere geri birşeyler vermek.
Portanto trabalhei no meu romance e conheci os fãs, para homenagear os que me ajudaram.
Böylece gittim, kendimi tanıttım ve beni neden görmek istediğini sordu. Böyle çağırdığı için özür diledi.
Então eu chego, apresento-me, e pergunto o porquê ela querer ver-me.
Beni Nobu ile ilk tanıştırdığında ona ilgi gösterdiğim için çok aptalım. - Onu reddedemezsin.
Quando me apresentou pela primeira vez ao Nobu, fui tola em prestar-lhe atenção.
Sarabeth ile tanışıp evlenene kadar ayakları arkadan dikişli o şeyleri yalnızca küçük çocukların giydiğini sanırdım.
Eu pensava, que antes de eu me casar com Sarabeth... que só haveriam criancinhas... que usava aquelas coisinhas com pés.
Onu tüm büyük müşterilerle tanıştırdım.
Apresentei-o a todos os principais clientes.
Onu dünyanın önde gelen müşterileriyle tanıştırdım.
Apresentei-o aos maiores clientes do mundo.
Yerinde olsam onunla tanışırdım.
Lá falar com ele, se fosse você.
Ben olsam, bu kanalın, haber merkezinin başardıkları ile tanımlandığını tartışırdım.
Sustentaria que esta estação... define-se pelo que o departamento de notícias conseguiu.
Sizi arkadaşın mı tanıştırdı?
Mas, a tua amiga apresentou-te?
Onları ben tanıştırdım.
Eu apresentei-os.
- Efendim, elimizdeki bütün tanı programlarını çalıştırdım.
Senhor, estou a correr todos os diagnósticos que temos.
Kızı evime getirip bir arkadaşımla tanıştırdım.
Eu levei-a para minha casa e apresentei-a a um amigo.
Ve kızlarımı nereden tanırdınız?
E você conheceu as minhas filhas como?
Mark'tan sıkıldığımı söylememi beklediğini söylerek benle şakalaşırdı ve beni sonra götürecekti.
Ele costumava brincar comigo, dizendo que estava só esperando eu me cansar de Mark para que pudesse me roubar dele.
Seni tanıştırırdım ama üçünü tanımıyorum.
Apresentava-vos, mas não sei quem são.
Beni, zenci mi, nörolog mu yoksa bir araba hırsızı olarak mı tanıtırdın?
Dizias à rapariga que era negro, neurologista ou ladrão de carros?
Bu sabahki tanıtım çekimini kaçırdın!
Esta manhã, faltaste às gravações do anúncio.
Aslında, Bobbie, arkadaşım Alex bir adamla tanışma hususunda çaresiz ve bu yüzden bir grup müşteri çağırdım ve sahte seçme uydurdum.
Na verdade, Bobbie, a Alex estava desesperada por conhecer um homem por isso chamei uns quantos clientes e preparei uma audição falsa.
Oraya gittim, bir taksi çağırdım ve sürücüyü tanıdım.
Quando cheguei, chamei pelo táxi e reconheci o condutor.
Sonuncusuyla ben tanıştırdım.
Apresentei a ele a última. Sério?
Tanıştırdım.
Eu só fiz as apresentações.
- sana söyledim, Onları tanıştırdım.
- Eu já vos disse, eu apresentei-os.
Babbitt, Nevelson'ın Cole Center yapımında sendikasız işçi çalıştırdığına dair tanıklık yapmayı kabul etti.
Sim, Babbitt concordou em testemunhar que Nevelson contratou a sua equipa sem sindicato para soldar pontos nos alicerces do Centro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]