Tater traducir portugués
62 traducción paralela
ve akşam yemeği için Tater Tots'u arıyor. Fakat ben mutluyum. Evet, ben sadece...
É bom que deixe o meu marido em paz e se não consegue controlar a sua hostilidade libertina, tenho uma lista de terapeutas muito bons que acho...
Mutlu bir Tater-Totting balık adamım. Ne kadar acıklı, Steve.
Escuta, seu sacana, queres tratar disto, passa por cá.
Çubuk patatesler.
Pauzinhos Tater.
- Ve patates kizartmasi!
- E Tater Tots!
Patates kizartmasi severim.
Gosto de Tater Tots.
Ben hiç Tator Tots görmüyorum.
Não vejo os Tater Tots.
Hapsi boyluyorsun, Bart. Karına ve küçük patates çocuklarına elveda de.
Vais para a prisão, Bart. Diz adeus à mulher e aos Tater Tots.
17 yıl sonra New York ta arka koltukta ellerim kelepçeli burnumdan kan gelerek oturuyorum ve bu polis devam etti, "sen Ron'Patates Salatası'White mısın?"
17 anos depois na cidade de Nova Iorque Estou eu algemado nu banco com sangue a correr pelo nariz e o polícia começa, "Você é Ron'Tater Salad'White?"
Patates'i yakaladın. "
Vocês apanharam o Tater! "
Oğlum.. ... bızdık benle kaplı.
Meu filho Tater Tod está coberto de sinais.
- Kızarmış patates yok mu?
- Não há Tater Tots? - Não.
Kızarmış patates!
Tater Tots?
Hapishane kafeteryasında Tater Tot'larımı çalardı!
Ele roubava-me o puré de batata na cantina da prisão!
Peki ya Tater Tot'larımı çalman?
E roubou-me o puré de batata!
Soktuğumun kulübünde, kızarmış patatesin yanında meme de ikram etmiyorlar ya!
Numa porra dum clube de strip. Mamas e Tater Tots não conjugam.
Tater öldü ama Avon yaşıyor, adamım.
O Avon ainda está vivo.
"Anneciğim, eğer kovulursan, beleş patateslerden almaya devam edebilir miyim?"
"Mãe, se fores despedida ainda posso comer os restos dos tater tots?"
Son patates püremi de sana veremem, Turk!
Eu não te vou dar o meu último "Tater Tot"!
"Beni Tater öldürdü."
"O Tater matou-me."
Pekala, şu Tater denilen orospu çocuğu için APB istiyorum.
Preciso que lancem um alerta sobre um cabrão chamado Tater.
İkimiz de mezara, Bentalou'nun sonunun hangi sokakta olduğunu kimlerin ehliyetini yer altından aldığını ya da Tater'ın 88'de Müzik Evi'nden çıktığında hangi köşede vurulduğunu bilerek gideceğiz.
Ambos sabemos que iremos desta para melhor sabendo onde termina Bentalou, ou quem arranjou a licença para vender bebidas alcoólicas na candonga, ou em que esquina mataram o Tater quando saiu do Musical Lounge em 1988.
su ana kadar ise Colleen ve Lindsay bizi bir restorana götürdüler.
Ainda assim, a Colleen e a Lindsay levaram-nos ao Tater Skinz.
Meşgul değilsen, Biraz donmuş Tater Tots getirebilir misin?
E se não te importas, podes me trazer algumas "Tater Tots" congeladas?
Patatesi seviyor.
Ele gosta de Tater Tots.
Connie nerede olduğunu söyleyemiyorsa o zaman en iyi tahmin Bo, Gus ve Tater.
Se a Connie não sabe dele, é melhor falar com o Bo, Gus e Tater.
Köfte ve Tater Tot.
Meatloaf e Tater Tots. ( Carne picada assada com batata frita )
Hey, Scott, sana söylemek istiyordum bileğim biraz kötü şu donmuş patatesten dolayı.
Ei, Scott, queria mencionar, um - Meu pulso está me incomodando... do negócio do Tater Tot.
Gün boyu bir gözetim minibüsünde oturup Tater'ı Pee Wee'ye bir iki şişe satarken yakalamak mı istiyorsun?
Preferes ficar sentado na carrinha das vigilâncias dias a fio, à espera de apanhar o Tater a pôr o Pee Wee num frasco?
Evet, Bir tabak Tater Tots ve Jager alalım.
Sim, queremos um prato de Tater-Tots e... Jäger?
Patates kızartması!
Tater tots!
Peki çöreğim.
Okay, Tater Tot.
Ne durumdasın çöreğim?
Como vai isso, Tater Tot?
Çok iyi gidiyorsun çöreğim.
Estás a ir bem, Tater Tot.
Aferin çöreğim.
É assim mesmo, Tater Tot.
- Tater'dan mı getirdin?
- Da "Taters"?
Patates, aman Tanrım!
Tater! Meu Deus!
Bütün seksi kızlar sana "patates" deyince daha çok çabalamaya meylediyorsun.
Se as miúdas giras nos chamam "Tater", vamos dando sempre o nosso melhor.
Esther'dan, Dougie'den Tripp'ten, afro Judy'den bahsetti ama son 20 sene içinde "Patates" adı bir kez bile geçmemişti.
Ela mencionou a Esther, o Dougie, o Tripp, a Afro Judy... O nome "Tater" nunca foi referido, nos últimos 20 anos.
Dört yıl boyunca ona deliler gibi âşıktım. Patates köftesinden boğulduğum güne kadar da gözü beni görmemişti.
Estive apaixonado por ela durante quatro anos... e fui invisível até ao dia em que me engasguei com aquele Tater Tot.
Merhaba, Big Taters'a hoş geldiniz. Benim adım Sarah.
Olá, bem-vindos ao Big Tater's. Sou a Sarah.
Sarah, Taters kızları bir aile gibidir.
Ouve, Sarah, as miúdas Tater's são uma família.
- Big Taters ailesinden bahsediyorum.
Estou a falar da grande família Tater's.
Ama onları hayallerinin peşinden koşarken faturalarını Taters kızı olarak ödemeleri gerektiğini biliyorlardı.
Mas todas entendiam que ser uma miúda da Tater's é o que lhes paga as contas enquanto perseguem sonhos.
Çok kişi odaklı, senin istediğin kadar derinlikli değil menüler, özel yemekler, tüm o zekice hazırlanmış yemek isimleri küçük çocuklara patates kızartması demeler müşteriler giderken onlara söylenen saçma tekerlemeler, hepsi.
Demasiado vão e pouco irónico para ti. Os menus, os especiais com nomes engenhosos, chamar "miúdos Tater's" aos rapazes, e despedir-se dos clientes com um "Logo já me vês, ó freguês!"
Taters kızı mısın?
És uma miúda Tater?
Ben bir Taters kızıyım.
Sou uma miúda Tater.
Dün Big Taters'da yeniden işe başladım.
Ontem fui readmitida no Big Tater's.
Sen o restoranda çalışıyorsun. Sen Big Taters'da çalışıyorsun.
Quer dizer, trabalhas num restaurante, no Big Tater's.
- Omzundan.
O Tater morreu.
The Tater Tot olayı.
Incidiente Tater Tot,
- Patatesim benim.
- O meu Tater.