Tavşan mı traducir portugués
866 traducción paralela
- Büyük ve güçlü bir tavşan mı?
- É de um coelho forte e grande?
Elindeki ne, tavşan mı?
O que apanhaste, um coelho?
- Bir tavşan mı?
Um coelho?
Sen tavşan mısın, tatlım?
És uma coelhinha, querida?
Avda tavşan mı yakaladın?
Caçaste os coelhos na tua jornada de caça?
Pembe bir tavşan mı? Bu mu?
Um coelho cor-de-rosa?
Hadi bakalım bundan tavşan çıkar.
Pode tirar um coelho daí?
Bu benim şans getiren tavşan ayağım.
"É a minha pata de coelho da sorte."
Bakalım orada tavşan var mı diye.
Não tem aí nenhum coelho.
"Merhamete ayıracak zamanım yok" der tavşan ve onun ırzına geçer!
E záz!
Tavşan ayağımı al. Karanlık köşelerden uzak dur!
Tome a minha patinha de coelho e evite os cantos escuros.
Küçük Bonnie'mi saracak bir tavşan derisi için avdaydım.
Fui caçar uma pele de coelho para embrulhar a minha Bonnie.
Tavşanımı mı istiyorsun?
Queres o meu coelho?
Sana tavşan mı servis ettim?
Já comeste Garenne aqui, sem ser em terrina?
Bira çetesi cinayetlerini ve yarış isyanlarını yanımda tavşan ayağı bile taşımadan haber yaptım.
Já cobri mortes por contrabando de álcool e distúrbios de corridas desde que era criança sem sequer usar uma pata de coelho.
Tavşan önüme sıçrayınca paniğe kapıldım.
A lebre saltou e perdi a cabeça.
Canım tavşan yap büyünü Koru bu küçüğü
Irmão coelho, trabalha para tal Mantém esta criança longe do mal
Canım tavşan yap büyünü Kara çıkarma bu koca oğlanın yüzünü
Irmão coelho, trabalha para tal Mantém este rapaz longe do mal
Bir zamanlar benden nefret eden bir tavşanım vardı. Yine de büyüdüm, koca adam oldum.
Uma vez tive um coelho que me odiava... mas hoje até sou um adulto simpático.
- Evet. Birkaç tavşan avlamıştım.
Matei alguns coelhos.
Ördek şarkısını mı yoksa Tavşan şarkısını mı? Hayır.
"Baby's Boats," "A Silver Moon" ou "Did You Ever See a Rabbit Climb a Tree?"
Orada tavşan avlardım.
Costumava caçar lá coelhos.
Tavşan mı avlayacaksın?
Estás a planear apanhar um coelho?
- Tavşan mı, nasıl?
Apanhar o quê?
Büyük, beyaz bir tavşan, 1.80 veya 1.90 boyunda!
Um coelho branco enorme, 1,80 ou 1,90 m de altura!
Bu teşhisi koymamın nedeni esasında alkol değil, bir tavşan nedeniyle öylesine sinirlendi ki, Harvey,... evet, sanırım, adı Harvey dedi.
O alcoolismo dela não é a base do meu diagnóstico, mas como ela falou acerca do coelho branco, Harvey, sim, acho que se chamava Harvey.
Bütün dünyada 1.80 boyunda tavşan yok.
Não existem coelhos de 1,80 m!
Sırtlarını döndüklerinde, korkak bir tavşan gibi kaçtım.
No momento em que eles se viraram fugi que nem um coelho assustado.
- Beyaz bir tavşan, 1.80 boyunda. - 1.80 mi?
- Um coelho branco com 1,80 m de altura. - 1,80 m?
"İyi akşamlar, Bay Dowd." Arkamı döndüm ve sokak lambasına dayanmış 1.80 boyundaki tavşanı gördüm.
"Boa noite, Sr. Dowd". Virei-me e lá estava aquele coelho de 1,80 m de altura encostado a um poste.
Peki, benim adım Alice ve beyaz bir tavşanı izliyorum, bu yüzden- -
Bem, meu nome é Alice, e estou seguindo um coelho branco, assim...
Bir tavşan olsaydım, acaba eldivenlerimi nereye saklardım?
Se eu fosse um coelho onde guardaria minhas luvas?
- Bununla birlikte ben beyaz bir tavşan arıyor olsaydım Deli Şapkacı'ya sorardım.
- Porém, se eu estivesse procurando um coelho branco, Perguntaria ao Chapeleiro Louco.
Ormanda dolanıyordu ve ben de onu bir tavşan sandım. Bir hataydı.
Ele andava ao pé da clareira e eu pensei que fosse um coelho ou coisa assim.
Onu tavşan sandım.
Pensei que era um coelho ou um faisão ou coisa assim.
Bir daha bir şey öldürmen gerekirse, umarım tavşan öldürürsün.
Se tenciona continuar a matar coisas a partir de agora, limite-se aos coelhos.
Eğer tavşanı vurduysam, Harry'i vurmadım.
Se matei o coelho, não matei o Harry.
Bay Searcy, bir keresinde bir tavşan yakaladım.
Sr. Searcy, eu lacei um coelho uma vez.
Ne pişiriyorsun? Başka ne var ki? Yine tavşan haşlaması mı?
Que estás a cozinhar? Coelho guisado, outra vez?
Umarım tavşan yahnisi hoşuna gider.
Espero que goste da tarte de coelho deles.
Tavşan ile Kaplumbağa mı?
- Eu sei, "A lebre e a tartaruga".
- Tatlım, sadece bir tavşan.
- Querida, é só um coelho.
Ve bunu şu tavşanın kara gözü-kaşı için yapmadım.
E não o fiz para um coelho vesgo...
Sanırım tavşan var.
Acho que vamos comer coelho. Coelho?
Tavşan mı?
Ah!
- Tavşan ayağı işe yaramadı mı?
Ele foi por ali. - A pata de coelho não ajudou?
- Ben muhteşem bir tavşan ayağı mıyım?
Sou uma linda pata de coelho, é isso?
Yeni bir tavşan ayağı aldım, birinci olan bir attan nal ve Frankie'nin verdiği uğurlu çekirge.
Tenho uma pata de coelho nova uma ferradura de cavalo vencedor e um grilo da sorte que a Frankie me deu.
Tavşanın peşinden sonra sarışın bir kız mı geldi?
E o coelho era seguido por uma miúda loura, certo?
Böyle ürkek bir tavşan gibi olacaksan, sana marul ısmarlayayım.
Se vais passar a toda a noite agindo como um coelho assustado,... talvez seja melhor encomendar alguma alface.
Elbette, Noel Baba ve Paskalya Tavşanına inandığım kadar. Yani fikri seviyorum ama gerçekliğe gelince şüphelerim var.
Claro, tanto quanto acredito... no Pai Natal e no Coelho da Páscoa, o que significa dizer que adoro a ideia, mas, tenho algumas dúvidas quanto à realidade.