Ticket traducir portugués
84 traducción paralela
She's got a ticket to ride
Tem bilhete para andar
She's got a ticket to ri-hi-hide
Tem bilhete para andar
She's got a ticket to ride but she don't care
Tem bilhete para andar Mas não quer saber
Ah, she's got a ticket to ride
Oh, tem bilhete para andar
She's got a ticket to ride but she don't care l don't know why she's riding so high
Tem bilhete para andar Mas não quer saber Não sei porque é que ela anda tão alto
She's got a ticket to ride
Oh, tem bilhete para andar
İkinci eşim bir de, yemek biletleri olmaksızın asla seyahat edilmemesini söylerdi. Böylece yol boyu hiç sorun olmaz derdi.
Meu segundo esposo dizia leve um ticket de refeição e você não terá problemas.
- Bir peçete alabilir miyim? - Tamam. - Teşekkürler.
Dá-me o ticket, Obrigado.
# Bir bilet alabilir miyim
# I want a ticket
# Bir bilet istiyorum
# I want a ticket
# Bi bilet istiyorum
# I want a ticket
Biletlerinizi birinci sınıfa yükselttik.
Nós fizemos um upgrade do seu ticket para primeira classe.
Ve her iki yöne de bilet ücretsiz.
E o ticket é grátis ida e volta.
- Bu bilet sadece bu akşam için mi?
- Este ticket é apenas para esta tarde?
Annem arabada bekliyor.
A minha mãe espera-me no carro, por causa do "ticket".
Numara yoksa, ceket de yok.
- Sem ticket não lhe dou o casaco.
Haydi, al şu bileti.
Tome lá o "ticket".
Al şu bileti, haydi.
Vá, tome o "ticket".
Al. Al şu bileti.
Tome o "ticket".
Yaptığınızın yasal olmadığını söylemeliyim.
E nós felizmente validaremos o seu ticket.
Paradise'in giriş kısmından biletlerinizi alın lütfen.
Pegue o seu ticket na ala Paradise.
- Park kâğıdı. Saturn Arms.
Ticket de estacionamento. "Saturn Arms".
Arabanın camındaki park kâğıdını gördün.
Era o teu dia de sorte. Reconheceste o ticket de estacionamento.
- Parkınızı onayladığımda razı oldunuz.
Concordou quando carimbei o ticket de estacionamento.
- Parkımı onaylamadınız.
Você não validou o meu ticket.
Park işi.
É um ticket de estacionamento.
Park fişini getirdim.
Consegui o ticket.
Charles de Gaulle'de adına vizeli bir bilet var.
Há um ticket no seu nome com um visto no Charles de Gaulle.
Piyango bileti al.
"Bilhete de lotaria" ( Lottery ticket )
kontörümün kalmadığını fark ettim.
Mas, quando chegou a conta não tinha ticket
Park yeri bileti.
Ticket de estacionamento.
Margo Dorton'un anahtarlığındaki bilet, Yukarı-Aşağı Kabaresinden geliyor.
O ticket na chave da Margo Dorton... veio do estacionamento no "Cabaret Over Under".
Merhaba, biletçi mi?
Estou, Ticket Master?
"One Way Ticket" da evsiz hatunu oynadığın zaman mesela.
Como daquela vez que interpretou aquela sem teto em "One Way Ticket."
Son 4 senenin en büyük satışını yaptık.
Não foi? Vendemos o maior volume de mercadoria da Big-Ticket em quatro anos.
Lil'Ticket?
Lil'Ticket?
Lil'Ticket.
Lil'Ticket.
Lil'Ticket'ın Christian'dan biraz fazlalığı var gibi.
Parece-me que o Lil'Ticket tem, mais cabedal que o Christian.
Haydi, Lil'Ticket.
Vamos lá, Lil'Ticket.
Şimdi ağzın nerede, Lil'Ticket?
Onde está a tua grande bocarra agora, Lil'Ticket?
Defans, Lil'Ticket!
Defesa, Lil'Ticket!
Güzel. Yetiştin. Bilet mi lazımdı?
Deus, voce conseguiu, precisa de um ticket?
Benim duvar televizyonum, Directv bağlantısı ile HD kalitesinde NFL bileti gibi.
Então, é o meu painel de vídeo mais a "NFL SUNDAY TICKET" em directo e em HD.
Çamaşırhane kartımı unutmuşum...
O meu ticket da lavandaria.
Çalıştır onu.Yemek biletimiz o.
Fique de olho nessa lata. Estude-a, é o nosso próximo ticket refeição.
* Sezonluk bilet, gidiş tekyönlü *
A season ticket on a one-way ride
# I bought a ticket to the world
" Eu comprei uma passagem para o mundo
Oh, bir saniye.Biletim nerede?
Esperem, onde está o meu ticket?
Biliyor musun, Bernie? Biletim sende kaldı.
Bernie, você está com o meu ticket.
Bernie, biletim sende kaldı!
Bernie, você está com meu ticket!
Bu karışık. Terk edildim.
- Tens o ticket do carro?