Topu traducir portugués
6,289 traducción paralela
Ortiz topu bekliyor.
Ortiz vai para a marca do batedor.
Sana beysbol topu atacak değiller.
Eles não te vão atirar bolas.
- Sadece biraz peynir topu.
Um coisita para debicar...
Challenger bir ateş topu şeklinde patladı ve parçaları Atlantik Okyanusuna düştü...
O Challenger explodiu numa bola de fogo e peças cairam no Oceano Atlântico...
Kaç tane serseri elektrik topu var?
Quantas bolas errantes de electricidade estática existem aí?
Asıl güç sadece kollarda değildir, kolların bovling topu büyüklüğünde de olsa.
Não apenas dos braços, mesmo que sejam enormes.
Topu düzgünce atmak çok mu zor?
Jochem! É assim tão difícil passar a bola?
Bir beyzbol topu
Uma bola de beisebol.
Acil durum çantasında bir beyzbol topu mu vardı?
Havia uma bola de beisebol na mochila de emergência?
Karnımda bowling topu var, kardeşim.
- Eu tenho uma bola de boliche no meu estômago.
Daha fazla hokey topu gibi görünen ıslak kağıt gibi tat veren işlenmiş tavuk yemeyeceksin.
Não mais frangos de aviário que parecem discos de hóquei e sabem como que a papel molhado.
Topu alacağız.
Vamos apanhá-la.
Hadi at bakalım topu.
Vamos, amigo. Vamos.
Topu Geoffrey'in bacaklarından geçirdim ve altın golü attım.
Meti a bola pelo meio das pernas do Geoffrey... - Pois... - e marquei o golo da victória.
Emin olayım da... Bu boya topu değil.
Só para esclarecer, isto não é paintball.
Uçağımın düşeceğinden, yaşamak istediğim hayatın memleketimden milyonlarca kilometre uzakta bir alev topu içinde sona ereceğinden korkuyordum.
Medo de sofrer um acidente. Medo que a minha vida acabasse numa explosão a milhares de quilómetros de casa.
Arka bahçeye çıkıp bir beyzbol topu fırlatmak için mi?
Ir para o pátio atirar uma bola de basebol?
Basketbol topu gibi dolanıyorum.
A rodar como esta bola de basquete.
Topu kontrol et dedik.
A gente diz'bola em jogo'.
Topu kontrol et dediğimi duydunuz, değil mi?
Ouviram-me dizer'bola em jogo'?
Topu aldı ama tutmakta çok zorlanıyor.
- Tem a bola, mas dificuldade em mantê-la.
Hepi topu birkaç kez görüştük ama sanki yıllardır birlikteymişiz gibiyiz değil mi?
É engraçado porque nós só ficamos juntos poucas vezes, mas parece que faz mais tempo, não é?
Ayrıca topu kendi alanımda tutmak da benim yararıma.
Além disso, é do meu interesse manter a bola do meu lado.
Grozny'nu ağır topu.
Atirador perigoso de Grozny.
Sonra elinde bir alev topu oluştuğunu gördüm.
Depois... vi-o segurar uma bola de fogo nas mãos. Como...
Bak, elinde ateş topu olan bir herifle ilgili konuştuklarınıza kulak misafiri oldum.
Olhe, ouvi-a a falar sobre ter visto um tipo com uma bola de fogo.
Oraya havaya kalkardı, onun gözü kapalı atardı oraya topu.
Um faz o tigre desaparecer, o outro fá-lo reaparecer.
Siz yap deyin, bu peynirli topu yere atayım.
Ouçam, é só dizerem e coloco esta bola com queijo no chão.
Topu alabilir miyim?
Bola, por favor.
Gözün ping pong topu gibi görünüyor.
O teu olho parece uma bola de ping-pong.
- Artık basketbol topu gibi görünmüyorsun.
Não se parece com uma bola de basquetebol.
Hiç bir topu ateşlenirken gördün mü?
Você já viu um canhão disparar?
Neyse ki kamerayı hemen çıkarıp dövüşü çektim. Hepi topu 1 dakika sürdü.
Mas, felizmente, eu tinha a câmera pronta e a funcionar a tempo para filmar realmente esta luta, e tudo isto durou até um minuto, em tempo real.
- Konfeti topu olduklarını sanmıyorum.
Não me parece que sejam canhões de confetti.
Siz ikiniz aranızda ayarlama yapmayı bırakıp şu kahrolası topu atar mısınız?
Podem deixar de falar sobre maquilhagens e atirar a maldita bola?
Topu ben alıyorum.
Estou a apanhar a bola.
Topu başka yerde oynayın.
Vai jogar para outro lado.
Kumdan yükselen kuru bir dal topu.
Elevando-se na areia, uma bola seca de ramos.
Bir gübre topu, bu dişiyi ömür boyu besleyebilir.
Uma bola de estrume pode fornecer alimento suficiente para o resto da vida deste escaravelho fêmea.
Duvarın diğer tarafında birileri varsa, topu bu tarafa atabilir mi lütfen?
se faz favor?
Dedektif Bell'i suçlamak için, eğer bunlar başka bir Pergotti izi değilse sana tenis topu fırlatmayı bırakırım.
Se aquilo não for uma impressão parcial de uma Pergotti para incriminar o Bell, paro de lhe atirar bolas de ténis.
Topu sadece 17 dolar.
Apenas 17 dólares por bola!
Gidip güzel bir kavun topu yapacağım.
Vou fazer um jarro com bolas de melão. Queres uma?
11. haftada Jaguars'a karşı oynarken topla saha dışına çıkıp, 2-3 metre koştuktan sonra tam sayı yapacakken topu elinden kaçırdın.
- Está bem, na 11ª jornada, jogaram contra os Jaguars, recebeu o handoff, correu pela lateral durante 3 jardas, foi atingido, mas não caiu, e perdeu a bola. Você furou a bola.
Sadece o topu hiç unutamadım çünkü sen benim fantezi futbol ligimdesin. Topu düşürmeseydin şampiyon olacaktım yani...
É que isso fica a martelar na minha cabeça, percebe, porque eu tinha-o no meu cartão, e se você não tivesse largado, eu ganhava o campeonato, por isso foi muito...
Topu yakalamak veya top çalmak buna dahil mi?
Inclui jogar a bola, apanhá-la ou derrubar alguém?
Koptu geliyor. Manning topu aldı.
Manning sai do pocket.
Bu topu bana verdi.
Ele deu-me esta bola.
Bunların topu işe yaramaz!
São completamente uns inúteis.
Topu topu 250,000 dolarlık bir reklam bütçesi var.
É um orçamento de publicidade de 250.000 dólares.
Topu düşüren ben değildim.
Não fui eu que furei a bola.