English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ T ] / Trajik

Trajik traducir portugués

1,688 traducción paralela
Bu gecenin en trajik haberi programlanmayan iniş denemesi sırasında uzay mekiği Patriot'un patlamasıydı...
Notícias trágicas esta noite da explosão do vaivém espacial, Patriot, durante uma tentativa não planeada de aterragem...
- Tamamen trajik.
- Uma completa tragédia.
Genel Müdür Gerald Olin, otelin trajik tarihi hakkında epey bilgi sahibi. Katliam listesini, hesap defterinden bahseden bir muhasebeci gibi soğukkanlılıkla ezberden okuyor.
O administrador geral Gerald Olin está bem informado sobre a história trágica deste hotel, secamente recitando o massacre como um guardião de livros a discutir a sua mentira.
Yani hep trajik bir ölüm yaşadım ve asla doğal bir şekilde ölmedim.
Isso significa que sempre morri de forma trágica. Não de morte natural, não?
Trajik bir biçimde, bir kahraman gibi öldü.
Morreu como um herói, de maneira trágica.
BM adına, Ruanda halkını ve liderlerini uzun ve trajik bir mücadelenin ardından barışı sürdürmek konusundaki cesaretleri ve kararlılıkları için tebrik ediyorum.
A falar pela Organização Mundial das Nações Unidas. Quero congratular o povo de Ruanda, e os seus líderes. Pela sua coragem e determinação.
Derisinin hemen altında trajik ve hüzünlü bir şeyler vardı.
Havia algo nela de trágico e triste.
Karım vuruldu ve ben trajik bir şekilde aynı anda evdeydim ve bir bakıma kendim de kurbandım.
Que a minha esposa foi ferida, que eu estava em casa nessa altura e que eu também fui uma vítima.
John Lennon'ın trajik ölümü her yaştan insanı tarif edilmez bir yasa soktu.
O trágico homicídio de John Lennon provocou uma onda de pesar entre pessoas de todas as idades.
Kasabanın aşağısında trajik kaza altı kişi öldü ve iki kişi yaralandı.
Um trágico acidente na baixa originou seis mortos e vários feridos.
Çoklu CD çalar daha iftiharla beş parça çalamadan trajik bir şekilde kapatılır.
O multi-CD que é tristemente desligado alguns segundos antes de terminar um grupo de cinco CD.
Sıradan bir günde, sıradan bir banliyö mahallesinde yaşanan son derece trajik bir olayın ardından aynı soruya cevap arıyorum.
Estou aqui, num típico dia, numa típica vizinhança dos subúrbios a ouvir a típica questão após um desses acontecimentos trágicos.
Scotland Yard, Londra'daki trajik kazada ölen adam hakkında yeni bilgiler elde etti.
A Scotland Yard acabou de receber novas informações relativas ao homem morto no trágico acidente de hoje, no centro de Londres.
Çok trajik değil mi?
Não é uma coisa trágica?
Bu haftaki trajik seçimden sonra Amerikalıların Kanada'ya yerleşmesine yardımcı oluyoruz.
E somos uma organização definida para ajudar Americanos a estabelecer raízes aqui depois das trágicas eleições da semana passada.
Evet, biliyorum, ama onu harika derecede trajik yapan da bu. Haklısın.
Mas é isso que o torna tão maravilhosamente trágico.
Bana her ikinizle nasıl gurur duyduğunu anlattı. Devlet memurluğu yaparken annenizle nasıl tanıştığını ve onun trajik ölümünden bahsetti.
Ele disse-me como sentia orgulho de ambos vocês, do trabalho dele no governo, de como conheceu a vossa mãe, e da trágica morte dela.
Ve tüm o, hayatın trajik bir deneyim olduğunu gösteren sahneler.
E tudo sobre aquelas trágicas experiências de vida.
Çok zor olmalı, trajik.
Esse chão deve ser mesmo duro. Que tragédia.
Bu hafta trajik tarihin 15. yıldönümünde hem kurbanlar hem de kurtulanlar için bir anma töreni düzenleniyor.
Esta semana, no décimo quinto aniversário do dia trágico. Um memorial na Hillview High School, honrando as vítimas e os sobreviventes,
Taze bir çiçek olduğu şu dönemde koparılıp alınırsa bu en trajik şey olur.
Se morresse agoram na flor dos seus dias, seria muito trágico.
- Trajik.
- Trágico.
Dr. Burke, biraz sarsılmış olduğunuzu görüyorum, ama bu yalnızca trajik bir kaza.
Dra. Burke, sei que está abalada, mas isto foi apenas um trágico acidente.
Trajik ölüm.
Bom, a morte é trágica.
Buradaki trajik ironi'yi görüyorsun değil mi? - Evet.
Vês a trágica ironia?
Onu trajik yaşamından kurtaracağını düşünüyordu.
Pensou que a ias salvar da sua vida trágica.
- Ne trajik ve adice bir saldırı.
- Que acto desprezível.
Bak Alice, birini trajik bir yanlış anlamadan kaybetmenin, onu lanet bir kalp krizinden kaybetmekten daha az acı verdiğini sanmıyorum.
Ouve, Alice, não acho que seja menos doloroso perder alguém devido a um mal-entendido trágico do que perder alguém devido a um enfarte.
Trajik değil mi?
Não é trágico?
İşte bu hayat hakkındaki trajik şey.
E isso é o que há de trágico na vida.
Maalesef ansızın ve çok trajik bir şekilde aramızdan ayrıldı.
De quem sentimos saudade e que muito tragicamente faleceu.
Ancak trajik bir hikâye vardır ki o Karayipler'deki batıkların hepsinden farklıdır.
mas de muitos náufragos das Caraíbas, uma história trágica se sobressai das restantes.
Trajik olmasa, gördüğüm en tatlı şey olduğunu söyleyebilirim
Seria cómico se não fosse trágico.
Bir tane buldum. "Trajik Kaza."
Aqui está um : "Acidente Trágico".
Tüm o biraları yuvarladıktan sonra ve Riggins sevimli ama trajik "Daima Teksas" lafını geveleyince.
Sim, dizes isso agora, mas e quanto à festa a seguir, quando a cerveja começar a fluir e o Riggins vier com o seu querido, mas trágico tema,
Hayatımızdaki bütün güzel şeyleri, trajik bir biçimde kaybediyoruz.
Cedo ou tarde, tudo de bom na vida se desmorona.
Trajik kaza bile, Miami'yi durduramadı.
Nem as distracções, foram capazes de parar Miami.
Bu yüzden Wuthering Heights'in trajik aşk hikâyeleri bana gözyaşından daha pahalıya mal olmuştu.
Por isso, agora as trágicas histórias de amor / i "O Monte dos Vendavais e e do" Love Story " iam custar-me mais do que algumas lágrimas.
Trajik hasta aski gerçekten yan odadayken yalniz basina ölüyor.
O trágico paciente morre sozinho enquanto o amor da sua vida está literalmente no quarto ao lado.
Trajik bir gün.
Um dia trágico...
Diğer haberler. Bugün üç can alan trajik bir kaza oldu.
Noutras notícias, um trágico acidente automóvel, na cidade, roubou hoje três vidas...
Ve şimdi de ulusal marşımızı seslendirmek üzere geçirdikleri trajik ışınlanma kazası sonrası Dixie Chicks'ten geriye kalanları selamlayalım.
E, agora, para nos brindar com o belo hino nacional, dêem as boas-vindas ao que resta das Dixie Chicks, depois do seu trágico acidente de teletransporte.
Çok ilerlemiş bir beyin anevrizması var. Çok trajik bir "Pax de Deux" sırasında ölüyor.
Ela tem um grave aneurisma cerebral e morre no meio de um trágico "pas de deux".
... altı ay önce bir yangında trajik bir şekilde ölmüş.
... que morreu tragicamente num incêndio há 6 meses
Hepimizi burada toplayan olay, trajik olmasının ötesinde hayatı böylesine canlı kılan, onun sınırlı doğasının bir parçası da aynı zamanda.
Mesmo sendo trágico, o evento que nos reúne a todos aqui, em parte o que torna a vida tão estimulante é a sua natureza finita.
Çok trajik bir gün olmalı.
- Foi mesmo um dia trágico.
Darling hanedanını daha da kirlenemez sanıyorduk ama sadece geçen hafta, trajik yıldırım iki kere düştü.
Pensámos que a sua dinastia não podia manchar-se mais, mas na última semana, um raio caiu duas vezes sobre eles.
Sirkin bütün palyaçolarının trajik ölümü beklenmedik bir gelişmeydi.
A morte trágica de todos os palhaços do circo foi um desenvolvimento inesperado.
Joe hiç söylemezdi. Adamın trajik bir öyküsü var.
- Joe nunca contou, mas o tipo não tinha jeito nenhum.
Yaşamımın ne kadar trajik olduğunu anlıyor musun?
Entendes a minha vida solitária?
Trajik
Trágico

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]